Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-05-2008, 19:33   #4
Kullanıcı Adı
politikaci
Standart Ahirzaman hengamında İstikbale hazırlık
Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-, bir gece hurma bahçesini sulamıştı. Mukabilinde biraz arpa aldı. Fâtıma vâlidemiz o arpanın bir miktarını öğütüp yemek yaptı. Tam iftar saatinde kapıya bir yoksul geldi ve:
“– lillâh!” dedi; “Ne olur ALLAH için bana yiyecek bir şey verin!”

O iki mübârek insan, kendileri aç olduğu hâlde pişirdikleri yemeği olduğu gibi o yoksula ikram ettiler. Onu doyurdular. İkinci gün Fâtıma annemiz o arpadan bir miktar daha öğütüp pişirdi. Yine tam iftar saatiydi ki bu defa kapıya bir yetim geldi. O da:
“–ALLAH için bir lokma!” dedi.
Yine kendilerine hiçbir şey bırakmadan verdiler. Fâtıma vâlidemiz, üçüncü gün arpadan son kalan kısmı da öğüttü ve pişirdi. Yine tam iftar saatiydi. Bu sefer aç bir esir geldi. Rivâyete göre bu esir, Müslüman da değildi. Bir Hıristiyandı. O da:
“–ALLAH için verin!” dedi.

Yine kendilerine hiçbir şey bırakmadan verdiler ve suyla iftar ettiler. Üç gün peş peşe kendileri aç kalsa da muhtacı doyurmayı tercih ettiler.
İşte Allâh’a ve Hazret-i Peygamber’e muhabbet frekansı. İhlâs ve takvâ tezahürü. Îsârın zirvesi. Bu hâli Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle tebcîl ve takdir buyurmaktadır:
“Onlar kendi canlarının çekmesine rağmen, ye-meği yoksula, yetime ve esire verirler.” (el-İnsan,

Bu âyet;
Cenâb-ı Hakk’a « /lillâh» sırrı içinde nasıl bir kulluk şuuruna sahip olmamız gerektiğinin ölçüsünü bildiriyor. Allâh’a olan muhabbeti bildiriyor. Bir de Fâtıma ve Ali Efendimiz’in şefkat ve merhamet iklimindeki eşsiz fazilet ve kıymetini bildiriyor. Bu bildirme, aynı zamanda Cenâb-ı Hakk’ın bizlerden görmek istediği hususiyetlerin ifadesidir.
politikaci isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla