DARBE GÜNLÜKLERİ
15 Mart 2004
Sabah bir ara beni Jandarma Genel Komutanı aradı. "Genelkurmay Başkanı her şeyi biliyor. Biraz önce beni aradı. Hemen öğleyin biraraya gelmemiz lazım" dedi. Kendisine neleri bildiğini sordum, jandarma tesislerinde Ömer, İzgi ile yemek yediğimizi biliyor. Hemen hemen herşeyi biliyor, dedi.
16 Mart 2004
Genelkurmay Başkanı'nı görmeye gittim. (...) Sonra oturduk ve bana TSK'da bölünmüş bir görüntü olduğunu ve bazı davranışların çok kötü değerlendirmelere neden olduğunu anlattı. Bizim yaptığımız bazı girişimler ve bilhassa Jandarma Genel Komutanı'nın girişimlerinin hemen hepsinden haberi vardı. Jandarma Genel Komutanı'nı nedense hedef olarak almıştı. "Bütün belgeler elimde, bunları devletin arşivlerine geçireceğim, bu tarihi bir görevdir. Şener'in yaptıkları yetkisini aşmaktadır. Kendi tesislerinde eski Meclis Başkanı ve rektörler ile de görüşme yapmış. Bunları nasıl yapar? Dedi.
(...)
Karargaha dönünce Kara Kuvvetleri Komutanı'nı aradım ve doğru ona gittim. Mantı yapmıştı. Konuşmalarımızı anlattım. Anlattıklarım onu çok rahatlattı. (...) Bu arada Şener'in kendisini aradığını ve Genelkurmay Başkanı'nın onu hırpaladığını ve biz bu işi hep beraber yaptık, o halde herkes benim yaptıklarımı üstlenmeli, dediğini anlattı. Ben de kendisine, saçmalık, onun istediği hep darbe yapmak, başka bildiği bir şey yok, dedim. Hava Kuvvetleri Komutanı ile ikisini durdurmaya karar verdik. Kara Kuvvetleri Komutanı bir ara Şener'i görmüş ve Şener ona ne haber diye sorunca, menfi demiş ve bir anda Şener'in yüzü asılmış başka bir şey konuşmamışlar.
17 Mart 2004
Biz komutanlar erkenden tümen komutanının odasında buluştuk. Herkesin yüzü bir karıştı. Amaç bundan sonra ne yapacağımıza karar vermekti. Erken gitmemizi Kara Kuvvetleri Komutanı istedi. Önce Kara Kuvvetleri Komutanı ordulara yaptığı ziyaretle ilgili kısaca bilgi verdi. Maalesef herke, durum kötü ama darbe ile düzeltilmesi için iç ve dış ortam müsait değil, dediler. Buna göre bir değerlendirme yapmamız gerekiyor, dedi. Hepimiz fikrimizi söyledik. İnanılmaz ama Şener hala bu iş olsun diye çırpınıyordu. Bence Genelkurmay Başkanı'ndan nefret ettiği ve Kara Kuvvetleri Komutanı olmak istediği için saplantı haline gelmişti. Şener söz aldığı sarada Genelkurmay Başkanı'nın her şeyden haberi olduğunu ve kendisine özel olarak cevaplandırılmak üzere bir yazı yazdığını, bunu kendisinin kabul edemeyeceğini söyledi, yazılan yazı yayınlanan bir derginin personel tarafından okunması hakkındaydı. Ben de kendisine dedim ki "Ben size aramızda hainler olduğunu, bütün hareketlerinizin takip edildiğini, uyarmıştım. Bunda sizin kabahatiniz yok mu? Cevap veremedi. Neyse ben sonunda toplamak zorunda kaldım. "Anladığım kadarı ile bu şartlar altında bir şey yapılamaz, mücadeleye yasal hudutlar içinde devam edeceğiz, anlaşmamız bu mu, dedim. Kimse itiraz etmedi. Şener hemen söz aldı, tamam ama biz artık Genelkurmay Başkanı ile konuşmayalım, gülmeyelim, dedi. Hala nerede, Genelkurmay Başkanı'na karşı saplantısı var.
24 Nisan 2004
Bugün Kıbrıs'ta referandum yapılıyor. Sonuçlar akşam 18:00'den itibaren alınmaya başlandı. Gece yarısı sonuçları, Türk tarafı % 65 evet ve Rum tarafı % 75 hayır. Böylece Kıbrıs'ta hiçbir değişiklik olmadı ama Rumlar AB'ne girecek. Akşam Jandarma Genel Komutanı'nın evinde yemeğe gittik. Genelkurmay Başkanı gittikten sonra aramızda konuştuk. Anladığım kadarı ile Jandarma Genel Komutanı ile Hava Kuvvetleri Komutanı hala bozuklar. Amaçları illaki darbe yapalım ve AKP'ni uzaklaştıralım. Yapalım da, Kara Kuvvetleri Komutanı olmazsa nasıl olur, bunu düşünen yok. Hava Kuvvetleri Komutanı'nı fena bozdum, zira vatanını sadece o seviyor ve ona destek verilmiyormuş pozlarında. Üstelik ne söylediğini kendisi de anlamıyor. Şener hala darbeye ümidini bağlamış durumda. Bana "çok erken çözüldük, daha direnmeliydik" demez mi.
|