Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09-04-2008, 05:51   #10
Kullanıcı Adı
şeyh şamil
Standart ERBAKAN HOCA'YA ATILAN İFTİRALAR VE SÖYLENTİLER !!!
15.Neden Tansu ile tokalaştı-nemalar hocada faizci çıktı..

Refah-Yol hükümeti ve özellikle Erbakan cephesiyle ilgili karamsarlık ve hayal kırıklığı uyandıracak yazılar ve yorumlar yanlıştır, dostluğa da dürüstlüğe da aykırıdır. Ve zaten gerçeğe de uymamaktadır. Bakanlıklardaki ve diğer birimlerdeki yanlışlıkları ve aksaklıkları münasip bir dille uyarmak ise, elbette lazımdır ve yapılmalıdır.
Pek çok okuyucumuz direk veya telefonla bu tür endişe ve üzüntülerini dile getirdiklerinden ve biz de zaten öteden beri bunları fark ettiğimizden böyle bir özeleştiriye lüzum görülmektedir.
Velhasıl, "dostluk gerek, düz gerek"!... Sözü oldukça yerindedir.
Milli Gazetenin 25. yayın yıldönümü münasebetiyle, İstanbul'da düzenlenen kutlama törenlerine katılan Erbakan Hoca'nın, Milli Gazete'nin aynısı ve tıpkısı zannedilen, bizden bilinen ve aynı istikamette bizimle birlikte yürüyor izlenimi veren, bazı yayın organları ve yazarları için yaptığı "farklı açılı füzeler" benzetmesi, oldukça ilginçtir ve bize çok önemli mesajlar vermektedir.
Kalıpları, markaları, rampaları aynı olan ve diyelim ki İsrail'i vurmak üzere aynı yöne konuçlandırılan füzelerden, şayet komuta merkezi dışında çok az da olsa bazılarının "ayar açıları" bozulmuşsa, bunlar sonunda Telaviv'e değil, Medine'ye veya Mekke'ye düşecektir.
Hiçbir "iyi niyet ve samimiyet" iddiası da, bu tür bir tahribatın suçuna ve sorumluluğuna kefaret olmaya yetmeyecektir.
Halbuki içinizden "(İnsanları Hakka ve) hayra davet edecek, (ve bunun sonunda elde edecekleri devlet ve hükümet imkanlarıyla) iyilikleri yürütecek ve kötülükleri önleyecek bir ÜMMET bulunsun. (Hizmet için bir liderin çevresinde organizeli bir teşkilat ve cemaat kurulsun)" ayetinin, kesin hükmü gereği ortaya çıkan hareketin ve idealin şahsı manevisi ve mümessili olan bir Liderin böylesine, seviyesiz ve sorumsuz eleştirilere maruz bırakılması, hem dinen, hem vicdanen, hem de siyaseten yanlıştır ve yakışıksızdır.
Her şeyden önce hangi şartlar ve imkanlar çerçevesinde hizmet yapıldığı mutlaka hesaba katılmalıdır. "

"Mani ve muktazi tearuz ettikte, mani “takdim olunur" bir İslami hukuk kuralıdır. Yani "yapılması gereken şeylerle, buna mani olan engeller çatışsa, bu manialardan dolayı kişi mazur sayılır ve "engeller" önce dikkate alınır.
Ve yine "Daha doğru ve dengeli olanını yerleştirip yürütünceye kadar, yanlış ve haksız da olsa, mevcut hukuk düzenine uymak ve yararlanmak mecburiyeti vardır"
Lider konumundaki bir şahsiyetin, kerhen, yani istemeden ve mecburen yaptığı bazı işlerden dolayı kınanması, hatta karalanmaya çalışılması haksızlıktır.
"İkrah"ın, yani dinen ve kanunen yasak ve yanlış olan söz ve davranışların bazı zorlayıcı ve mecbur bırakıcı şartlar altında yapılmasının, kişiye bir suçluluk ve sorumluluk yüklemeyeceği, fıkıh (hukuk) kitaplarında açıklanmıştır.
Sadece öldürmek veya bir azasının kesilmek tehdidi değil, malının alınması ve rızık kapısının kapatılması, kendisinin ve ailesinin namusuna tecavüze kalkışılması ve böylece büyük bir üzüntü ve kedere uğratılması gibi durumlar da derece derece Mekru'hun bih (ikrahta korku ve zorlamayı gerektiren şeylerden) sayılmıştır.
Toplumun sorumluluğunu taşıyan bir hareket ve şahsiyet de, vatandaşın hakkının, faiz ve sömürü yoluyla çalınmasından, böylece açlığa ve sefalete mahkûm bırakılmasından, Ve on binlerce kadınımızın fuhuş bataklığından kurtulması için çalışırken, "ikrah" şartları içinde davranacağı unutulmamalıdır.
Öyle ise, "Niye kadınlarla tokalaştı?" "Niye filan toplantıya katıldı?" "Niye filan sözü kullandı?" diye suçlamak ve saldırmak, ya şeytanlık damarıdır, ya da şarlatanlık icabıdır. Zira ayeti kerimede: "Gönlü iman dolu (mü'min ve mutmain) olduğu halde, zahirde küfür sayılacak sözleri söylemeye mecbur kalan ve zorlanan müstesna..." buyurulmaktadır.
Ammar bin Yasir(ra) olayı ve Efendimizin onu kınamak yerine rahatlandırması ve bu olayla ilgili olarak inen "Ancak kafir 've zalimlerden) gelecek bir tehlikeden sakınmamız durumunda onları aldatmak ve kurtulmak için söylediğiniz sözlerden sorumlu olmazsınız" mealindeki ayeti kerimenin açık ruhsatı,Ve yine "Allah size haramları açıkça bildirmiştir. Ancak muztar kaldığınız (zaruret ve mecburiyet halleri) hariç" buyurulması, kanunî, örfî ve siyasi mazeretlerle bize ters gelen bazı söz ve davranışların sahiplerine ve hele Lider şahsiyetlere karşı hüsnü zan sahibi olmamız gerektiğini ortaya koymaktadır.
