|
Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın grupta yaptığı konuşma(29.07.2008)
Türkiye Cumhuriyeti, varlığına kasteden bu azılı çetelere ve terör odaklarına karşı gereken cevabı devleti ve milletiyle bir ve beraber olarak, boyun eğmeyerek, dimdik ayakta durarak verecektir.
Bu terör illetini bütün kökleriyle birlikte bu milletin yakasından söküp atıncaya kadar mücadele etmek bu ülkeyi seven her vatandaşımızın ortak görevidir.
Bu ülkenin iyiliğini isteyen herkes fikir ayrılıklarını, yöntem farklılıklarını bir yana bırakarak terör karşısında el ele, omuz omuza, gönül gönüle bir duruş içinde olma sağduyusunu göstermelidir.
Yaptıkları kanlı eylemlerle bu ülkede aklıselimi zaafa uğratacaklarını zannedenler, bu milletin asırlardır yaşadığı her zorluktan, her acı tecrübeden o aklıselimin galip çıktığını unutmasınlar.
Attıkları her karanlık adımla bu milletin vicdanındaki mahkumiyetleri daha da ağırlaşıyor, bunu da unutmasınlar.
Türkiye artık kararlılıkla aydınlık bir geleceğe doğru yol alıyor, bu süreci geriye çevirmek de tarihi geri çevirmek kadar imkansızdır.
Bizler birbirine inanarak, birbirine güvenerek bu zor günleri de aşacak, layık olduğu güzel yarınlara mutlaka ulaşacağız.
Bu ülkenin felaketinden kendilerine yarar umanlarınsa artık bir geleceği yoktur.
Değerli kardeşlerim,
Özetle, ülkemizin geleceği için şunu ifade ediyorum.
Terörün esas hedefi, tedhiş hareketleriyle korku salmak ve toplumda istikrarsızlık oluşturmaktır.
Çünkü terörü araç olarak kullananlar hesaplarını her zaman böyle bir zemin üzerine yapıyorlar.
Ama biz biliyoruz ki, demokrasinin, hukukun hâkim olduğu bir ortamda, terör zemin bulamayacaktır.
Evet, yaklaşık 30-35 yıldır bu ülke, terörden çok acı çekti, çok fatura ödedi.
Toplumsal kutuplaşmanın üst seviyeye çıktığı, demokrasiye ve hukuka inancın zayıfladığı dönemlerden geçtik.
Ne zaman demokrasi ve istikrar yolunda ciddi bir mesafe alacağımız, önemli bir eşik atlayacağımız noktaya gelsek, terörün çirkin yüzü hep kendini göstermiştir.
Millet olarak artık bunun farkındayız.
Farkındayız ki, terörün hedefi, demokrasi, hukuk ve insan hakları alanındaki kazanımlarımızı yok etmeye gayret ediyor ve bunun tespit edildiğini de hep birlikte görüyoruz.
Kin, nefret ve düşmanlık yayarak şiddeti mümkün ve meşru kılmaya gayet ediyorlar.
Bauda teröre yataklık edenler yok mu? Var. İşte bütün bunlara karşı hep birlikte dayanışma içerisinde olacağız. Yataklık edenlerin de bu noktada tespiti şart. Bunların üzerine de hep birlikte ona göre gideceğiz.
Şiddetten ve kandan beslenen, insanî ve ahlâkî değerlerden nasibini almamış terör odakları karşısında milletimize düşen görev, toplumsal dayanışmayı daha da kuvvetlendirmektir.
Teröre vereceğimiz en sağduyulu cevap, nereden gelirse gelsin, ne adına yapılmış olursa olsun, hangi ideolojik mülâhazaya dayandırılırsa dayandırılsın, terör karşısında birlik ve dayanışmamızı güçlendirmek, şiddete asla pirim vermeyeceğimizi göstermektir.
Değerli arkadaşlarım
Şiddetin hiçbir şekilde meşruiyet kazanamayacağını bizim her ortamda bildirmemiz lazım, işlememiz lazım. Zira böyle bir toplumsal zemin, inanıyorum ki terörü iyice zayıflatacaktır.
Terörün hastalıklı, gayrı insanî mantığını bütünüyle reddetmeli ve o zehirlenmiş mantığın zihnimizde en ufak bir izdüşümüne dahi izin vermemeliyiz.
Terörün mantığının, akıl yürütme şeklinin, medenî ve insanî hayatı ortadan kaldırmaya dönük, barbarca, attığı adımlar ancak o barbarlara özgü yaşam şeklidir, tavırdır, bunun böyle olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Uzun yıllardır terörle mücadele eden bu devletin, bu milletin asıl düşünmesi ve bundan sonra üzerinde biraz daha fazla kafa yorması gereken husus, terörün bir araç olarak bu ülkede zemin bulmasının bütünüyle önüne geçmektir.
Bu ülkenin sosyal zemininin, şiddeti, terörü araç olarak kullananların ya da amaç edinenlerin varlık bulmasına tümüyle engel olacak tarzda, arkadaşlar, restore edilmesi gereğini hep söyledik.
Sosyal restorasyon alanında çok büyük mesafeler de aldık.
Türkiye'nin kazanımlarından tek bir adım geri atmadan yolumuza devam etmemizin medeni dünya ile bu noktada birlikteliğimiz hayati önem taşıdığını da hep ifade ettik.
Küresel çağda içeriden ya da dışarıdan gelen terör tehdidi her ülke için geçerlidir. Bundan kimsenin kaçınması mümkün değil.
Önemli olan, bu tehdidin pratikte ortaya çıkışına elverişli olmayan bir toplumsal, siyasi düzeni inşa edebilmektir.
Ancak bu şekilde terör ve şiddet en aza indirilebilir.
Bunun yolu, demokratik siyaseti bütün imkânlarıyla ve azamî şekilde tesisi etmekten geçer.
Bunun yolu, bütün vatandaşların ikna olduğu, meşru kabul ettiği çağdaş bir hukuk düzeninin tesisinden geçer.
Bunun yolu, toplumsal kutuplaşma yerine, bu milletin ruhunda, özünde zaten saklı olan, mündemiç olan o birlikte yaşama kültürünün, dayanışma ahlâkının öne çıkarılmasından geçer.
Aksi halde infial, sağduyunun; duygusallık aklı selimin önüne geçebilir.
Dolayısıyla bütün siyasî, toplumsal aktörlerin, sorumluluk duygusuyla hareket etmesi, terörün arzuladığı gerilim ortamına müsaade etmemesini sağlayacaktır.
Esas yapmamız gereken şey, terörün mantığını reddetmek ve toplumsal bünyemizi terör karşısında güçlü kılmaktır.
Değerli arkadaşlar,
Bütün, terörle ilgili bu düşüncelerimi sizlere ifade ettikten sonra bugün öğleden sonra Sakarya'da bir dizi etkinliğe katılacağız.
Önce savunma sanayimiz için büyük bir önem taşıyan, milli bir projemizi, Altay Projesi’ni imza töreninde bulunacağız ve kendi milli tankımızı inşallah üreteceğiz ve bunun adımını atıyoruz.
Ve ardından, yine Sakarya’da birçok, gerek merkezi yönetimin gerek yerel yönetimin yapmış olduğu 50’ye yakın projenin hayata geçirilmesi sebebiyle onların açılış törenini gerçekleştireceğiz.
Ve akşam tekrar İnşallah Ankara’ya döneceğiz.
Durmadan, duraksamadan çalışmaya, ülkemizi, milletimizi kalkındıracak hizmetlere devam ediyoruz, devam edeceğiz.
Bu duygularla sözlerime son veriyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlarken başarılarla dolu bir hafta parlamentomuz ve ülkemiz için diliyorum.
Kalın sağlıcakla.
Ak Parti Genel Başkanı, T.C. Başbakanı
R. Tayyip ERDOĞAN
|