Eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse…
Ben bu yazıyı Kekeme Çocuklar Korosunda ilk okuduğumda da göz yaşlarımı tutamamıştım Cuma akşamı Meksika Sınırında Tarık Tufan’ın kendi sesinden dinlerken de gözyaşlarımı tutamadım… Ne kadar da bizden yazmıştı Tarık TUFAN, nasıl bu kadar iyi anlayabilmişti bizleri ve yaşananları. Başörtülü bir kızın üniversitede ancak başını açarak okuyabilmesi yüzünden çektiği acı, duyduğu utanç, acemilik ne bileyim bilenler biliyor işte.. Ben anlatamıyorum ama Allaha şükür ki Tarık Tufan gibi güzel insanlar anlıyor ve anlatıyor.
Benim sözümden başka söylenecek milyonlarca söz var belki… Çünkü milyonlar var yüreği böyle sızlayan. O halde söylenecek de milyonlarca söz olmalı.. Sözün bittiği yer derler ya, yok yok bitmemeli sözümüz.
Bu gün belki o kadar “Kekeme Çocuklar Korosu” oluşturmuyoruz, belki daha gür konuşuyoruz, belki o kadar da kekeme değiliz. Sakın ümitsizliğe kapılmayalım, biz kekeme de olsa konuşalım. Karşımızda bir sağırlar ordusu olsa bile anlatalım acımızı hüznümüzü gökyüzüne..
Sığ bir duvara ne anlatabilirsiniz diye geçiyor insanın içinden, bir duvara ne kadar etki edebilirsiniz. Ama tarih göstermiştir ki basit bir duvar değil, bazen bu tür zulümlere maruz kalanların feryatlarına dağlar taşlar dayanmamıştır.
Biliyorum yolculuğumuz zor, meşakkatli ama yolumuz açık. Çünkü biz nereye gittiğimizi biliyoruz. Bu pırıl pırıl genç kızların yüreğindeki inanç ve inat kurtaracak bizi ve ancak onların yanında olduğumuzu gösterebilmektir. .
|