Çünkü: "Bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir"
"Zararı ammı def için, zararı has ihtiyar olunur." Yani büyük ve genel zararları gidermek ve zulüm düzenini değiştirmek ve düzeltmek için, küçük ve özel zararlar göze alınmalıdır. Üstelik "zaruretler memnu olan şeyleri mübah kılar" Yani milletin iflahına ve düzenin ıslahına yönelik hizmetlerde bazı zaruret ve mecburiyetlerle, yasak ve haram olan şeyler, yine bazı şartlar ve sınırlar içerisinde, mübah ve caiz olur.
Öyle ise, hem Hakkın hatırı, hem de Müslümanların ve insanlığın rahatı ve çıkarı için, bazı mecburiyet ve mazeretlerden dolayı zaten kendisine mübah ve caiz olan bir ruhsatı kullanan kişinin, tebrik ve takdir edilmesi gerekirken, tam tersine bu yüzden tenkit ve takbih edilmesi (kabahatli görülmesi), iyi niyet ve insaniyetle asla bağdaşmamaktadır. Bu durum bizzat fitne çıkarmaktır ve ortalığı karıştırmaktır.
Hem O şahsiyetin iyi niyetine, istikametine, ilmine ve ferasetine inandığını ve O zatı Lider olarak tanıdığını söyleyeceksin... Hoşumuza gitmeyen bazı davranışlarının, mazeret ve mecburiyetler altında yapıldığını kabul edeceksin... Hem de kalkıp "niye böyle davrandı?" diye İslami tenkit perdesi altında zehir kusacaksın!.. Bunun tutarlı ve insaflı bir tavır olmadığı açıktır...
O zatın, 40 senedir,belki 99 şer ve şeytan cephesiyle boğuşup başarıya ulaşması, bu kısa iktidar döneminde Çekiç Gücü bölgemizden kovması, İslam Birliğinin temelini atması, ekonomik dengeleri rayına oturtması, gizli fesat odaklarının suyunu kurutması, masonik mahfillerin üzerine varması, haysiyetli dış politikayı başlatması gibi, her biri devrim niteli ğindeki icraat ve inkişaflarını görmemezlikten gelen, veya üstünkörü geçiştiren ve bunlara tebrik ve teşekkür edemeyen bazı yazar ve gazeteler,acaba karasinek fıtratlı mı dır?
Evet bir odanın tamamını güller ve çiçeklerle doldurun, ama bir tabağın içine de biraz pislik koyun... İçeriye bir karasinek saldığınızda, o kadar çiçeği ve güzelliği görmeyip geçtiğini ve gidip o birazcık pisliğe konduğunu göreceksiniz!...
Ama bunun tersine her tarafı çirkef ve çirkinliklerle kaplı bir ortamda, bir tane çiçek açmışsa, balarısının da gidip ona konacağını bilirsiniz!..
Üstelik, bizim hareketimizi, Liderimizi, siyaset ve stratejimizi, adil düzen projelerimizi beğenmiyor ve içinize sindiremiyorsunuz, öyle mi?
O halde, hodri meydan, siz de başka bir teşkilat kurup getirin... Daha uygun model ve metodlar geliştirin de görelim... Görelim de boyunuzu ve beyninizi ölçelim!...
Hiç değilse, o takdirde sizinkiyle bizimkini her bakımdan denkleştirme, değerlendirme ve daha iyisini tercih etme imkanı elde edelim!... Yoksa hayali senaryolarla, fiili ve gerçekçi programları karşılaştırmak ve tartışmak bile, abesle iştigaldir!.. Hayır, "Benim Milli Görüş hareketine ve Liderine inancım ve itimadım var. Ben bu davanın bir neferiyim" diyiyorsanız, o takdirde de hem sorumluluklarınızı, hem de haddinizi bileceksiniz.
"Zorluk ortamında olsun, kolaylık ortamında olsun, Hoşunuza giden durumda olsun, (kerih gördüğün uygun ve olumlu karşılamadığın durumunda olsun, (hatta hakkın olduğu halde) başkalarını sana tercih etmesi durumunda bile (amirlerinizi) dinlemek ve itaat etmek üzerinize vaciptir" hadisinin hükmüne riayet edeceksiniz.
Peki, ya İslamcı geçinen ve çevresinde dava adamı bilinen bazı tiplere ne oluyordu?
Tek başına iktidar olduklarında yapmayı temenni ve taahhüt ettiği "değişim" leri "Haydi, niçin hala yapmıyorsunuz? diye daha o günden ve o şartlarda istemek!...
Devleti iflasa sürükleyen çok yüksek faizli iç borçlanmadan kurtarmaya, ve yurt dışındaki döviz kaynaklarını Türkiye'ye aktarmaya yönelik, yeni teşvik ve tedbirleri "Hoca da faizci çıktı" diye hücuma yeltenmek. Ve "Katı pisliği önce kirli sıvıyla yıkayıp, sonra duru su ile temizlemek" fetvasının hikmetine uygun bu girişimi idrak etmemek.!
Velhasıl hoca hakkında gerek siyonizmin gerekse bu deccali sistemin özellikle medya vasıtası ile Müslüman kitleye kabul ettirdiği binbirtürlü iftira karalama kampanyası vardır biz ana hatları ile bir kaçına değinmiş olduk inşallah..
şeyh şamil isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla