Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-06-2008, 20:14   #7
Kullanıcı Adı
Berika
Standart DARBE GÜNLÜKLERİ
Eylem planına ad konuluyor: SARIKIZ
6 Aralık 2003
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'un isteği üzerine jandarma sosyal tesislerine gittik. Kara Kuvvetleri Komutanı ve JANGENKK Çarşamba günkü toplantıdan sonra çok rahatsız olmuşlar ve bu arada Kuran kursları ile ilgili yönetmelik düzeltmesi yayınlanınca hepimiz de rahatsız olduk. Bilhassa bu hafta bütçe komisyonunda (TBMM Plan-Bütçe Komisyonu-Nokta) bir AKP milletvekili tekkelerin açılmasını isteyince hepimiz çok rahatsız olduk. Toplandık.
AY: (Aytaç Yalman-Nokta)
Ben bu işten çok rahatsız oldum ve kendime göre şöyle bir plan yaptım. Aralık ayında bunların, Cumhurbaşkanı'nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerini bekleyip eğer ocak ayı içinde bir hareket olmazsa istifa edeceğim. Hepimiz buna itiraz ettik.
ŞE: (Şener Eruygur-Nokta)
Buna gerek yok. Kabul etmiyoruz. Daha yapacağımız çok şey var.
AY'ın bazı rahatsızlıkları vardı. Kendini rahatlatmadan takıntıdan kurtulamayacaktı. Bu nedenle de Pazar günü tüm or'ları kahvaltıya davet etmişti. Buna neden or'lardan birinin vermiş olduğu bir cevaptı. Hepimiz AY'ın istifa etmesini kabul etmedik. Ve kendimize göre bir eylem planı yapmaya karar verdik.
- Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben MÖ'ı davet edecektim.
- Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik.
- Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik.
- Sokaklara afiş astıracaktık.
- Dernekler ile temas edip onları da hükümet aleyhine teşvik edecektik.
- Bütün bu olayları yurt çapında yapacaktık. Yukarıdakiler SARIKIZ olarak anılacaktı. Ayrıca bana ALABANDA isimli bir proje verdiler. Ben de onun hazırlığını yapacaktım.

12 Aralık 2003
Akşam grubumuz ile biraraya geldik ve son bir haftadır olan gelişmeleri gözden geçirdik. AY bugün Genelkurmay Başkanı ile görüşmüş ve mesleki konulardan sonra ulusal konuları konuşmuşlar. AY'ın söyledikleri özetle:
1. Rahat olun. Bizler gayet iyi anlaşıyoruz ve bir bütünüz. Sizin de bize katılmanız lazım. Geçen seneyi hatırlarsanız ne kadar iyi bir konumda olduğumuzu anlarsınız. Bu akşam yemek yiyeceğiz isterseniz gelin siz de bizimle beraber olun. Bizler arada bir toplanıp ulusal meseleleri tartışmakta yarar görüyoruz.
2. Bu adamların yaptıkları artık tartışılmaz bir şekilde meydanda.
3. Ordu komutanlarının tepkisini gördünüz. Herkes daha fazla etkin olmamızı istiyor.
4. Gerekirse bunlara seçimlerden önce bir muhtıra verelim.
(...)
Sonra hepimiz SARIKIZ kapsamında yaptıklarımızı anlattık. Ben de İstanbul'da MÖ ile yaptığım konuşmayı ve gazetecilerin bu konuya ne kadar önem vermeleri gerektiği konusunda kendisine verdiğim mesajı, Rahmi Koç ile olan görüşmemizin özetini, Orhan Karabulut'a AD (Aydın Doğan) ile olan görüşmemizi anlattım ve 18 Aralık günü MÖ ile görüşme yapmaya karar verdik.

19 Aralık 2003
Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı general yaptıkları faaliyetler ile ilgili olarak sadece bana özel bir birifing verdiler. AKP hükümetine karşı, bu hükümeti demokratik kurallar içerisinde zayıflatmak için neler yapılması gerekiyorsa hepsi düşünülmüş ve uygulamaya geçmişler. Hayranlıkla dinledim. Kendilerine birkaç konuda görüşlerimi söyledim. Alınacak tedbirler içersinde afiş asmaktan gazetelerde ilanlar vermeye kadar değişen bir çok hal tarzları vardı. Bu çalışmaya "Cumhuriyet Platformu" ismini vermişler.

29 Aralık 2003
Genelkurmay Başkanı'nın müsait olduğunu haberini alınca kendisine haftalık haber vermek için telefon ettim. Benim verdiğim bilgilerden sonra bana kendisine gönderdiğimiz rapor ile ilgili bazı serzenişlerde bulundu. "Ben bu raporun iki noktası hariç her şeyi ile hem fikirim. Bu noktalar şunlardır......Ama beni esas üzen konu raporun dördünüz tarafından imzalanarak gönderilmesi ve böylece bir muhtıra şekline dönüşmesi. Sen aklıselim sahibi bir insansın ve bu gibi olaylara engel olman gerekir. Daha önce de benden habersiz dördünüz toplandınız. Acaba sen komutan olsan ve senin komutanların böyle yapsa ne dersin" dedi. Ben de kendisine "Bizim hiçbir değişik fikrimiz yok sadece size fikirlerimizi aktarmak istedik ve bunun için de bir haftadır gece 3-4 saat uyuyarak çalıştık, tüm Kıbrıs konusunda uzman olanlar ile konuştuk ve o kağıdı öyle hazırladık. Amacımız sadece size yardım etmek ve siz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeden önce bu raporu hazırlamaktı. Raporu size nasıl takdim edeceğimiz aramızda sorun oldu. Bu şekilde takdim etmeye karar verdik." dedim. "Sen aklı selim sahibisin. Onların bunu yapmalarına izin vermemen gerekir. Eğer bir söyleyeceğiniz varsa bana söyleyin" dedi ve konuşmamızı tamamladık. Anlaşılan Genelkurmay Başkanı rahatsız olmuştu.
Bizi Kara Kuvvetleri Komutanı aradı. Genelkurmay Başkanı onu da aramış ve aynı konuları ona da anlatmış. Çok üzülmüş ve Genelkurmay Başkanı raporun değiştirilerek imzasız gönderilmesini istemiş. Ayrıca raporun son kısmında yer alan ve Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından eklenen bir cümlenin de çıkarılmasını talep etmiş. Bunun üzerine o da kağıtları toplayıp yeniden göndeririz demiş. Beni, gönderdiğimiz raporun bendeki kopyasını istemek için aramış. Ben de peki dedim. Benden önce Hava Kuvvetleri Komutanı'nı aramış, ondan raporu isteyince Hava Kuvvetleri Komutanı tavır koymuş. Bana Hava Kuvvetleri Komutanı'nı yumuşatmamı söyledi.
Akşam Hava Kuvvetleri Komutanı ile bu konuyu evde konuştuk ve sorunu kendisine izah ettim. Hava Kuvvetleri Komutanı çok üzülmüştü ve güvenini yitirmişti. Bence de haklıydı. Hep beraber değiştirilebilirdi. Sonra aldığımız bir karardan geri adım atarsak sonra başımıza nice haller gelecekti. Bunlara çok üzülmüştü. Kendisine bunu yapmazsa Kara Kuvvetleri Komutanı'nın Genelkurmay Başkanı ile kavga etmesi gerekir, o da bizim şimdi istemediğimiz bir konu diye izah ettim.

"Jandarma Genel Komutanı daima bir ihtilal özlemi içersinde"

20 Ocak 2004

Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda yapılacak kuvvet komutanları toplantısına katıldım. MGK ön toplantısı Perşembe günü yerine yarına alındığı için bir koordinasyon ihtiyacı doğmuştu. (...) Konuşmalar sırasında Jandarma Genel Komutanı daima bir ihtilal özlemi içersinde, bir an önce bu işi yapalım şeklinde konuşuyordu. Bugün de defalarca tekrar etti, en nihayet dayanamadım ve bakın biz sizle böyle konuşmadık. Planlamayı 23 Ocak'tan sonra yapabileceğimizi birkaç kez tekrar ettim. Onun için hiçbir hazırlığımız yok ama başlayacağız dedim ve ağzı kapandı.

1 Şubat 2004
Aytaç Paşalar'a ziyarete gittik ve hemen konu ülke meselelerine döndü. Bana "seninle özel konuşmamız lazım. Ben Şener ile İbrahim'in davranışlarını tasvip etmiyorum. Çok ifrata kaçıyorlar. Geçen gün gelen MİT'ten habere göre, Şenkal iki haber verdi; birincisi JGKK'nın bütün hareketleri biliniyor ve yasa dışına çıktığı değerlendiriliyor. İkincisi ise Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları arası açık ve bu sorun herkes tarafından ve kesinlikle biliniyor. Bu nedenle artık kendimize bir çekidüzen verip ülkeyi bir maceraya götürmek yerine devamlı ve kararlı bir tutum sergilemeyi ama açık konuşmayı tercih ederim, zannederim sen de benim gibi düşünüyorsun" dedi.
  Alıntı ile Cevapla