Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-28-2008, 15:04   #3
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart ultrAslan Kısa Tarihi, Kuruluşu; Sancılı Büyüme...




ultrAslan'ı zorlayan bir önemli sorun, grubu insanların zihninde kavrayış biçimleri arasındaki farklılıklar. Bu farklılıklar, katılım sorununu çok önemli bir problem haline getiriyor. Bir taraftar hareketi içinde olmaya alışmamış birçok insan için sadece maç seyretmekle yetinmek varken, şimdi maçlar dışında da çalışmak zor geliyor. Oysa ki, özellikle genç kuşakların varsayılan enerjisini gündelik çalışmalarda göstermeleri halinde, ultrAslan'nın dev adımlar atacağı muhakkak (çünkü en temel birlikteliği başarmış durumda; altyapıyı kuruduktan sonra üstünü çıkmak zor olmasa gerek).

Dolayısıyla faaliyetlerin çoğu hâlâ orta kuşak, "dinozor" Galatasaylıların sırtına bindirilmiş durumda. Bu sorunu aşacak, gençleri daha aktif bir çalışma ortamına çekecek ikna edici bir örgütlenme hâlâ kurulamamış durumda...

Aslında teorik olarak etkin çalışmayı sağlayacak bir bu çalışma grupları modeli var. Kâğıt üzerinde etkili bir taraftar örgütlenmesine işaret eden bu model, henüz etkin biçimde çalışmıyor. Bazı çalışma grupları düzenli olarak toplanmaya devam ederken, bazılarının henüz düzenli bir çalışma disiplinine geçmiş olmaması o alanlarda eksiklik yaratıyor. Bunda elbette, yöneticilerin öne sürdüğü haklı nedenler yok değil. Merkezin kurulması, yerin kiralanması, döşenmesi vs. gibi ciddî işlerle uğraşıldı. Ancak çocuk sahibi olanlar bilir, bir çocuğa aç iken yemek vermek gerekir. Açlığı kronik hale geldikten sonra, yemeği siz ancak hazırladığınızda çocuğunuz yemiyorsa, kusur çocuğun değildir, yemeği geç hazır eden sizindir. Aynı şekilde, ultrAslan'ın kuruluşuyla ortaya çıkan zinde ve enerjik beklentileri, pörsümeden, heyecan geçmeden verili modelin içine oturtmak ve çalışma gruplarını aktif biçimde harekete geçirmek gerekir. Bu konuda daha da gecikilmemesi gerektiği açık.

ultrAslan'ın camiayla ilişkilerini düzenlemesi de aslında önemli bir problem ve bugün ortaya çıkmasa da ilerde muhakkak bir şekilde gündeme gelecek. Galatasaray camiasının yapısı konusunda artık daha fazla konuşmak yersiz. İçine kapalı, muhafazakâr ve özellikle "tribünün sesine" sağır bir insanlar topluluğuyla karşı karşıyayız. Yıllardan beri bu böyle, değişmesi de zaman alacak. Ancak ultrAslan'ı belki de bu konuda gerçekten tarihî bir rol üstlenmesine neden olacak bir gelecek bekliyor olabilir. Öncelikle, ultrAslan üyeleri arasında sayısı azımsanmayacak kadar (100'ü geçiyor) kongre üyesi var. Bunlar arasında liseliler de bulunuyor. Son seçimlerde yönetime girenler arasında iki ultrAslan üyesi bulunuyor. Bu, geleneksel yönetim/camia ve taraftar kopukluğunun artık ortadan kaldırılması konusundaki beklentilerin gerçekleşmesi için iyi bir şans olabilir. Ama yine de ultrAslan'ın içinde bu konuda farklı düşünceler var. Henüz yeterince tartışılmadığı için net bir tavır alınamıyor. Örneğin, ultrAslan manifestosu hazırlanırken, bu yetersiz tartışma süreci yüzünden, Manifesto'da yer alan, Galatasaray'a ilişkin bölüm çıkarılmak zorunda kaldı. Bağımsız duruşun haklı nedenlerini camiaya anlatma yöntemleri yüzünden belki... Kimisi bu konudaki tarihî kopukluğun üzerine sert bir şekilde gidilmesini isterken, kimisi de sonuçta bir camianın bir parçası olarak ultrAslan'ın da zaman içinde, bu sorunun yumuşak bir geçiş sürecinde ele alınmasını istiyor. Sorunda herkes hemfikir, ama yöntemler konusunda farklı düşünceler var yani...

Peki, herkesin merak ettiği soru şu: ultrAslan ilerde tıpkı Fenerbahçe'de olduğu gibi kongrede etkili bir grup/hizip vs. olabilir mi? Daha doğrusu olacak mı? Niyetleri var mı? Çünkü sonuçta "tribün gücünü elinde tutan bir yapı, gelecekte o gücü kongrelere de aktarabilir" diye düşünüyor insan ister istemez... Son seçimlerde, ultrAslan'ın böyle bir gelecek misyonu taşımadığını herkes görmüştür. Gerek kongrede gerek kulislerde ultrAslan adına hiç kimse ortada yoktu, görünmedi... Elbette tek tek bazı isimler vardı, (örneğin başkanlığa adaylığını koyanlardan Sedat Doğan, ilk toplantıya gelen kurucu ultrAslan üyesiydi) ama kimse ultrAslan adına bir faaliyet yürütmedi. ultrAslan üyelerinin büyük bir hassasiyetle korumaya çalıştıkları "bağımsızlık" tutkusu, bunda büyük rol oynuyor. Son dönemlerdeki en büyük Galatasaray içi kavga olan ve bir medya savaşına dönüşen Uzan-Doğan kavgasında örneğin, tek tek her ultrAslan üyesi farklı düşünse de, saatler süren tartışmaların sonunda tartışmanın iki tarafına da hitap eden "Haddinizi bilin/Galatasaray'ımızı Medya Savaşlarınıza Alet Etmeyin!" pankartı asıldı ve bu tür konulara sadece ve sadece "taraftar bakış açısı"ndan bakılacağı gösterilmiş oldu. Ama bu "orta yol" stratejisi birçok hassasiyetlerin hesaba katılması zorunluluğunu ortaya getiriyor ki, bu da gerçekten tavır almayı, hareket etmeyi, çabuk karar verme sürecini olumsuz anlamda etkiliyor. Örneğin son zamanlarda, Jardel konusunda oynanan "çadır tiyatrosu" gibi taraftarı doğrudan ilgilendiren birçok konuya tribünden hiçbir müdahale gelmemesi bilenler için çok ilginç ve şaşırtıcı değil... Çünkü varolan tepkinin ifade edilmesi bu "orta yol" stratejisi bulma çabası altında çok güç. Varolan yönetimin ultrAslan'la ilişkiyi sıcak tutma çabası, (dahası, yönetimde kendini "ultrAslan" olarak tanımlayan arkadaşlarının olması) ultrAslan yönetimini de güç durumda bırakıyor ve tepkilerin ifade edilmesinde yüzünün "yumuşak" olmasına yol açıyor... Bu konuda da bağımsız ve öznellikten sıyrılmış bir stratejinin saptanması acil güncelliğini koruyor hâlâ...

ultrAslan daha 8 aylık bir bebek. Genç Galatasaraylılar Derneği ise kurulalı henüz 2 ay oldu. Ama rakip tribünlerin de kabul etmek zorunda kaldıkları gibi, çabuk büyüdü ve serpildi. Şimdi bu hızlı büyümenin yarattığı beklenti fazlalığıyla uğraşmak zorunda. Önünde zorlu bir sezon var. Bu sezonda rüştünü ispat etcek. Başaracak da... Ama şunu kabul etmek gerekir ki, bir grup olmak gerçekten çok zor.

Ama diğer yandan da düşünüyorum, demokratik yapısı ve hakikaten çok sıkı özeleştiri geleneği sürdüğü müddetçe, ultrAslan bu süreçten de aklıyla doğru yolu ve yöntemi bularak çıkacak. Bir şeyi bozmak gerçekten çok kolay. "Katılmıyorum, bana ters" diyerek çekilmek de bir yol... Kimse de "neden?" diye sormaz. Bu yüzdendir ki, herkes ultrAslan'ın üzerine ihtimamla titriyor, ona halel gelmesin istiyor... En sert tartışmalar bile sonunda uzlaşmayla sonuçlanıyor.

ultrAslan'ın esas çağrısı, maçlara gelmek isteyip gelemeyenlere... Onlarla bütünleştiği zaman oluşacak olan güç, Galatasaray tarihinde belki UEFA Kupası'nı kazanmasından da önemli bir sonuç yaratacak... Tüm Galatasaray taraftarını bekleyen esas tarihî görev, ultrAslan'ın temsil ettiği üst platforma "katılmak"ta yatıyor. Bunu başarabildiği ve kurulmuş olan demokratik yapı varlığını sürdürdüğü müddetçe, Galatasaray'ın Türkiye tribün tarihine açtığı bu "ilk" sayfanın etkisini düşünsenize... İşte bu "ilk"in heyecanını devamlı kılmak da ultrAslan üyelerinin elinde.



  Alıntı ile Cevapla