|
İşçi Partililerin en çok alkışladığı adam
İPli falan değilim.Olmam da sözkonusu olamaz.Milli Görüşün de sadece gazetesini okuyorum.Gerçi İP'in Aydınlığınıda dergi olarak zaman zaman okurum.Ancak bu yazıyı milli çözümden alıp konuya bir nebze yanıt olarak kullanmak istedim.
[color=red]Yazar Necati AKGÜL
Yazar Necati AKGÜL
Aslında, dünya dengeleriyle oynayabilecek kadar güçlü ve büyük akıllı milli bir otorite ve organizenin;
"Ilımlı İslamcı açık Amerikancılarla, katı Laikçi-Mason gizli inkârcıların, kendi ikbal ve iktidarlarını ve Türkiye'deki gizli saltanatlarını koruma adına giriştikleri kavgaya, birbirilerini deşifre edip bitirme adına, kontrollü izin vermesi" şeklinde okunması gereken Kapatma Davası ve Ergenekon soruşturması sürecini herkes kendi hesabına ve kafasına uygun yorumlamaktadır.
Devlet, Millet, Cumhuriyet, Laiklik, Demokrasi; hepsi bahane ve palavradır. Bunların ki, "şahsi etkinlik ve siyasi yetkinlik, sizin değil bizim olmalıdır" kapışmasıdır. Küresel Siyonist odaklar, kâhyalığa sizi değil bizi oturtmalıdır hesabıdır. O malum ve mel'un merkezler ise; vahşi hayat kanunları gibi, bu kavgadan galip çıkan tarafı iktidar taşeronluğuna taşımakta, artık iyice yıpranıp kendilerine mahkûm ve mecbur olan kukla takımı, daha rahat oynatmaktadır. Bu kuklaların; solcu, sosyalist ve Kemalist söylem ve sloganları kullanmaları, veya dinci, milliyetçi ve liberalist takılmaları, sadece iç politikada kendi taban ve taraftarlarını tatmin edip avutmaya yönelik bir ruhsattır... Yoksa dünyadaki dinsizlik ve dengesizlik düzenine, zulüm ve sömürü sistemine karşı; her yönüyle bağımsız, milli ve insani bir adil düzen istemediğiniz müddetçe, solcu veya sağcı takınmanıza, dinci veya devrimci rolü oynamanıza fırsat tanınacaktır.
Bunlar bazen kendi ihtiras ve intikam duyguları için, ülkede kaos ve kargaşa çıkarmaktan, toplumu kışkırtıp isyana kalkışmaktan, halkı kamplara ayırıp birbirine kırdırmaktan bile sakınmayacak kadar sorumsuz davranmaktadır.
Ve zaten hangi konumda ve hangi makamda olursa olsun; bürokratından üniversite hocasına, din adamından devlet başkanına, bordro mahkûmundan ordu paşasına, köylü amcasından holding patronuna, ilahiyatçısından köşe yazarına herkes:
1- Ya masonik zihniyetin (ister liberalist ister sosyalist) ve Siyonist hakimiyetin işbirlikçi figüranıdır.
2- Veya, milli, haysiyetli ve şerefli bir diriliş ve direniş hareketinin gönüllü kahramanıdır.
Ve tabi, tarihi her zaman kötüler ve köksüzler değil, bu sefer iyiler ve milliler yazacaktır.
Kulağı deliklerin bile kafası karışıktı...
Demek ki deprem çok derinden geliyordu ve dip dalga dengesiz dengeleri sarsmıştı!
"Türkiye'nin zengin darbeler tarihinde bir tek darbe veya darbe girişimi yoktur ki, emekli subaylar tarafından yapılmış olsun. Darbe yapabilmenin tek şartı, emrin altında askerler, birlikler, ordular bulunmasıdır. Bir asker hangi rütbeden emekli olmuş olursa olsun, emir verebilir konumda değildir.
Şimdi, emekli generaller "Darbe hazırlığında olmakla" suçlanıyorlar.
Bunun mümkün olması için bu emeklilerin ordu içinde üst düzeyde işbirlikçileri bulunması lazım. Peki onlar nerede?
Eğer bazı komutanlar, Oramiral Özden Örnek'in günlüklerinden yola çıkılarak gözaltına alındılarsa, o zaman yeni bir hukuki sorun başlıyor:
O günlükler, bu komutanların görevde oldukları dönemde darbe yapmayı düşündüklerini iddia ediyor. İşte hukuki sorun da burada ortaya çıkıyor. Eğer bu komutanlara isnat edilen suç, üniformayla dolaştıkları döneme ilişkinse, soruşturmayı Genelkurmay Askeri Başsavcılığı yürütmek durumundadır. Beğenelim beğenmeyelim, demokratik bulalım bulmayalım, yasal durum budur. Genelkurmay Başsavcılığının, bu kişilerle ilgili dosyanın kendilerine iletilmesini isteme hakkı vardır.
Bu yolla hem sapla saman, darbeci ile mafyacı birbirine karışmayacak; karanlık çetelerle, darbecilikle suçlananlar birbirinden ayrışacak; hem de biri sayesinde diğeri haksız biçimde aklanmayacaktır!
Özden Örnek'e niye sorulmuyor?
Ergenekon soruşturmasının, "Darbecilikle" ilgili bölümü, belli ki, Oramiral Özden Örnek'in günlüklerini temel alınarak yürütülüyor. Fakat ortada çok ilginç bir durum sırıtıyor:
Özden Örnek'in ifadesine, bu soruşturma kapsamında başvurulmuyor.
Her nedense savcı Zekeriya Öz, yazılanları ciddiye alıyor fakat yazanı ciddiye almıyor olmalı ki, çağırıp bildikleri, gördükleri sorulmuyor!?
Bu işin altında bir iş var, ama ne olduğu şimdilik bilinmiyor."[1]
Sözleri bu şaşkınlığı yansıtmaktaydı.
Ve hele "Aman yıkmaya çalıştığımız binanın altında kalmayalım" uyarısı tam bir panikatak havasıydı!.
Örnek'in Erdoğan ve Çalık'la İlginç Bağlantıları
Ergenekon soruşturması, hepimizin artık öğrendiği üzere Oramiral Özden Örnek'in Nokta dergisinde yayınlanan günlüklerindeki iddialar temel alınarak yürütülüyor. Ve Oramiral Özden Örnek'le ilgili çok ilginç bazı bulgulara ulaşılıyor.
Biliyorsunuz, Oramiral Özden Örnek'in kamuoyunca tanınan bir oğlu var.
Yönetmen-yapımcı Tolga Örnek.
Oramiral Özden Örnek'in oğlu Tolga'nın çektiği Hititler filminin sponsorları arasında İMKB, Çalık Holding, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, THY, İstikbal ve Nur İnşaat gibi kuruluşlar yer alıyor.
Amiral'in oğlu Tolga Örnek'in diğer filmi Gelibolu'nun sponsorları arasında dikkat çekenler ise şöyleydi:
Çalık Holding ve İstikbal.
Şimdi diyeceksiniz ki, "Ne var canım bunda. O filmlerin başka sponsorları da vardı.
Doğru.
Bu yüzden soruşturma biraz daha derinleştiriliyor.
Ve çok ilginç başka bir bulguya rastlanıyor:
Çalık Holding yani kamu bankalarının parasıyla Sabah ve ATV'yi alıp iktidarın emrine tahsis eden grup, 2004 yılının Mayıs ayında Çalgaz Doğalgaz Dağıtım Pazarlama Taşımacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş. adında bir şirket kuruyor.
Şirketin ortakları arasında Çalık Enerji, Ahmet Çalık, yine Çalık'a ait Altındağ Yatırım, Aksel Goldenberg, Ruben Goldenberg ve Aşer Goldenberg yer alıyor.
Büyük bölümü ve yönetimi Çalık Grubuna ait Çalgaz A.Ş., 20 Haziran 2005'te adını değiştirip Naturelgaz Sanayi ve Ticaret A.Ş. oluyor.
Ve sıkı durun şirketin yönetim kurulu üyeliğine Çalık Enerji'yi temsilen Oramiral Özden Örnek'in diğer oğlu, Burak Örnek getiriliyor. İlginç bir buluşma değil mi?!
İlginçlik bu kadarla da sınırlı kalmıyor.
Aynı şirkette Başbakan'ın damadı Berat Albayrak 1. derece imza yetkisiyle danışmanlık yapıyor.
Nokta Dergisi'nin eline nasıl geçtiği hala anlaşılamayan "Darbe günlükleri"nin yazarı Oramiral Özden Örnek'in oğulları, iktidar tarafından medya sahibi yapılan ve bu dönemde rafineri lisansı almayı başaran Çalık Grubu'nun şirketleriyle son derece içli dışlı bulunuyor.
Tabii başka tesadüfler de mide bulandırıyor.
Mesela Başbakan Erdoğan'ın oğlu Burak Erdoğan Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nden askerliğe elverişli değildir raporu aldığı sırada Oramiral Özden Örnek bu Hastane'nin bağlı olduğu Donanma Komutanı.
Ve yine Başbakan'ın oğlu, Tolga Örnek'in Kalendar Orduevi'nde yapılan düğününün davetlileri arasında yer alıyor. (Bu bilgi o dönem basına da yansımıştı).
Değerli okurlar Türkiye'de çok garip şeyler oluyor.[2]
|