|
Tevessül ve Şefeat.. (Münkire Reddiye..)
[Hz. Ömer’in ölünün işittiğini bildiği halde böyle sorması, dindeki bir hükmün vesika haline gelmesi içindir.]
Vehhabiler, ibni Teymiye’nin yolunda iseler de, bu konuda ona da uymuyorlar. Çünkü ibni Teymiye diyor ki:
(Bedir’de çukurdaki kâfirlerin işitmelerini bildiren hadis-i şerif meşhurdur, her yere yayılmıştır. Zaruri inanılması lazım gelen bilgilerden oldu.) [Dinde inanılması zaruri olan bir şeye inanmayan kâfir olur.] (Kitab-ül-intisar-fil imam-ı Ahmed)
Vehhabiler, İbni Teymiye’nin yolunda olduklarını söylüyorlar. Onun büyük âlim olduğunu bildiriyorlar. Kendisine Şeyh-ül-İslam diyorlar. Hâlbuki onun kitaplarını ve fikirlerini kabul etmiyorlar. O, bütün meyyitlerin, şehidler gibi diri olduklarını ve şehidler gibi rızıklandırıldıklarını bildiriyor. Onun sözüne uymayan ve onun sözüne uyanlara kâfir ve müşrik damgası basanların, onun yolunda olduklarına hiç inanılır mı? Resulullah, işitmez ve ziyarete gelenleri, kendisine yalvaranları görmez, bilmez ve tanımaz diyen ahmaklar, ibni Teymiye’nin ve hiçbir kimsenin yolunda değil, kendi nefsleri, keyfleri arkasındadırlar. İngiliz casusu Hempher’in oyununa gelmiş zavallı kimselerdir!
Resulullah, Baki kabristanını ve Uhud şehidlerini ziyaret ederdi. Büyük İslam âlimlerinden, Abdülhak-ı Dehlevi hazretleri, Medaric-ün-nübüvve kitabında Uhud gazvesini anlatırken buyuruyor ki:
Ebu Ferde buyurdu ki, Resulullah, bir gün Uhud şehidlerini ziyaret etti. (Ey ibadete layık olan RABBİM! Senin bu kulun ve Resulün şahidim ki, bunlar senin rızanı kazanmak için şehid oldular!) dedikten sonra, bize dönerek, (Bunlar şehiddir. Ziyaret edenleri tanırlar. Bir kimse bunları ziyaret ederse ve selam verirse, bunlar o selam sahibine cevap verirler. Kıyamete kadar, böyle cevap verirler) buyurdu.
Resulullah, Uhud şehitlerini ziyarete gider, (Sabrettiniz. Size selam olsun!) buyururdu. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer de, halife iken, Uhud şehitlerini ziyaret ederek, böyle söylerlerdi.
İmam-ı Beyheki bildiriyor ki:
Abdullah ibni Ömer buyurdu ki, Cuma günü, güneş doğmadan önce, babam [Hz. Ömer] ile, şehidleri ziyarete gittik. Babam hepsine selam verdi. Selamına cevap işittik. Bana, sen mi cevap verdin dedi. Hayır, şehidler cevap verdiler dedim. Beni sağ tarafına geçirip, herbirine ayrı ayrı selam verdi. Her kabirden, üçer defa cevap işittik. Babam, hemen secdeye kapandı. ALLAHü teâlâya şükür eyledi.
Ama Vahhabiler (Ölüler kendilerine söylenileni duymazlar. Ölüden dua, şefaat istemek, ona tapınmak olur) diyor.
Dirilerin işlerinin gösterilmesi
Ölülerin görmesini anlattıktan sonra, dirilerin işlerinin onlara gösterilmesini bildiren hadis-i şerifleri yazalım:
Ümmetin amelleri Rasulullaha gösterilmektedir.
Abdullah İbni Mesûd hazretleri dedi ki, Resulullahtan işittim, buyurdu ki:
(Hayatım, sizin için hayırlıdır. Bana anlatırsınız. Ben de size anlatırım. Öldükten sonra, vefatım da, sizin için hayırlı olur. Amelleriniz bana gösterilir. İyi işlerinizi gördüğüm zaman, ALLAHü teâlâya hamd ederim. Kötü işlerinizi gördüğüm zaman, sizin için af ve mağfiret dilerim.) [Bezzaz]
Ameller, işler, tanıdıklara gösterilmektedir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Yaptığınız işler, kabirde olan yakınlarınıza ve tanıdıklarınıza bildirilir. İyi işlerinizi görünce sevinirler. Böyle olmayan işleriniz için, ya Rabbi! Bizi doğru yola kavuşturduğun gibi, bu kardeşimizi de kavuştur. Ondan sonra ruhunu al derler.) [İ.Ahmed, Tirmizi]
(Yaptığınız işler, mezardaki yakınlarınıza ve tanıdıklarınıza gösterilir. İşleriniz iyi ise, sevinirler. İyi değil ise, ya Rabbi, bunlara iyi işler yapmaları için kalblerine ilham eyle derler.) [Ebu Davud]
(İnsanların yaptıkları işler, Pazartesi ve Perşembe günleri, ALLAHü teâlâya arz olunur. Peygamberlere, Evliyaya ve ana-babaya Cuma günleri gösterilir. İyi işleri görünce sevinirler. Yüzlerinin parlaklığı artar. ALLAH’tan korkunuz! Ölülerinizi incitmeyiniz!) [Tirmizi]
(Mezardaki kardeşleriniz için ALLAHü teâlâdan korkunuz! Yaptığınız işler, onlara gösterilir.) [Tirmizi, İbni Ebiddünya, Beyheki]
Meyyitler birbirini ziyaret ederler
Meyyitlerin birbirini ziyaret etmeleri ve buluşmaları da, sahih haberlerle bildirilmiştir. Haris bin Ebi Üsame ve Ubeydullah bin Said Vayili (İbane) kitabında ve Ukayli, Cabir bin Abdullah’tan haber verdikleri hadis-i şerifte, (Ölülerinizin kefenini güzel yapınız! Onlar, kabirlerinde birbirlerini ziyaret ederler ve övünürler) buyuruldu.
Müslim sahihindeki hadis-i şerifte, (Kardeşinin cenaze işini görenleriniz, kefenini güzel yapsın!) buyuruldu. Çünkü, meyyitler birbirini ziyaret ederler ve övünürler.
Ebu Hüreyre’nin bildirdiği hadis-i şerifte, (Ölülerinizin kefenlerini güzel yapınız! Çünkü, birbirlerini kefenleri içinde olarak ziyaret ederler) buyuruldu.
Tirmizi ve İbni Mace ve Muhammed bin Yahya Hemedani (Sahih) kitabında ve İbni Ebiddünya ve Beyheki (Şu’ab-ül-iman) kitabında, Ebu Katade’den bildirdikleri hadis-i şerifte, (Biriniz din kardeşinin cenaze işlerini görürse, kefenini güzel yapsın! Çünkü onlar, kabirleri içinde birbirlerini ziyaret ederler) buyuruldu.
İmam-ı Süyuti hazretleri buyuruyor ki:
Ruhun İlliyyinde olduğu halde, bedene bağlanmasına ve tasarruf yapmasına izin verildiğini İbni Asakir’in, Abdullah İbni Abbas’tan haber verdiği şu hadis-i şerif göstermektedir: Resulullah, Cafer Tayyar hazretleri şehid olduktan sonra buyurdu ki,
(Bir gece Cafer Tayyar yanıma geldi. Yanında melek vardı. İki kanatlı idi. Kanatlarının uçları kana boyanmış idi. Yemen’deki Bişe denilen vadiye gidiyorlardı.)
İbni Adiy’in, Hz. Ali’den haber verdiği hadis-i şerifte, (Cafer bin Ebi Talibi meleklerin arasında gördüm. Bişe ahalisine yağmur geleceğini müjdeliyorlardı) buyuruldu.
Hadis âlimlerinden Hakim’in Abdullah ibni Abbas’tan verdiği haberde, Resulullahın yanında oturuyordum. Esma binti Umeys yanımızda idi. Resulullah, aleyküm selam dedikten sonra buyurdu ki:
(Ya Esma! Şimdi, zevcin Cafer, Cebrail ve Mikail ile birlikte yanıma geldiler. Bana selam verdiler. Selamlarına cevap verdim. Bana dedi ki, (Mute) gazasında kâfirler ile birkaç gün savaştım. Vücudumun her tarafında yetmiş üç yerimden yaralandım. Bayrağı, sağ elime aldım. Sağ kolum kesildi. Sol elime aldım, sol kolum kesildi. ALLAHü teâlâ, iki kolum yerine bana iki kanat verdi, Cebrail ve Mikail ile birlikte uçuyorum. İstediğim zaman Cennetten çıkıyorum. İstediğim zaman girip meyvelerini yiyorum.)
Esma, bunları işitince, ALLAHü teâlânın nimetleri Cafer’e afiyet olsun. Fakat, herkes bunu benden işitince inanmazlar diye korkuyorum. Ya ResulALLAH, minbere çık sen söyle! Sana inanırlar dedi. Resulullah mescide teşrif edip, minbere çıktı. ALLAHü teâlâya hamd ve sena eyledikten sonra, (Cafer ibni Ebi Talib, Cebrail ve Mikail ile birlikte yanıma geldiler. ALLAHü teâlâ, ona iki kanat vermiş. Bana selam verdi) buyurdu. Sonra, Esma’ya haber verdiklerini bir bir söyledi.
Bu hadis-i şerifler gösteriyor ki, ALLAHü teâlâ, şehid olan ve salih olan kullarına, insanlara faydalı olan işleri yapmak için izin vermektedir.
Kabirdeki nimet ve azapları dünyada iken görenler
Dirilerin, mezardaki nimetleri ve azapları anlaması ve baş gözü ile görmesi caiz olduğu, ALLAHü teâlâ ve Resulü tarafından haber verilmiştir. Ehl-i sünnet âlimleri, kabirde nimet ve azap olduğunu, bunun hem ruha, hem de bedene birlikte olduğuna inanmak lazım geldiğini sözbirliği ile bildirmişlerdir. (Aka’id) kitapları, bunları uzun uzun bildirmektedir.
İmam-ı Süyuti hazretleri Şerh-us-Sudur, Abdurrahman ibni Receb Hanbeli hazretleri Ehvâl-ül-kubur kitabında, imam-ı Şarani hazretleri Tezkire-i Kurtubi Muhtasarı'nda bildiriyor ki:
Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Ömer hazretleri, (Yerden boynu zincirli birinin çıktığını, bir adamın bunu dövdüğünü, zincirli adamın yerde kaybolduğunu, böylece toprağa girip çıktığını gördüm) dedi. Resulullah efendimiz, bu zata, (O gördüğün kimse, Ebu Cehil'dir, kıyamete kadar kabrinde böyle azap çeker) buyurdu. (Taberani)
Buhari ve Müslim’deki hadis-i şerifte, (Eğer, gizli tutabilseydiniz, kabir azabını, benim işittiğim gibi, size de işittirmesi için, dua ederdim) buyuruldu.
Bu ve bunun gibi haberler, Peygamberler ve Evliya gibi, herkesin de kabirdekileri görebileceğini bildirmektedirler. Evliyanın görmesi, hiç inkâr edilemez. ALLAHü teâlânın kudreti ve ihsanı ile görmektedirler.
|