Bununla birlikte dünyanın yükselen tepkisi nedeniyle 2001 yılında sebep olunan feci olaylardan ötürü Hollandalı askerler özür dilemek zorunda kalmıştır. Askerlerin komutanı Karremans’ın Mladiç’le ‘rakiya’ tokuşturduğu kare ise unutulmayacak kadar ibret vericidir. Yine Karremans, “Srebrenica: Kimin Umurunda” başlıklı kitabı bir kitap kaleme almıştır.
Gerçekleşmeyen Adalet
Sırp güçlerin kenti güçleri altına aldığı sadece beş günde katledilen masum Müslüman sivil erkek sayısının 10.000 civarında olduğu düşünülmekteydi. Müslümanları şehit ederken kurşuna dizme, yakma, diri diri gömme gibi insanlık dışı birçok yöntem uygulandı.
Adamların çoğu Bratunac’ta bir okulun Bosna savaşı sırasında daha önce katliam merkezi olarak kullanılan spor salonunda şehit edildi. Beş gün süren bir vahşet sonrası yüzlercesi Nova Kasaba yakınında bir futbol sahasında şehit edildi. Görgü şahitlerinin ifadelerine göre Sırplar Boşnakları zorla kazdırdıkları çukurların önüne dizerek kurşuna diziyor, sonra da yine Boşnaklara çukuru kapatmalarını emrediyorlardı. Vahşetin boyutları o kadar ileri gitmiş ki, kıyımdan zevk alan Sırplar Müslümanların yüzlercesini bir çukura ölüm tehditleriyle dolduruyor, ardından buldozerle diri diri gömüyorlardı.
Ölenlerin büyük kısmı, toplu mezarlara gömülürken bölgede her geçen gün yeni toplu mezarlar açığa çıkıyor. Buralardan elde edilen bulgulara dayanılarak bu rakamın 13.000’e kadar çıkabileceği tahmin edilmektedir.
Katliamdan 6 ay sonra Uluslar arası Savaş Suçları Mahkemesi müfettişleri bölgede çalışmalara başladılar. Onlarca toplum mezar açıldı. Binlerce iskelet gün yüzüne çıkarıldı. Bu çalışmaların sonunda çok sayıda delil toplandı. Bütün açıklığına rağmen Sırplar katliamı reddetmeye, ortasındaki saldırıyı ve katliamı önlemeden etkisiz olan Avrupa ise gerekli adımları atmada vurdumduymazlığına devam etmektedir. Hala kaybolan binlerce kişinin nerede olduğu, hangi mezarda yattığı bilinmemektedir.
Tarihin en büyük katliamının üzerinden on yıl geçmişi olmasına rağmen katliamın sanıkları Karadziç ve Mladiç yargılanmamış olup halen serbest olarak dolaşmaktadırlar. Korumalarıyla işlerine gidip gelmekte, toplantılara ve düğünlere katılmaktadırlar.
Mayıs 2005 itibariyle Srebrenica sanıklarından sadece 6 tanesi yargılanmış ve 5 ile 46 yıl arasında hüküm giymiştir. Bunda geçen on yıl boyunca Belgrad yetkililerinin BM Uluslararası eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi’nin Bosnalı Müslümanların yaptıklarını göz ardı edip Sırpları hedef aldığını öne sürerek
Bosnalı Sırp militanlara yöneltilen suçlamaları reddetmelerinin payı oldukça büyüktür. Uluslararası camianın üzerine düşen somut bazı ödevler vardır. Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz:
Srebrenica’nın tüm öyküsü bütün açıklığıyla ortay konmalı ve dünya kamuoyuna duyurulmalıdır.
Bütün toplu mezarlar açılmalı ve cesetlerin kimliği tespit edilmelidir.
Srebrenica’dan kurtulduğu halde Sırp Cumhuriyeti’nde veya Sırbistan’da cezaevlerinde tutulan kişiler serbest bırakılmalıdır.
Srebrenica halkının yurtlarına geri dönmeleri temin edilmelidir.
BM’nin Srebrenica Güvenli Bölgesi’ni korumaktaki başarısızlığını araştırmak üzere tam ve açık bir uluslar arası araştırma komisyonu kurulmalıdır.
Radovan Karadziç, Ratko Mladiç gibi sorumlular yakalanmalı ve yargı önüne getirilmelidir.
Srebrenica için yapılması gerekli olan üzerinden henüz 10 yıl geçmiş, aktüel sayılabilecek kadar taze bu olay karşısında suskunluğa gömülüp insanlığa ve medeniyete meydan okuyan Hitlervari azgın katiller karşısında acziyet sergilemek, zaaf göstermek olmamalıdır. Pervasız vahşilerin elinde en acımasız usullerle şehit edilen ve isimsiz kabirlerinde toplu olarak yatan şehitlerin hak ettiği tavır, onların tarihin sayfalarında bir geçmiş masalı olarak kalması ve lime lime doğranırken çektikleri acıların ruhlarına da reva görülmesi hiç olmamalıdır. Öyle zannediyorum ki, insanlığa karşı ödevlerini eksiksiz yerine getiren bu yiğit kurbanların ardında bıraktıkları biz insanlık camiası, onların katlandıkları zorluktan çok daha çok daha büyük bir imtihanla karşı karşıyayız. İnsanlık, uluslar arası siyaset kaygıları uğruna ya bütün yapılanları sineye çekip görmezden gelmeyi ve yapılanları unutup hatırlatmamayı tercih edecektir ki, bu durumda kaybeden sadece ve sadece insanlık ailesi olacaktır. Yada gelecek insanlık ailesinin aynı felaketlere ve acılara uğramaması uğruna Srebrenica’nın kan rengi topraklarında yatan sessiz yığınların çığlığına kulak verip sorumluları adalet önüne çıkaracak ve ibretamiz bir şekilde onları yargılayıp cezalandıracaktır. Kahramanlıkları ve mazlumiyeti tarihe mal olmuş bu masum halka bir isim hiç değilse mezar taşında çok görülmemelidir.
Kaynaklar
Aliya İzzetbegoviç, Tarihe Tanıklığım, İstanbul: Küre Yayınları, 2003.
Case Study: The Srebrenica Massacre, Temmuz 1995,
www.gendercide.org.
David Rohde, The Rohde to Srebrenica: A Case Study of Human Rights Reporting,
http://www.columbia.edu/itc/journali...hde/intro.html
Jan Willem Honig & Norbert Both, Srebrenica, Record of A War Crime, Londra: Penguin Books, 1996.
Mehmet Koçak, “Srebrenica Katliamı 10. Yılında”, Yenişafak, 9 Temmuz 2005.
Timeline: Siege of Srebrenica,
www.bbc.co.uk.