Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-26-2008, 06:07   #1
Kullanıcı Adı
Deniz.Feneri
Standart Yüzyılın en büyük davası Ergenekon
Medya, adliyeyi ablukaya aldı

Ergenekon terör örgütüyle ilgili iddianamenin ele alındığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi dün medya tarafından adeta ablukaya alındı. Değişik kuruluşlardan onlarca canlı yayın aracı Beşiktaş Adliyesi'nin çevresine konuşlanırken, foto muhabirleri de en iyi görüntüyü alabilmek için birbiriyle yarıştı. Televizyon kuruluşları iddianamede önemli gördükleri bölümleri adliyeden canlı olarak seyircilere duyurdu. Sabahın erken saatlerinden itibaren adliyeye akın eden gazeteciler, iddianamenin kabul edilip edilmediğini öğrenmek için saatlerce ter döktü.

Kim, neyle suçlanıyor?Veli Küçük: Terör örgütü kurmak ve yönetmek, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması olaylarını azmettirmek, halkı silahlı isyana tahrik. İstenen ceza; 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 500 yıla kadar hapis. Doğu Perinçek: Silahlı isyana teşvik, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs, terör örgütü kurmak, yönetmek, açıklanması yasak belgeleri temin. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılmasını azmettirmek. İstenen ceza; 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 500 yıla kadar hapis.

İlhan Selçuk: Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanmasını azmettirmek ve silahlı isyana tahrik. İstenen ceza; 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 500 yıla kadar hapis. Kemal Alemdaroğlu: Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, halkı hükümete karşı isyana tahrik. İstenen ceza; 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 501 yıla kadar hapis.

Muzaffer Tekin: Terör örgütü yöneticisi olmak ve hükümete karşı isyana teşvik, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri bulundurmak, tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurmak, kasten öldürmeye azmettirmek. İstenen ceza; 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 500 yıla kadar hapis.

Sevgi Erenerol: Silahlı terör örgütü kurma, yönetme, silahlı isyana tahrik, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması olaylarını azmettirmek, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek. İstenen ceza; 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 500 yıla kadar hapis.

Kemal Kerinçsiz: Terör örgütüne üyelik, silahlı isyana teşvik, gizli belgeleri bulundurma ve hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek.

Ergün Poyraz: Silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı isyana tahrik, yasak belgeleri temin etme, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri çalma, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek.

Oktay Yıldırım: Terör örgütüne üye olma, silahlı isyana tahrik, terör örgütlerine silah sağlama, mala zarar verme, patlayıcı madde kullanmak.

Ferit İlsever: Terör örgütüne üye olmak ve hükümete karşı silahlı isyana tahrik etmek.

Emin Gürses: Silahlı terör örgütüne üye olmak ve hükümete karşı silahlı isyana tahrik etmek.

Mehmet Fikri Karadağ: Terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı isyana tahrik, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek.

Hüseyin Görüm: Silahlı terör örgütüne üye olmak ve askerleri itaatsizliğe teşvik etmek.

Sami Hoştan, Güler Kömürcü, Sedat Peker, Ali Yasak: Silahlı terör örgütüne üye olmak.

Davada 86 sanık var

Atilla Aksu, Nusret Senem, Halil Behiç Gürcihan, Salih Omacan, Hayrettin Ertekin, Ayşe Asuman Özdemir, Erdal İrten, Ergün Poyraz, Doğu Perinçek, Mehmet Nuri Aytekin, İlhan Selçuk, İsmail Yıldız, Habip Ümit Sayın, Kemal Şahin, Sedat Peker, Selim Akkurt, Abdulmuttalip Tonçer, Ali Yasak, Sami Hoştan, Mahmut Öztürk, Mehmet Zekeriya Öztürk, Ertaç Giray, Muzaffer Tekin, Osman Aydın, Şahin Zeki Yurdakul Çağman, Hüseyin Görüm, Şefik Çelik, Ümit Oğuztan, Aydın Gergin, Ferit İlsever, Raif Görüm, Muhammet Yüce, Melike Arslan, Vedat Yenerer, Tanju Okan, Muammer Karabulut, Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Ali Kutlu, İhsan Göktaş, Bekir Öztürk, Orhan Tunç, Serhan Bolluk, Murat Çağlar, Semih Tufan Gülaltay, Yaşar Ağsu, Mehmet Fikri Karadağ, Nevzat Çetin, Oğuz Alpaslan, Abdulkadir Sami Almaz, Veli Küçük, Erol Ölmez, Recep Gökhan Sipahioğlu, Mehmet Adnan Akfırat, Rasim Görüm, Feridun Refik Nuhoğlu, Mehmet Demirtaş, Yusuf Çolak, Ali Yiğit, Oktay Yıldırım, Ahmet Ülger, Emin Gürses, Rafet Arslan, Aydın Yüksek, Muzaffer Şenocak, Fikret Emek, Gazi Güder, İsmail Eksik, Hayrullah Mahmud Özgür, Hayati Özcan, Tuğrul Derme, Fuat Ermiş, Mehmet Murat Yücel, Şebnem Eriş, Murat Özkan, Yusuf Görüm, Tuncay Hacıbektaşoğlu, Mete Yalazangil, Asim Demir, Kahraman Şahin, İbrahim Benli, Güler Kömürcü, Hüseyin Gazi Oğuz, Satılmış Balkaş, Sevgi Erenerol, Emin Caner Yiğit, Ayhan Sarıoğlu, Serdar Bahadır Kurt, Erkut Ersoy, Yaşar Arslanköylü, Abdullah Arapoğulları, Vatan Bölükbaşı, Coşkun Çalık, Ayhan Çelik, Hikmet Çiçek, Yusuf Beşirik, Yusuf Tunçer, Mahir Çayan Güngör, Saipir Debzlelvidze, Fuat Turgut, Kemal Kerinçsiz.

Gelir kaynağı; uyuşturucu, insan kaçaklığı ve hacker

İddianamede Ergenekon'un faaliyet yapısı, örgütlenmesi, gelirleri ve eylemleri de yer aldı. Örgütün finansal kaynakları anlatılırken, ilginç bilgilere yer verildi. Mafya ve uyuşturucu ticaretini kontrol altına almaya yönelen Ergenekon, Hazine arazilerinin illegal olarak satılması, bankalardan hacker yoluyla para çalma, kimyasal silah ticareti, insan kaçakçılığı ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla yardım toplama gibi alanlara odaklanmış. Elde edilecek illegal gelirlerin aklanması için çok sayıda şirket, holding, banka kurulması, yeni organize sanayi alanları oluşturulması ve toplu konut işine girilmesi planlanmış.

İddianamede 'gazeteci kimlikli ajan'lar var

İddianamede, Ergenekon terör örgütü'nün iletişim organlarının her geçen gün gelişerek yeni teknik özelliklere sahip olmasından ve 'yazı'nın gücünden bahsedildiği, Türk siyasetçisinin 'yazı'dan korktuğu, çünkü kendisinin iktidardan kopartacak tek gücün yazı olduğunu bildiği aktarılıyor. Yazılı bir muhtıranın en güçlü siyasinin işini bitirmeye yeterli olduğu, siyasilerin yaşamlarını idam sehpasında son noktayı koyanın alın yazısı değil mahkemelerin karar yazısı olduğu, basının bağımsız olmadığı ve halkın güvenini kazanamadığı ifade ediliyor: "ABD, İngiltere, Rusya, Fransa gibi ülkelerin istihbarat kuruluşlarının medyayı kontrol altına aldıkları, dış istihbarat faaliyet ve operasyonların perdelenmesinde gazeteci kimlikli ajanları kullandıklarının belirtildiği anlaşılmıştır."

Muzaffer Tekin'in eşi ve ağabeyi de tanık

Ergenekon terör örgütü davası iddianamesinde tanıklar dikkat çekti. Davanın tanıkları arasında Edirne İl Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, işadamı Ali Avni Balkaner, organize suç örgütü lideri Vedat Ergin ve Nuri Ergin kardeşler davada tanık olarak dinlenecek. Tanıklar arasında dikkat çeken bir diğer isim ise davanın sanıklarından emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in eşi Fatma Müge Tekin tanıklar arasında. Tekin, Danıştay saldırısı sırasında gözaltına alınmış daha sonra serbest bırakılmıştı. 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçen el bombaları ile ilgili tekrar gözaltına alınan Tekin, Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklanmıştı.

Çömez'den Karadağ'a müsteşarlık teklifi


Ergenekon soruşturması kapsamında aranan eski milletvekili Turhan Çömez, 2002 genel seçimlerinden önce tutuklu sanık emekli Albay Fikri Karadağ'a bakan olacağını söyleyerek müsteşarı olmasını teklif etmiş. Sanıklardan Yusuf Görüm ile Karadağ'ın 21 Temmuz 2007 tarihindeki telefon görüşmesinde, Karadağ'ın, "2002'de geldi bana 'Sağlık bakanı olacağım, müsteşarım olur musun?' dedi. Ben de sen Tayyip'in adamı olduysan yokum.' dedim." ifadesini kullandığı kaydedildi.

Hablemitoğlu cinayeti ve Gazi olaylarının talimatı Veli Küçük'ten

İddianamede ifade veren 9 No'lu gizli tanık, Dr. Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi talimatının Veli Küçük tarafından verildiğini belirtiyor. Aynı tanığın ifadesine göre 1995 yılında Gazi Mahallesi'nde meydana gelen kahvehane tarama ve adam öldürme olaylarının bizzat Veli Küçük'ün talimatı ile gerçekleştirildiği iddia ediliyor. Hablemitoğlu'nun öldürülmesi için Küçük'ün talimat vermesine rağmen aynı davadan tutuklu Kemal Kerinçsiz ve arkadaşlarının İstanbul Adliyesi önünde cinayete ilişkin faili meçhul dosyanın soruşturmanın genişletilmesi konusunda bir dilekçe vermek için bir araya geldikleri belirtiliyor. Kerinçsiz ve M. Karabulut arasında geçen telefon konuşmalarında Kerinçsiz'in "Onu candan sevmiş yüreğinde hisseden adeta onun kanıyla bütünleşmiş olan insanlar ve bu insanlar bu cinayetî sorumlusu tutulmak isteniyor böyle iş olabilir mi abi, sen bu konuda bir yazı yazsana, başarılı olduğun nokta bu senin." dediği aktarılıyor.

Perinçek, TSK'daki mahrem mevkilere sızdı

Terör örgütünün en önemli aktörlerinden biri de İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek. İddianamede Perinçek'in Silahlı Kuvvetler'e sızma girişimleri hakkında net bilgiler var. Savcı Öz iddianamede, MİT tarafından hazırlanan bir belgeye yer veriyor. Belgede Perinçek'in Silahlı Kuvvetler mensupları ile temasa geçtiği karargah evleri anlatılıyor. Savcı Öz, MİT tarafından Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilen çok gizli ibareli bu belgenin, Ankara'da İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramada Doğu Perinçek'in odasında çıktığına dikkat çekerek şunları söylüyor: "Perinçek'in odasında bulunması da Ergenekon terör örgütünün TSK içinde gizli yapılanmasını sürdürdüğünü ve raporun İP'den çıkması da örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içinde çok önemli mevkilere kadar sızdığını göstermektedir. Çünkü MİT Müsteşarlığı'nın yapmış olduğu tüm çalışmaları mahiyeti itibarıyla gizli olduğu, ayrıca mevcut raporun da Çok Gizli ibaresi taşınması da bu belgenin çok önemli ve hassas olduğunu göstermekte olup, böyle bir belgenin muhatapların eline geçmesi de gizli kadrolaşma eylem ve fiillerinin boyutlarını açıkça göstermektedir."

Serdar Saçan'a rüşvet iddiaları dava dosyasında

İddianamede dikkat çeken bir başka isim eski İstanbul Organize İşler Şube Müdürü Adil Sedar Saçan. Veli Küçük'ün not defterinde yer alan Saçan'la ilgili bilgilere dikkat çekiliyor. Saçan'ın görev yaptığı dönemde Otay Petrol'ün sahibinden 4,5 milyon dolar aldığı, bu parayla Bandırma'da benzin istasyonu kurduğu, Ray-Ban gözlüklerinin sahibinin oğlunun kaçırılması olayının aydınlatılması karşılığında 500 bin dolar aldığı, organize suç örgütü lideri Hakan Çillioğlu'nun Saçan ve yardımcılarına lüks araba aldığı, Erol Kohen ile çıkar ilişkisine girdiği ve bazı kadınlarla gayrimeşru ilişki kurduğu ifade ediliyor.

Ergenekon, Agarta'nın bilgi işlem merkezi

Ergenekon iddianamesinde dikkat çeken bölümlerden biri de Agarta yapılanması. Medyada, soruşturmayı sulandırmak amacıyla alay konusu yapılan Agarta'yla ilgili önemli dokümanlar ele geçirildi. Konu, iddianamede, 'Ergenekon terör örgütünün deşifre edilebilen yapılanması' başlığı altında inceleniyor. Agarta'yla ilgili belgeler Türk Ortodoks Kilisesi'nden ve Sevgi Erenerol'dan çıktı. 'Derin Ergenekon' başlıklı dokümanda, terör örgütünün gizli amaçları ile gizli yapılanmasının sistematiği ayrıntılı olarak anlatılıyor. Budist inancından alıntıların bulunduğu metinde, yönetici kadrodan 'Ruhsal İdari Evrim Üstadları' diye bahsediliyor.

Belgenin içeriğinde, "Ergenekon'un yukarıda anlatılan özelliklerin yanında, bilinmesi gereken en önemli yanını şöyle özetleyebilirim: Agarta'nın merkezinde bulunan Ergenekon, bilgi işlem ve uygulama merkezi konumunda bir oluşumdur. İşte şimdi Ankara merkezli Türkiye, bu sancıları çekiyor. Doğum saati yaklaştı, takdir, şu anda cenine sarılmış ipleri çözüyor. Filizin sürmesi için onu çevreleyen sert kabuğun çürümesi nasıl mukadderse, Ankara'da ruhundaki ilâhi mesajı sunmaya mani unsurları ayıklıyor. Etrafımızda cereyan eden olaylar bize de kaos ve gelecek endişesi şeklinde yansıyor. Oysa acaba gerçekten bir kaosu mu yaşıyoruz, yoksa filiz sürmeye durmuş, çekirdeğin cidarını yırtma sancılarını mı?" cümleleri dikkat çekiyor.

Belgede Agarta'yla ilgili bölüm, "Kurtlar Vadisi'nin bulunduğu yerin özel adı Ergenekon'dur." şeklinde başlıyor. Ergenekon için 'Türk'ün milli duruşudur' denildikten sonra, "Bu duruş, Tanrı'nın özüne kadar gider." deniliyor. Bu bölümde, efsanelerde geçen Agarta adlı yeraltı krallığıyla ilgili ilginç bağlantılar var. Efsaneye göre, Tibet bölgesinde kurulu olan Agarta'ya, dünyanın değişik bölgelerinden gizli kapılarla girilebiliyor. Kiliseden çıkan belgeye göre, Agarta ile Ergenekon aynı anlamda kullanılıyor ve 'Agarta'nın Bilgi İşlem ve Uygulama Merkezi olan Ergenekon' deniliyor. Devamında ise şunlar kaydediliyor: "Ergenekon'a Anadolu topraklarından ulaşım, Karaman, Konya, Akşehir üçgeni içinden yapılır. Farklı bir zaman boyutundadır. Destan zamanlarındaki ulaşımın Asya'dan olduğu doğruydu; ama bugün için Ergenekon'un Anadolu'ya geçmesi bir planın gereğiydi."

Emekli yarbay: Hrant Dink'in öldürüleceğini hepimiz biliyorduk

Jandarma istihbarat elemanlarının, 'Dink'in öldürüleceğini üstlerimize bildirdik.' açıklaması üzerine ifade veren Albay Öz, "Hatırlamıyorum." demişti. Ancak emekli Yarbay Ali Oğuz Çağlar dün mahkemede konuştu: "İstihbaratı hepimiz biliyorduk. Albay Öz, önemsemedi; 'Bu konuyu sonra görüşürüz.' dedi. Emri kesindi."

Hrant Dink'e suikast davasında, önemli ifadeler gündeme geliyor. Cinayette ihmali bulunduğu gerekçesiyle yargılanan Astsubay Okan Şimşek ve Uzman Çavuş Veysel Şahin'in "Biz suikast istihbaratını üstlerimize bildirmiştik." açıklamasından sonra Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz, ifade vermiş 'hiçbir şey hatırlamadığını' söylemişti. Dün önemli bir isim daha Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde tanık olarak konuştu. Eski Trabzon Jandarma Asayiş Şube Komutanı emekli Yarbay Ali Oğuz Çağlar, suikast istihbaratının kendilerine ulaştığını vurguladı. Öz'ün istihbaratı bilerek veya bilmeyerek 'önemsemediğini' belirtirken, bu ilgisizliğin nedenini anlayamadıklarını kaydetti. Albay Öz'ün, 'Bu konuyu sonra görüşürüz' dediğini ifade eden Çağlar, "Komutanımızın emri kesindi, bu konuda hüküm bile yürütmenin nelere mal olacağını tahmin edebiliyorduk." dedi.

Trabzon'da görev yaptığı dönemde binbaşı olan Ali Oğuz Çağlar, Diyarbakır'a atandıktan sonra emekliye ayrılmıştı. Emekli Yarbay Çağlar, Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin talimatı doğrultusunda dün Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde tanık olarak ifade verdi. Çağlar ifadesinde Trabzon İl Alay Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü istihbarat unsur elemanı olarak görev yapan emekli Astsubay Okan Şimşek ile emekli Uzman Çavuş Veysal Şahin'in mahkemede verdikleri ifadeleri doğruladı. Çağlar, şunları söyledi: "...iki istihbarat elemanımız, çalışıp çabalayıp elde ettikleri güvenilirlik derecesi bana göre yüksek olan cinayetin işlenebileceği ile ilgili bilgileri edinip o tarihte Trabzon İl Jandarma komutanlığı yapan Jandarma Kıdemli Albay Ali Öz'e ulaştırmış. Adı geçen komutanın ya önemsemediği veya bilerek ya da bilmeyerek yapması gereken görevi ile ilgili hususlara ilişkin işlemleri her nedense yapmadığını gözledik. Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde çalışıp daha önce ifadeleri alınan Jandarma Başçavuş Okan Şimşek ve Uzman Jandarma Çavuş Veysal Şahin mahkemeye verdikleri son ifadelerinde kesinlikle samimidirler."

Emekli Yarbay Çağlar, Albay Öz'ün istihbarat şube personelinin kendi haber elemanlarından aldığı Dink'in öldürüleceği istihbarat bilgisini, bilerek ya da bilmeyerek önemsemediğine dikkat çekiyor. İki jandarma istihbarat unsur elemanının aldığı Dink'in öldürüleceği istihbaratının bir daha kendilerinin bulunduğu toplantılarda bahis konusu edilmediğini ifade eden emekli Yarbay Çağlar, "O brifinge katılanlar arasında sonraki günlerde ara sıra 'Nasıl böyle bir haber önemsenmez acaba?' diye konuşuluyordu. Hatta toplantıya katılan şube müdürleri ile bir araya geldiğimizde biz de konuya ilişkin fikirlerimizi beyan ettik ama komutanımızın emri kesindi. Bu konuda hüküm bile yürütmenin nelere mal olacağını tahmin edebiliyorduk." şeklinde konuştu.

'Toplantılara alınmadık'

19 Ocak 2007'de Hrant Dink'in öldürülmesinden sonraki sabah brifinginde Albay Öz'ün haber elemanı Coşkun İğci ile temas kurulmasını istediğini anlatan Çağlar sözlerine şöyle devam etti: "Sağda solda bize bu istihbaratı verdiğini söylememesinin sağlanmasını, söylediği takdirde kendisi için iyi olmayacağını iletmeleri için istihbarat şube müdürüne ve elemanlarına emir verdi. İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız ile bir araya geldiğimizde konu hakkında bana soru sorulduğunda bildiklerimi anlatacağımı söyledim. İl Jandarma komutanımızın kulağına gitmiş olacak ki her gün yaptığımız istihbarat şube brifingine o günden sonra asayiş şube müdürü olarak beni ve KOM Şube Müdürü Hüsamettin Polat'ı almadı."Erkan Acar, İstanbul.

Ergenekon'un kapısı Susurluk ile aralandı

İddianamede Susurluk kazasına da atıfta bulunuluyor. Ergenekon terör örgütü bağlantısının deşifre edilmesinin daima engellendiği vurgulanan iddianamede, Susurluk'ta meydana gelen trafik kazası ile örgütün kapılarının kısmen de olsa aralandığına dikkat çekiliyor.

 

Deniz.Feneri isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder