DARBE GÜNLÜKLERİ
5 Şubat 2004
Akşam eve gidince kıyamet koptu. Kara Kuvvetleri Komutanı İstanbul'a gitmişti ve Pazar akşamı dönecekti. Telefonla beni aradı ve gizli hattan görüşmek istedi. Alışıldığı şekilde telefon arızası nedeni ile açık telefondan görüşmek zorunda kaldım. "Annan'ın mektubu gelmiş ve içerisindeki konular tamamen bizim söylediklerimizin dışında olayları kapsıyor. Onur Öymen ile İstanbul'da görüştük ve bana bunları anlattı. Ben karargaha emir verdim. Size birer kopya getirecekler. Ben İlker'i aradım, bana hala düşündüklerini ve hareketlerini Denktaş'a göre ayarlayacaklarını söyledi. Senden rica hemen duruma müdahale etmen" dedi. Bunun üzerine ben de hemen Hava Kuvvetleri Komutanı'nı aradım ve eve davet ettim Jandarma Genel Komutanı bir bağlantısı olduğunu ve gelemeyeceğini söyledi. Hava Kuvvetleri Komutanı 19:30'da geldi ve konuştuk.
Önce darbe olabilir mi konusunu açtık. Amacım Şener yokken onunla teke tek konuşarak fikirlerimi ona söylemekti. Nitekim darbe konusundaki fikirlerimi ona naklettim ve zannediyorum benimle aynı fikirde oldu. Ülkenin ekonomik zorluğu, ABD'nin diğer darbelerden farklı olarak bu kez hükümet tarafını tuttuğunu, halkın henüz destek vermediğini ve desteğin yahut zeminin oluşması gerektiğini kısaca anlattım. Sonra bugün gelişen olay için ne yapabileceğimizi konuştuk. Bir hal tarzı olarak Genelkurmay Başkanı'na giderek halka bir basın açıklaması yapılacağını, isterse kendisinin de gelebileceğini, istemezse bizim bu açıklamayı yaparak TSK'nın Kıbrıs konusundaki düşüncelerinin ne olduğunu açıklayıp istifa etmemiz gerektiğini söyledim. Hava Kuvvetleri Komutanı başka bir seçenek tavsiye etti. Kıbrıs'ta herkesin Annan Planı aleyhinde sokağa dökerek gösterilerin yapılmasını sağlama ve anavatandan da bu hareketlere destek vererek hükümet aleyhine olaylar çıkarmak. Bunları tartıştıktan sonra ertesi sabah buluşmak üzere ayrıldık.
Bu iş sonunda olacak galiba. Ben bu işin olmasını istemiyorum ama..."
|