Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın belki de hiç bilinmeyen Şiir Kitabı - TAŞ DEVRİ
Somut varlıktan söz eden bu kitap büyük bir soyutlama gücü içeriyor... Bu ilişki üstüne ne söyleyebilirsiniz
Biz insanlar böyleyiz. Kendimizin körüyüz. Bütün yaratıklar, insanlar en başta, soyutla somutun bileşkesidir. Kendimiz bile neyimizin soyut neyimizin somut olduğunu sezemeyiz. Sorsalar bir insana neren somut neren soyut deseler, çoğu susar. Birkaçı der ki gözlerim soyuttur, ağzım somuttur. Ona sormak isterim: ağzın neden somut? Yalnız yemeye yarar da ondan diyecektir. Ağzın türkü söylemez mi diyeceğim. Ağzın, başına gelen ilk sıkıntıda bütün gövdeni özetleyen bir sese aracılık etmez mi diyeceğim. Daha, daha, bir şey soracağım ki o susacak. Ağzın, öpmez mi diyeceğim. Görüyorsunuz insan bütün gövdesiyle hem somuttur hem soyuttur (Bu soyutluk soyut sanatı da yaratmıştır). Soyutluğu, duyarlığı ölçüsündedir. İlk insanlar daha çok soyuttular. Ayrıcalıklığı olan da var. Hepsi bir değil. Örneğin, yaşamayı makineleştirirken ister istemez daha somut oluruz. İlk kitaplarımda o güzel çağları yazdım. Yalanın, ikiyüzlülüğün, sömürü tadıyla yaşamanın uzağında Allah'a daha yakın olan insancıkları yazdım. Hep de oralarda kalmak isterim. Yakından izlerseniz son kitaplarımda bile natüralist Buffon hikayesindeki saflığı, doğanın ilk sıcak yüzünü, olduğu gibi yaşatmak istemişimdir. Bu, şiirin soluğudur. Sanatta da bu görülür.
Taş devri gizli bir devrimdir. Soyutla somutu ikisine de dokunmadan ikisini de kullanmadan dizelerimde buluşturmuştur.
Yazılmış Türk şiirinden o kadar ayrı ki! Dünya şiiri içinde de o kadar özgün ki!
|