Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-30-2008, 13:18   #2
Kullanıcı Adı
LoNeLiNeSS
Standart Gülen'i en çok yaralayan benzetme.. Hüseyin Gülerce Soru/Cevap Röportaj
ŞENER AKP�Yİ PARÇALAMAYA KALKARSA ERKEN SEÇİM OLUR
- Sizce bir erken seçim olma olasılığı ne kadar?[/i][/b]
Bence erken seçim son çare olarak görülüyor. Yani kapatma olsa ve siyaseten 30�40 milletvekili yasaklı hale getirilse bile AKP�nin yine tek başına çoğunlukta olan bir grubu var demektir. Yeni bir parti ismi altında birleşirler ve Cumhurbaşkanı da tekrar o parti içinden birine hükümeti kurma görevi verir. Normal olanı budur. Ama inatlaşmaya gidilirse, Erdoğan hedef seçilip, parti üzerinde birtakım zorlamalar olursa, mesela AKP�nin içersinde 40-50 kişi üzerinde oynayıp, Abdüllatif Şener�e yeni bir parti kurdurup, siyaset parçalanmak istenirse, o zaman ortalık çok karışır ve bir erken seçime gidilir.

10 MADDEDE �AKP NE YAPMALIYDI?�
- Siyasi krizin bu noktaya gelmesinde AKP�nin suçu var mı sizce?

Suçu demeyelim de yanlışları var tabii� Çünkü siyaseten yüksek oy almanız mutabakat arayışına girmeme hakkını da almanız anlamında değildir. Öyle bir hak yok. Tam tersine yüzde 90 oy da alsanız size destek vermeyen o yüzde 10�u anlamaya çalışmanız lazım. Yani onların burnunu mu sürteceksiniz, yoksa kendinizi onların yerine koyup empati mi yapacaksınız?

- Sizce ne yapmalıydı AKP; madde madde nasıl sıralarsınız?..
1-Alevilerin Cem evleriyle ilgili taleplerine müspet yanıt vermeliydi. 2-Güneydoğu bölgesinin demokrasi içinde kalan kimlik taleplerini yerine getirmekte hızlı davranmalıydı. 3-AB sürecinde daha kararlı daha ısrarlı olmalıydı. 4- Yeni anayasa çalışmasını yaparken daha kucaklayıcı olmalıydı. 5-Başbakan, 22 Temmuz akşamı laik kesime yönelik balkondan yaptığı konuşmanın gerisini getirmeliydi. Üstelik yüzde 47�nin içindeki insanlar da buna çok hazırdı. 6-İmam hatip ve türban konusunda bir hassasiyet olduğuna göre dönüp dolaşıp bu mevzuları gündeme sokmamalıydı. Bugün AKP�liler bile �İspanya�daki konuşma yanlış oldu� diyor. 7- İmam hatip liselerini Anadolu lisesi seviyesine ve daha sınırlı sayıya çekebilirdi. 8- Din dersleri zorunlu olacağına, dinini daha iyi öğrenmek isteyenler için seçmeli olmalı. 9- Mahalle baskısı konularında sivil toplum kuruluşları ve hükümetler sıkı dururlarsa öyle bir baskı olmaz. O yüzden daha sıkı durmalıydı. 10- Kamuda çalışanlar türban takmasın dersem kendimle çelişmiş olurum, ancak karşı taraf buna büyük tepki gösteriyorsa ısrar etmenin de anlamı yok. Ülke yönetmek toplumsal mutabakatın aranmasıyla kolaylaşan bir şeydir. Mutabakat olmadan yine yönetirsiniz, ama kaş yararsınız, göz çıkartırsınız.

CEMİL ÇİÇEK YANLIŞ ANLAŞILDI
- Fethullah Gülen Gül�e mi yoksa Tayyip Erdoğan�a mı daha yakın?

Sayın Gülen geçmiş döneminde hükümette görev alanların hepsine saygılı oldu. Sayın Ecevit�le de arası iyiydi, Çiller�le de iyiydi. Zaten bu konuda Gülen�in çok önemli bir sözü vardır; �Biz bütün partilere eşit uzaklıkta değil, bütün partilere eşit yakınlıktayız� der. Yaklaşımı böyle olan biri Başbakan ya da Cumhurbaşkanı makamındaki insanlara neden bir ayrım tavrı sergilesin ki�

- Cemaat neden Cemil Çiçek�ten haz etmiyor?
Cemaatin öyle ortak bir tavrı yok, ama sıkıntı şöyle meydana getirildi: Sayın Çiçek Adalet Bakanı�yken terör tanımı ile ilgili değişikliklerde toplumsal mutabakatı aramak adına meseleye biraz mesafeli durdu. Zannediyorum o mesafeli duruş bazılarınca karış duruş olarak anlaşıldı, ama Çiçek�in Komisyon�da bunu gündeme aldığına ben gazeteci olarak tanığımdır.
Tabii bunu AKP içinde Cemil Çiçek�i yıpratmak için söyleyenler de oldu. Biraz da sanırım Cemil Çiçek�in Anavatan�dan gelmiş olması etken.

- Mücadele Birliği�nden gelme olduğunuz için cemaatte kimilerinin de sizin hakkınızda �Bizden sayılmaz, aramıza sonradan girdi� dediğini duyduk?..
Ben Sayın Gülen�i 1980�den beri tanıyorum. Bir şeyin içinde mi dışında mı olmak için 28 sene bir şey ifade ediyorsa eğer, ona göre karar verilsin. Ayrıca madem Mücadele Birliği kökenli biriyim, o zaman Zaman gazetesinin yayın yönetmenliği niçin bana verilmiş? Yalova�dan taşınmamakta ısrar etmeseydim bu görevim bir süre daha da devam ediyor olabilirdi.

- Cemaatin içinde bu tip �bizden�, �sizden� klikleri mi var?

Aslında Sayın Gülen bu camiaya �cemaat� denmesinden dahi rahatsız. O �gönüllüler hareketi� ifadesini tercih ediyor. Dolayısıyla �bizden biri� lafı bu tarife göre zaten ortadan kalkıyor. İsteyen girer isteyen çıkar, aforoz yok. Oysa Mücadele Birliği�nde liderin (Aykut Edibali) tasvip etmedikleri için halk mahkemesi gibi bir şey kurulur ve o insanla selamlaşmak bile yasaklanırdı. Bu hareketin böyle bir şey olduğunu ise ancak Sayın Gülen�i iyi tanımayanlar söyleyebilir. Ama ben işin özünü biliyorum. O yüzden önümüzdeki yıllarda bu camianın paylaşma konusunda da insanları şaşırtan işler yapacağına inancım tam. Hatta onlara kulp takılacak kadar ileri götüreceklerdir paylaşmayı� Yani, falanlarla filanlarla iş yapıyorlar, dahi denecektir�

CAMİAMIZ ZAN ALTINDA KALMAKTAN KURTULDU
- Beraat kararının onanması cemaati nasıl etkiledi?

Çok rahatlattı. Töhmetten, zan altında olmaktan kurtulmuş oldular. Yani bugün artık o insanlar bir şeyle sıkıştırıldıkları zaman �Bakın Yargıtay Ceza Genel Kurulu�nun kararı� diyebilecekler.

- Bu durum mevcut çalışmaları nasıl etkiler?
İnsanlar artık daha bir şevkle, heyecanla, kendilerine daha çok inanarak, güvenerek hizmet ederler.

- Bu da cemaatin artık daha da mı güçleneceği anlamına gelir?
Oradaki gücün bir cemaat gücü olarak tasvir edilmesini ben doğru bulmuyorum, çünkü bu insanlar ne yapılarsa birbirlerinden habersiz yapıyorlar. Yani bu camiayı tek merkezden yönetilen bir şey gibi görmek doğru değil. Oysa Gülen cemaatiyle ilgili şöyle bir algılama var: Tek merkezden yönetiliyor, talimatlar gidiyor, 25 milyar dolar paraları var, vs� Bence İstiklal harbinde Türk milletinin maddi desteği ne ise, bugün bu okullara yapılan destek de odur.
İster kabul edilsin, ister edilmesin, ama çok net bir şey var; bu sadece bir Türkiye projesi değil, bu bir insanlık projesi. İnsanları da motive eden dünyada din diye bir olgu var. Bazı insanlar bunun içine hiç girmemiş olabilirler, ama empati yapılması, bu insanların artık anlaşılması lazım.

TARAF�LA İLİŞKİMİZ VARSA O SON SORU NASIL OLUYOR?
- Taraf gazetesiyle Gülen cemaati arasında ilişki kurulmasına siz ne diyorsunuz?

Diyorum ki, bir tek örnek verilmesi lazım. Ama mesela ben tam tersi yönde şu örneği verebilirim: Taraf gazetesinde dindar insanları rahatsız edecek çok haber var. O arka sayfada ünlülere �Öldüğünüzde cennete giderseniz Tanrı�nın kapıda size ne söylemesini istersiniz?� diye bir şey soruyorlar ve genellikle o soruda alayvari şeyler var. Ne Allah�ı, ne peygamberi, ne cenneti diye cevaplar veriliyor. Şimdi aramızda nasıl ilişki oluyor, ben anlamıyorum ki� Ama şu ilişki kurulacaksa, evet Zaman gazetesi de demokrasiden yana tavır koyuyor, Taraf gazetesi de�

AKREDİTE OLMAMAK AĞRIMA GİDİYOR
- �Gülen cemaatinin Amerika�yla ilişkisi var, Türkiye�yi ılımlı İslam ülkesi yapmak istiyorlar, orduyu etkisizleştirmek istiyorlar� ya da �Gülen gönüllüleri Türkiye�yi tanıtmak istiyor, dünya çapında bir hoşgörünün temelini atmak istiyor.� Şimdi bu ikisinin arasında dağlar kadar fark var. Ne olacak, ne zaman birinden biri bitecek?

Tek bir yolu var, Türkiye�nin demokratikleşmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve herkesin yargılanabilir olması. Mesela Gülen cemaati orduyla uğraşıyor diyorlar, ama çok rica ederim diyelim ki ben Mehtap televizyonunda Taraf gazetesinin bu manşetini alıp, Silahlı Kuvvetleri eleştirdim, ama ben şimdi askerle uğraştığım için mi bunu yaptım? Andıçı, muhtırayı, darbeyi, akreditasyon meselesini ben mi uyduruyorum? Elbette Silahlı Kuvvetler yıpratılmasın, ama kim yıpratıyor? Mesela Silahlı Kuvvetler beni niye akredite etmiyor? Ben askerimiz için bir tehdit değilim. Ya da tehditsem, neden tehdit olduğumu açıklasınlar. Ben Çankırı Astsubay Okulu�nda bir yıl astsubay öğrencilerine fizik öğretmenliği yaptım. O zaman tehdit değildim, değiştim tehdit mi oldum yani? Bu benim çok ağırıma gidiyor, ben niye akredite değilim? Orada öyle akredite olmuş insanlar var ki yani onlar zararsız da ben mi zararlıyım?

ORTAM BÖYLE OLMASA O ANKETE OY YAĞMURU OLMAZDI
- Fethullah Gülen�in �ilkokul mezunu bir emekli vaiz� olmasına karşın, saygın dergilerden Foreign Policy'nin anketine göre dünyanın yaşayan en büyük entelektüeli çıkması tartışma yarattı; siz ne diyorsunuz?
Şimdi ben Sayın Gülen�i ilkokulu dışarıdan bitirttiği için hafife alanlara sadece şunu söylemek isterim: Onun hakkında fıkıh hocası Prof. Dr. Faruk Beşer �Gülen�in Fıkhını Anlamak� diye bir kitap yazdı. Yani bir profesör eğer Sayın Gülen�i bir alim diye nitelendiriyorsa onun ilkokul mezunluğunu, emekli vaizliğini söylemek bilime karşı tavır almak olur, bir. İkincisi Sayın Gülen�in doktora seviyesindeki ilahiyat fakültesi öğrencilerine ders verdiğini ben biliyorum.

- Ama Yeşil Kart başvurusunu değerlendiren ABD�li yargıç Stewart Dalzell de diyor ki, �Gülen�in akademik bir vasfı yoktur, hakkındaki yazılar da hep kendi sponsorluğundaki konferanslarda dile getirilmiştir.�

Ama bu o akademisyenlere büyük hakaret. Hiçbir akademisyen bir konferansa katılıyorum diye, yol masrafları için 500 dolar verildi diye böyle bir şey yapmaz. Kaldı ki biz zaten Gülen�in bir akademisyen olduğunu savunmuyoruz. Gülen bir akademisyen değil, Gülen bir entelektüel.
Ayrıca Gülen�in kendisi de �Başkalarının birisini birinci, ikinci, üçüncü yapması çok önemli değil. Ama bu kadar baskı altındaki bir insana oylarla böyle destek verilmesi de bir kadirşinaslık örneğidir� diyor. Gülen�in kendisi bu anketi bir ölçü olarak almıyor.

- Anket haberi Zaman gazetesinde çıktıktan sonraki oy yağmuruna ne diyorsunuz?
Bence böyle bir ankette bu şekilde oy kullanılmasa daha iyi olurdu. Ama şimdi bakınız, bir insan töhmet altında suçlanıyor, bir dergi de onu ilk yüzün içerisine almış, aday göstermiş ve onu seven insanlar ona desteklerini göstermek istiyorlar. Onun entelektüelliğini onaylamaktan ziyade desteklerini göstermek istiyorlar. Yani Türkiye�de böyle bir ortam olmasa Sayın Gülen ile ilgili kimse de böyle bir şeyin içerisine girmek istemezdi. Sırf �Seni seviyoruz hocam, seni desteklediğimizi bil� diyorlar yani.

GERGİNLİK GÜLEN�İN TANSİYONUNU 18�E ÇIKARDI
- Gülen�in (67), tansiyon ve şeker hastası olduğunu, günde 15-20 ilaç içtiğini biliyoruz, ama son durumu nasıl?
Bir ay önce gittiğimde, önceki gidişlerime göre daha rahatsızlandığını gördüm. Sanırım Türkiye�deki gerilim onun tansiyonunu çok etkiliyor. Zaten kendisi de söyledi, �Türkiye�deki olaylar benim tansiyonumu etkiliyor� dedi. Mesela biz sohbet için rica ettik, kırmadı, bize bir konuşma hazırlığı yaptı, fakat o esnada �Sanki benim tansiyonum yüksek� dedi. Hemen doktoru Kudret Bey tansiyonunu ölçtü, büyük 18, küçük 10 çıktı. Bunun üzerine özür diledi ve konuşamadı. Yine mesela daha önce gittiğimde öğle yemeklerini birlikte yiyebiliyorduk, ama bu sefer o da olmadı

- Hâlâ şeker iğnesi oluyor mu?
Günde üç kez kendi yapıyor. �Karnımda bazen vurulacak yer kalmıyor, sırayla dizlerimin üstüne vuruyorum� dedi. Gecede iki saatten fazla uyumuyormuş. O da parça parça� Ama artık bünyesi buna alışmış.

- Ziyaretçileri çok mu?
Tam tersine, sağlık sebebiyle çok sınırlı. Sayın Gülen�le ilgili en riskli durumlardan biri grip olmuş bir ziyaretçinin gelmesi. Gribi başkası bir haftada atlatıyorsa Gülen�inki 20 günde ve çok ağır geçiyor.

3N+1K: �1.55� KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ
KİM: Hüseyin Gülerce 1950, Edirne-Keşan doğumlu. Dedesi tüfekçi binbaşı olarak 20 yıldan fazla Yemen�de görev yaptı. (Gülerce�nin babaannesi Yemenli.) Dededen gelen ve babasının uzatmalı onbaşılığı sırasında hane içinde devam eden asker sevgisi Gülerce�yi de etkiledi. Subay olmayı çok isteyen Gülerce 1965�te Kuleli Askeri Lisesi�nin test sınavını 3�cülükle kazandı. Ancak o yaşta boyu henüz 1.55 metre olduğu için liseye kabul edilmedi. Öğretmen olmaya karar veren Gülerce, İÜ�nün Fizik-Matematik Bölümü�nden mezun oldu. Siyasetle de ilk orada tanıştı. Metin Toker�in �Sağın Dev-Genç�i� diye tanımladığı Mücadele Birliği�nin 1969�da çıkardığı Yeniden Milli Mücadele dergisinin Ahmet Taşgetiren�le birlikte ilk yazarlarından biri oldu. Ancak Birlik dağılınca 1977�de Yalova Lisesi�nde fizik öğretmeni olarak çalışmaya başladı. 1983�te istifa edip, ANAP�tan adaylığını koydu. Seçilemeyince yine Yalova�da dershane açtı. 1989�da Zaman gazetesinin yöneticisi Abdullah Aymaz�dan yazarlık teklifi aldı. Zaman�ın tirajını artırmaya yönelik Anadolu�da pek çok konferans verdi. 1994-1998 yıllarında gazetenin genel müdürü ve genel yayın yönetmeniydi. Evli, üç çocuk babası olan Gülerce koyu Galatasaraylı.

NEDEN:Fethullah Gülen hakkında konuşmak için en iyi isimlerden biri Hüseyin Gülerce� Neredeyse 30 yıldır birbirlerini tanıyorlar. Gülen�i ABD�de en son ziyaret edenlerden biri. Zaman�daki yazılarının çoğu �Demek Hoca böyle düşünüyor� dedirtecek kadar Gülen�in söylemleriyle paralel. Gülerce�nin bir diğer özelliği de fikirlerini anlatırken bağırıp çağırmaması, ama açık sözlü olması. Camiasının AKP�yi eleştirmekten çekinmeyen isimleri arasında yer alır.

NE ZAMAN:27 Haziran, Cuma günü.

NEREDE:Önümüzdeki haftadan sonrayıkılacak olan Elmadağ�daki Divan Oteli�nde.

Milliyet
LoNeLiNeSS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla