Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-10-2007, 17:49   #1
Kullanıcı Adı
hayat
Standart namaz namaz namaz
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle anlatır:
Müslümanlar (muhacir olarak) Medine'ye geldikleri zaman toplanırlar ve namazların vakitlerini gözetlerlerdi. Namaz vakitlerini hiçbir kimse ilan etmezdi. Bir gün bu hususta konuştular. bazıları Hıristiyanların çanı gibi bir çan edinin; diğer bazıları da Yahudilerin borusu gibi bir boru olsun dediler. Ömer (Halkı) namaza çağırmak için niye bir adam göndermiyorsunuz? dedi. Allah Resulü (a.s.): "Ey Bilâl! kalk namaz için çağrıda bulun" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 568

Enes (r.a.) şöyle anlattı:
Bilâl'e Ezan lafızlarını ikişer ikişer, kamet lafızlarını da birer birer söylemesi emredildi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 569

İbn Ömer (r.a.) şöyle anlattı:
Allah Resulü'nün (a.s.) iki müezzini vardı. Birisi Bilâl, Birisi de a'ma olan İbn Ümmü Mektum idi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 573

Ebu Saîd Hudrî'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Müezzinin çağrısını işittiğiniz zaman siz de onun dediği gibi deyiniz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 576

Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Namaza çağrıldığını işittiği vakit şeytan müezzin sesini duymamak için yellenerek hızla kaçar, müezzin susunca döner vesvese verir. Kameti işittiği zaman, sesini duymamak için yine kaçar. Müezzin susunca tekrar döner ve vesvese vermeye çalışır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 582

Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle anlattı:
Allah Resulü'nün (a.s.) namaz kılışını gördüm. Allah Resulü, namaza başladığı zaman rükuya gitmeden evvel ve bir rükudan doğrulduğu zaman ellerini omuzları hizasına getirinceye kadar kaldırırdı. Secdelerde ise ellerini kaldırmazdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 586

Ebu Kılâbe (r.a.)
Malik b. Huveyris'i şu şekilde namaz kılarken gördüğünü haber vermiştir: O, namaza durduğu zaman tekbir alır, sonra ellerini kaldırırdı. Rükuya varmak istediği zaman ellerini yine kaldırır, rükudan başını kaldırınca da ellerini tekrar yükseltirdi. Hem de Malik b. Huveyris Allah Resulü işte böyle yapardı diye anlattı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 588

Ebu Seleme b. Abdurrahman'ın (r.a.) göre:
Ebu Hureyre insanlara namaz kıldırırdı da her eğilip kalktıkça "Allah'ü Ekber" der idi. Namazdan çıktığı zaman Ebu Hureyre: "Allah'a yemin ederim ki, şüphesiz içinizde namazı Allah Resulü'nün namazına en çok benzeyeni benim" derdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 590

Imran b. Husayn'in (r.a.) Mutarrıf b. Abdullah'tan rivayetinde Mutarrıf şöyle anlattı:
Ben Imran b. Husayn'la beraber Ali b. Ebu Talib'in ardında namaz kıldım. Ali, secde ettiği zaman, başını kaldırdığı zaman, iki rekâtın sonunda kalktığı zaman, her defasında "Allah'ü Ekber" demişti. Namazdan çıktığımız vakit Imran elimi tuttu, sonra: Vallahi bu zat bize Muhammed'in (a.s.) kıldırdığı namazı kıldırdı, dedi. Yahut da: bu zat bana Muhammed'in namaz kıldırışını hatırlattı, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 594

Ubade b. Samit'in (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: " (Namazda) Fatihatu'l-Kitab'ı okumayanın namazı olmaz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 595

Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kıraatsız hiç bir namaz yoktur"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 599

Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Allah Resulü (a.s.) Mescide girdi. Derken biri de girip namaz kıldı. Sonra Allah Resulü'ne gelip selam verdi. Allah Resulü selamı aldıktan sonra: "Dön de yeniden kıl. Çünkü sen namaz kılmış olmadın," buyurdu. O kimse dönüp evvelce kıldığı gibi namazı tekrar kıldı. Sonra Peygamber'e gelip selam verdi. "Sana da selam olsun," dedikten sonra: "Dön de yeni baştan kıl. Çünkü sen namaz kılmış olmadın," buyurdu. Ta ki Allah Resulü bunu üç kere yaptı. Nihayet o kimse: seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki bundan daha iyisini bilmiyorum. Bana (doğrusunu) öğret dedi. Allah Resulü (a.s.) buyurdu ki: "Namaza durduğun vakit başlangıç tekbirini al, sonrada Kur'an'dan kolayına geleni oku. Sonra rükuya varıp ta beden azaların yerleşmiş oluncaya kadar dur. Sonra başını kaldırıp ayakta (büsbütün) doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye var ve azaların yerleşinceye kadar kal. Sonra başını kaldırıp ta azaların yerleşinceye kadar otur. Sonra namazının bütününde de (aynen böyle) yap."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 602

Enes (r.a.) şöyle anlattı:
Ben Allah Resulü, Ebu Bekr, Ömer ve Osman ile namaz kıldım. Fakat onların hiçbirisinden Besmeleyi açıktan okuduğunu işitmedim.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 605

Enes b. Malik (r.a.) şöyle anlattı:
Bir gün Allah Resulü (a.s.) aramızda bulunduğu sırada birden hafifçe uykuya dalmıştı. Sonra gülümseyerek başını kaldırdı. Biz: Seni güldüren nedir? Ey Allah'ın Resulü! dedik. "Hemen az önce bana bir sure indirildi" buyurdu ve: Biz sana gerçekten kevseri verdik, bunun için Rabbine ibadet et ve kurban kes; Asıl soyu kesik olan, o seni kötüleyendirayetlerini okudu. Bitirdikten sonra: "Kevser nedir bilir misiniz?" diye sordu. Allah ve Resulü en iyi bilendir dedik. Buyurdu ki: "O, bir nehirdir. Şanı yüce olan Rabbim onu bana vaat etti. Onun üzerinde pek çok hayır vardır. O bir havuzdur ki ümmetim Kıyamet günü onun başına gelecek. Onun kapları yıldızlar sayısıncadır. Derken içlerinden bir kul hızla çekilir, atılır. Ey Rabbim! O benim ümmetimdendir, derim. Hak Teala buyurur ki: Bilmezsin o (ümmet veya nefis) senden sonra neler neler uydurdu."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 607

Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlattı:
Allah Resulü'nün (a.s.) ardında namaz (oturuşun) da: Allah'a selam olsun, falana selam olsun der idik. Allah Resulü bir gün bize şöyle buyurdu: "Selam Allah'ın kendisidir. Herhangi biriniz namazda oturduğunda: Her türlü övgüler Allah'a döner ve ona aittir. Dualar Allah'adır. Güzellikler de ona aittir. Ey Peygamber, Allah'ın rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun. Bize ve Allah'ın salih kullarına selam olsun desin. Zira bu "Allah'ın salih kullarına" sözünü söylediği vakit göklerde ve yerde olan her salih kulu kapsamış olur. (Bundan sonra da Şahadet ederim ki Allah'tan başka mabud yoktur. Yine şahadet ederim ki Muhammed onun kulu ve elçisidir. Bundan sonra istemekten (duadan) dilediğini seçer, yapar."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 609

Kaab b. Ucra'nın Abdullah b. Ebu Leyla'dan rivayetinde, Abdullah b. Ebu Leyla:
Bir kere Kaab b. Ucra benimle karşılaşınca şöyle dedi: Ey İbn Ebu Leyla! Peygamber'den işittiğim bir selat-u selamı sana hediye edeyim mi? (Bir gün) Allah Resulü (a.s.) yanımıza geldi. Bunun üzerine Ey Allah'ın Resulü! Sana nasıl selam vereceğimizi öğrendik. Fakat sana nasıl dua edeceğiz? diye sorduk. O bize şöyle deyiniz buyurdu: "Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. Kema sallayte ala ali İbrahim. İnneke hamîdun mecîd. Allahümme barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammed. Kema barekte ala ali İbrahim. İnneke hamîdun mecîd."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 614

Ebu Humeyd Saidî (r.a.) şöyle haber verdi:
Kendileri: Ey Allah'ın Resulü! Sana nasıl salat getirip dua edelim diye sormuşlardı. Allah Resulü: Şu duayı okuyunuz buyurdu: Ey Rabbim! Muhammed'e (şerîatını ve şefaatini) kutlu kıl, ailesine ve bütün ümmetine de rahmet eyle! nasıl İbrahim ailesine kutlu kıldın, rahmet ettinse! Muhammed üzerine şeref ve saadeti daim ve mübarek kıl. Kadınlarının ve bütün ümmetinin üzerinde de sabit ve mübarek kıl. Nasıl İbrahim ailesi üzerinde sabit ve mübarek kıldınsa. Ey Rabbim! Sen Hamîd'sin mecîd'sin!.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 615

Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "İmam, Semiallahu limen hamideh dediği zaman sizler, Allahümme Rabbena leke'l hamd, deyiniz. Çünkü her kimin (böyle) demesi meleklerin (böyle) demesi ile aynı anda olursa geçmiş günahları bağışlanır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 617

Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "İmam, amin dediği zaman arkasından siz de amin deyiniz. Çünkü her kimin amin demesi meleklerin amin demesine uyarsa geçmiş günahları bağışlanır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 618

Enes b. Malik (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber bir attan düştü de sağ yanı sıyrıldı. Biz hasta ziyareti yapmak için huzuruna girdik. Derken namaz vakti geldi. Pegamber (a.s.) bize oturarak namaz kıldırdı. Biz de onun arkasında oturarak namaz kıldık. Namazı bitirdiği vakit şöyle buyurdu: "İmam ancak kendisine uyulsun diye imam yapılmıştır. Öyle olunca o tekbir aldığı zaman siz de tekbir alınız, o secdeye gittiği zaman siz de secdeye gidiniz, o kalktığında siz de kalkınız, o semiallahu limen hamideh dediği zaman sizler, Rabbena ve leke'l-hamd deyiniz. O, oturduğu halde namaz kıldığı vakit hepiniz oturarak kılınız."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 622

 

hayat isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder