|
ESMÂU'L HÜSNÂ
ESMÂÜ'L-HÜSNÂ (.......>>>Devam)
Cenâb-ı Allah'ın güzel isimleri.
50) el-MECÎD: Şan, şeref, büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden dolayı da sevilip övülendir. Şeref, ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud, 11/73).
51) el-BAİS: Sebepleri yaratan ve ölüleri diriltendir. İhtiyaçlarma göre insanlara peygamberler gönderendir.
52) eş-ŞEHÎD: Herşeye şahit olan, her şeyi hakkıyla gören, bilen ve muamelesini de buna göre yapandır.
53) el-HAKK: Varlığı hiç değişmeyen, hiç yok olmayan ve gerçek olandır (el-Hacc, 22/6).
54) el-VEKİL: Hayatını, O'na tevekkül ederek düzenleyen ve böylece O'na sığınanların işlerinde kendilerine yardım edendir; İdaresinde hiçbir kayda ve şarta bağlı olmayandır.
55) el-KAVÎ: Kudretli, güçlü ve sınırsız kuvvet sahibi olandır. Herşey O'nun kudret ve kuvveti karşısında güçsüzdür; O'na boyun eğmek zorundadır.
56) el-METİN: Metânetli, kuvveti çok şiddetli olup hiçbir iş O'na zor değildir.
57) el-VELÎ: Emir sahibi ve iyi insanların yani müminlerin dostu (velisi) olup onlara yardım ederek işlerini yönetendir.
58) el-HAMÎD: Çok övülen, övgüyle değer sıfatlarıyla hamd edilendir. Bütün varlığın diliyle övülmeye lâyık ve her an hamd edilen tek yüce varlıktır.
59) el-MUHSÎÎ: Allah, çokça veren, sonsuz düşünülse bile her şeyin sayısını her yönüyle bilendir.
60) el-MÜBDÎ: Hiç yoktan ortaya koyan, vareden, yaratandır. O'ndan başka yaratıcı yoktur.
61) el-MU'ÎD: Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratandır. O'ndan başka yaratıcı olamaz.
62) el-MUHYÎ: Dirilten, canlandıran ve hayat verendir. O'nun öldürdüğüne kimse hayat veremez (Fussilet, 41/39)
63) el-MÜMÎT: Öldüren, ölümü her canlıya takdir edip bunu uygulayandır.
64) el-HAYY: Diri, canlı hiç ölmeyen, hayatı ezeli ve ebedi olandır.
65) el-KAYYÛM: Baki ve ebedi olan; her şeyin O'nun kudret ve iradesiyle varlığını sürdürebildiği tek varlıktır (el-Bakara, 2/250; Âlu İmrân, 3/1).
66) el-VÂCİD: Var olan ve her şeyi vareden, icad eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratandır. O'na karşı hiçbir şey kendini gizleyemez.
67) el-VAHİD: Tek, bir olmak, Allah ikincisi olmayan tek birdir. Zatında, sıfatlarında, işlerinde ve hükümlerinde asla ortağı-dengi ve benzeri bulunmayandır.
68) es-SAMED: Hiçbir şeye muhtaç olmayan, tüm yaratıkların ihtiyacını gideren ve her türlü istekte doğrudan kendisine başvurulandır.
69) el-KADÎR: Kudret sahibi, tükenmez kudreti olan, istediğini dilediği gibi yapmaya muktedir olandır. Her türlü güç ve kuvvet de O'ndandır (el-Bakara, 2/20).
70) el-MUKTEDİR: Gücü her şeye yeten, her şeyi dilediği duruma getiren, kuvvet sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf edendir.
71) el-MUKADDİM: Herşeyden önce olan, dilediğini öne alan; dilediğine maddi ve manevi nimetler verip yükselten, öne geçiren, ilerlemelerini sağlayandır.
72) el-MUAHHİR: Herşeyden sonra yine var olan; emir ve yasaklarına uymayanları zelil edip arkaya bırakan, istediğini geri koyandır. Sonunda yine sadece O var (olarak) kalacaktır.
73) el-EVVEL: Herşeyden önce, öncelerin öncesi, başlangıçların yaratıcısı ve varlığının öncesi olmayandır.
74) el-AHİR: Herşey son bulunca O, var olarak kalacaktır. Varlığının sonu yoktur.
75) ez-ZÂHİR: Görünen, varlığında hiç şüphe olmayan, varlığı her şeyden aşikâr olandır. Her yaratık yaratanının görülen bir şâhididir.
76) el-BATIN: Gizli, cisim olarak görülmeyen, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin olarak bilinendir. (Hayal, duygu, akıl ve düşüncenin de görülmeyip eserle varlıklarının kesin olarak bilinmesi gibi).
77) el-VALÎ: İdare eden bu büyük kâinatı ve onda her an olup bitenleri idare edip yönetendir. İdare etme yeteneği O'nundur.
78- el-MUTE'AL: Yüksek ve yüce varlık... Bilinenlerin en üstün olanı... Akım yaratılmışlarda mümkün gördüğü her şeyden çok yüce olandır.
79) el-BİRR: İyilik ve güzellik, bağışta bulunma, kullarına yardımcı olma anlamlarında Yüce Allah'ın bir sıfat ismidir. İyiliği ve ihsânı çoktur. İyilik ve ihsan gibi hisler de sadece ondadır (et-Tûr, 52/28).
80) et-TEVVÂB: Tövbeleri çok kabul eden, tövbe kapısını açık tutarak tövbe etme imkânı verendir. Samimi olarak günahlardan dönüp tövbe edenleri bağışlayandır.
81) el-MÜNTEKİM: İntikam alan, günahkârları, adaletiyle yargılayarak lâyık oldukları cezaya çarptıran demektir.
82) el-AFÜV: Merhametli, daima affeden, günâhlardan dilediğini affedip suçları bağışlayandır.
83) er-RAÛF: Çok merhamet eden, insanları yükümlü tutmada pek müsâmahalı ve yumuşak davranandır.
84) MALİKÜ'L-MÜLK: Herşeyin tek sahibi, her ne varsa O'nundur. Herşey üzerinde mutlak tasarruf yetkisi sadece O'na aittir. O h;llde Ondan başkasına kulluk edilmez.
85) ZÜLCELÂL-İ VE'L-İKRÂM: Celâl ve ululuk sahibidir. İkrâm ve ihsân edicidir. Hürmet ve saygıya yegane lâyık ve tüm büyüklüklere sahip olandır.
86) el-MUKSİT: Doğru hareket eden, bütün işlerini birbirine uygun ve yerli yerinde yapandır.
87) el-CÂMİ: Derleyen, toplayan, her şeyi kudreti içinde bulundurup dilediğini istediği anda ve istediği yerde toplayandır.
88) GANÎ: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, hakkında noksanlık ve ihtiyaçtan sözedilemeyendir.
89) el-MACİD: Kerem ve müsâmahası sınırsız olandır. İnsanlara iyilikle muamele edip onları himâye etme lütfunda bulunan, her türlü sıkıntılarını giderendir.
90) el-MÂNİ': Herşey O'nun emir ve korumasına bağlıdır. O'nun emri olmadıkça hiçbir şey olamaz. İstemediği şeyin, yani takdir etmediğinin olmasına imkân yoktur.
91) en-NÛR: Alemleri, bütün kâinâtı nurlandıran, aydınlatan; istediği simalara, zihinlere ve gönüllere nur, aydınlık ihsan edendir.
92) el-HADÎ: Hidâyet eden, doğru yolu gösteren; hidayet yaratan; istediğini iyi işlerde başarıya ulaştıran, kullarına doğru yolu gösterendir.
93) el-BEDÎ: Eşi ve benzeri olmayan, bir şeyi en mükemmel yapan, yaratan, eşsiz ve görülmemiş şeyleri varedendir. Varlıklar âleminde O'nun eşi ve benzeri yoktur. Hayret verici âlemleri yoktan var eden, icad eden O'dur.
94) el-BÂKÎ: Sürekli var olan ve var olacak olandır. Sonu olmayandır. Allah'ın varlığının sonu yoktur.
95) el-VARİS: Tüm varlıkların gerçek sahibi, varisidir. Servetlerin geçici sahipleri yok olduktan sonra da varlığı devam eden ve o servetlerin sahibi olandır.
96) er-REŞÎD: Doğru yolu gösteren: İnsanları, peygamberlerin getirdiği ve tebliğ ettiği kitaplar vasıtasıyla doğru yola iletendir. Allah, bütün işleri ezeli takdirine göre yönetip, dosdoğru bir düzen içinde sonuca ulaştırandır.
97- es-SABÛR: Çok sabırlı, hiçbir şeyde acele etmeyen; kendine isyan edenleri cezalandırmada acele etmeyip, onlara süre verendir.
98- ed-DAR: Elem ve zarar verici şeyleri hikmetinin gereği olarak yaratandır. Yüce Allah, zarar veren şeyleri yaratmıştır. Fakat onlardan zarar görmemizi değil, akine maddi-manevi bütün zararlardan sakınarak korunmamızı emretmiştir.
99) en-NAFİ: Hayır ve fayda verici şeyleri yaratandır. Bütün olaylar sebepleriyle meydana geliyorsa da, sebepler yok'u var edemez. Onlar ancak insanların elinde birer vesîle ve Hakk'tan isteme vâsıtası olmak üzere yaratılmışlardır.
Allah'ın zâtı, bir: güzel isimleri (esmâü'l-hüsnâ) ise çoktur. Allah'ın doksan dokuz ismi hadis-i şeriflerde de bildirilmiştir. İbn Kesir, tefsirinde, Buhâri ve Müslim'in Ebû Hureyre (r.a.)'den naklettikleri bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.s.)'den şöyle buyurduğu rivâyet ediliyor:
"Yüce Allah'ın bir eksiğiyle yüz ismi vardır. (yani doksandokuz). Kim onları sayarsa cennete girer. O tektir, tek 'i sever."
SONUÇ
“Gül” ve “Bal” üçer harften meydana gelir. Bu üç harf bize “gül”ü ve “bal”ı hayal ettirir ama “gül” demekle koku alamayız, “bal” demekle ağzımızı tatlandıramayız.
Rabbimizin güzel isimleri harflerden oluşur. O isimler bize Allah’ı hatırlatır. Asıl olan ise “Allah’ın ahlakıyla-koyduğu kurallara göre ahlaklanmaktır”
Yani el-Esma-ül-Hüsna’ nın bizdeki tecellisidir. Tecelli olunca kötülüklerden tahliye meydana gelir. Kötülüklerden tahliye olunca içte ve dışta tahliye/süslenme meydana gelir.
Şerhini yaptığımız Tirmizi hadisinde geçen el-Esma-ül-Hüsna Kur’an-ı Kerim’de 3787 defa tekrarlanmakta. Kur’an’da geçip de Tirmizi hadisinde geçmeyen el-Esma-ül-Hüsna da 1055 defa tekrarlanmaktadır.
Rabbimizi işaret eden, O, Ona, Onu, Ondan, Sen, Seni, Sana, Senden, Senin için zamirleri bu sayıya dahil değildir.
Kur’an-ı Kerim’i okuyan bir mü’min zamirler hariç el-Esma-ül-hüsna ile Rabbini 4842 defa zikretmekte. Kur’an’da Firavun’un adı 74 defa geçmekte. Biz tebliğimizi yaparken 4842 defa Rabbimizi, Onun kitabını tanıtacağız, Rasulünün yolunu göstereceğiz. Bu arada kendini ilah yerine koyanları ve onun ardından gidenleri 74 defa uyaracağız. Kısaca Rahmanı anlatacağız, Şeytanı değil. Her gün şeytan taşlamayı bırakacağız.
Rabbinin kitabını çokça okuyan, Allah’ın ahlakıyla ahlaklananlarda şunlar tecelli etmeli:
* Allah’ı sevdiği için Onun yarattıklarını da sever. Sevince onu korur.
* Denetim ve gözetimi altındakileri korur.
* İç, dış ve çevre temizliğine önem verir.
* Güvenir. Güven verir.
* Tabiatı da, şeriatı da korur.
* Alçalmaz, aşağılamaz, alçalanı yükseltir.
* İşini sağlam, güzel, faydalı yapar.
* Sır saklar. Ayıpları örter.
* Zalimlerin korkusu, mazlumların ümidi olur.
* Çalışır. Rızık endişesi taşımaz.
* Gözünü açar. Gözler ve gönüller açar.
* Ya öğrenen, ya öğreten, ya dinleyen olur.
* Taşı gediğine kor. Herkesi durumuna göre değerlendirir.
* Malıyla değil, haliyle yücelir.
* Her sözü duyar en güzeline uyar.
* Hain gözlerle bakmaz. Gözetildiğini bilir.
* Allah’ın adalet terazisinden başka terazi kullanmaz.
* İnceliğe, nezakete önem verir.
* Yumuşak huylu, tatlı dilli, güler yüzlü, geniş, yanık ve yazık yürekli olur.
* Her şeyden haberdar olur. Kötü haberleri yaymaz, ilgilisine bildirir.
* Büyük alim, büyük komutan, büyük sanatkar olmaya çalışır.
* Vermeyene verir, gelmeyene gider.
* Mü’minin önüne kimseyi geçirmez.
* Göz ve gönlünde Allah’ı büyütür, düşmanlarını küçültür.
* Kendini, ailesini ve insanlık ailesini şirkten, kötülüklerden korur.
* Gönlünü imanla, midesini helak rızıkla doyurur.
* Hesaba çekileceğini bilir. Zalimlere hesap sorar. Düşmanın çokluğundan korkmaz “Hasbunallah” der ve yürür.
* Cömert olur.
* Gözetildiğini bilir. Dostlarını gözetir. Düşmanlarını gözetim altında tutar.
* Davete icabet eder. İsteyeni boş çevirmez.
* Sever. Sevdiğini bildirir.
* Edebini ve edebiyatını yüceltir.
* Ahiretteki dirilişten önce dirilir ve diriltir.
* Çağının şahidi olur. “Şehadet” getirir.
* Hakkı sever. Hakkı hak sahibine verir.
* Vekil olunca ihanet etmez. Çalışır. Tevekkülden ayrılmaz.
* Güçlü olur. Allah’ın üstüne güç tanımaz. Doğru yolda geri adım atmaz. Yumuşak davranır.
* Hakiki dost olarak Allah’ı bilir.
* Öveceğiyle, yereceğini bilir.
* İstatistiğe önem verir.
* İcada önem verir.
* Eskimeyen güzelleri yaşatır.
* Topluma zararlı olanları ıslah edemezse ağrı veren çürük diş gibi çıkarır atar.
* Güzelliklerini görür vecde gelir. Fakirleri, garipleri, mazlumları bulur. Onların gönlünde Rabbin rızasını arar.
* Yolcunun yoldaşı, gariplerin arkadaşı, hastaların ilacı olur.
* İhtiyacını Allah’a arz eder. İhtiyaç sahiplerini geri çevirmez.
* Gücünün farkında olur. Kullanmasını bilir.
* Hayırlı işlerde en önde olur.
* Kimi öne geçireceğini, kimi geriye bırakacağını iyi bilir.
* Kendisi değil, yaptığı iyilikleri ve eserleri görünür.
* Hem nimet, hem hizmet verir.
* Mazlumların intikamını zalimlerden alır.
* Afvedici olur.
* Haliyle yücelirken, malıyla ihtiyaç sahiplerine yakın olur.
* Adil olur. Dostlarının suçunu savunmaz ama cezalarını paylaşır.
* Birleştirici olur, ayırıcı olmaz. Ara bulucu olur, ara bozucu olmaz.
* Daha çok sadaka ve zekat vermek için zengin olur. Gönül zengini olur. Çevresini de zengin eder .
* Zarar verenleri zararsız hale getirir.
* Elinden ve dilinden insanlar, hayvanlar ve her şey fayda görür.
* Aydın olur. Aydınlatır.
* Tehdit etmez, teklif getirir, yol gösterir.
* İki dünyasına yarayacak kalıcı sözler, kalıcı işler yapar.
* Doğruluktan ayrılmaz. Doğru ve sağlam yoldan yürür.
* Ölünce temiz bir isim, helal kazanç bırakır.
* Bütün bunları başarırken azmini, iradesini sabır taşında bileğiler ve sabırla yürür.
El-Esma-ül-Hüsna şerhi ve bendeki tecellisi şimdilik burada sona erdi. İnşallah yakın zamanda kitaplaşır.
|