Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-02-2008, 18:02   #7
Kullanıcı Adı
Eşref
Standart
Alıntı:
M--U--R--A--T Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
atatürk ün söz veripte yaptığı bir şeyi gösterebilir misiniz?

atatürkün kürtlere neler vadettiğini herkes biliyor, sonra nasıl arkadan vurduğunu da. bugün kürt-türk arasında husumet varsa tek sebebi mustafa kemaldir. ayrımcılık yapan da kendisidir. ilginçtir türklere de gereken değeri vermeyen de kendisi.
Güzel kardeşim, şu sözlerini neye dayanarak yazdığını açıkçası hiç anlamadım. Oturup uzun uzun da yazmak itemiyorum aslında. Ama sessiz kalmak da rahatsız ediyor beni.

Birincisi Atatürk'ün Kurtuluş savaşında Kürtlerden yardım istediği doğrudur. Peki vaadler neydi? Atatürk'ün 1919 yılında gönderdiği mektubu bir oku bakalım önce;

http://www.milliyet.com.tr/2005/11/23/guncel/gun06.html

"...hayat ve memat anında mukadderatı yekdiğerine tamamen merbut ve öz kardeş olan Türk ve Kürt arasına düşman parasıyla nifak sokmaya çalışan..."

Burada geçen "tamamen merbut" sözü sence ne demek? Bir Osmanlıca sözlükten aç oku. Neymiş anlamı. Üstelik dikkatini çekerim bu mektup 1919 tarihli. (Elinde sözlük olmayanlar için tercüme deyim. Merbut, ayrılmazlık, bağlılık demektir.)

Peki diyeceksiniz ki bu özerklik konusu nereden çıktı? Atatürk, Kürtlerin savaş sırasında desteğine karşılık onlara özel bir statü vermeyi istiyordu. Bu statünün niteliği ise netlik kazandırılamadı. Çünkü 1919 yılında bir İngiliz casusu olan Mr. Novel (ki bu ismi mutlaka iyi araştırın derim) Diyarbakır çevresinde kapsamlı bir araştırma yapmış ve bölgedeki Kürt halkının çoğunlukta olduğunu tespit etmiş. Fakat İngiltere Hükümetine gönderdiği raporda Kürtlerin milliyetçi olmadığını, aşiretler halinde ve yönetime bağlı yaşadığını rapor etmiştir. Kışkırtılması halinde bunun Türkler için ciddi bir parçalanma olacağını açıkça beyan etmiş ve bundan sonra da bölgede çalışmalarda bulunmuştur. Kürt-Türk çatışması için. Şimdi yazsam sayfalar alır. Dediğim gibi bu ismi iyi araştırın. Bakın neler neler yapmış o yıllarda.

Atatürk bunun üzerine bölgede kapsamlı bir çalışma başlatmış. Kürtlerin bu oyuna gelmeyeceğini Amerika'ya da bizzat kendisi rapor etmiş.

"İmparatorluğu bölmek ve Türkler ile Kürtler arasında bir kardeş savaşı çıkarmak ve bağımsız bir Kürdistan kurma planlarına ortak etmek üzere Kürtler’i kışkırttılar. İleri sürdükleri tez, İmparatorluğun nasıl olsa dağılacağıdır. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar. Her türlü casusluğa başvurdular. Noil adında bir İngiliz subayı, uzun süre Diyarbakır’da bu yolda çaba gösterdi ve her türlü yalan ve aldatmaya başvurdu. Ama bizim Kürt yurttaşlarımız düzenlenen oyunun farkına vararak, O’nu ve yüreklerini para ile satan bir grup haini bölgeden kovdular...” ( Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri 24 eylül 1919)

Bu raporu hazırlarken de bölgedeki önmli Kürt aşiret liderleriyle görüşmüştür. Ve onlardan İngilizlerin Kürdistan oyununa gelmeyeceklerinin sözünü alan Atatürk, durumu Kazım Karabekir'e yine 1919 yılında şu şekilde bildirmiştir;

"Kürtler, Türk kardeşlerinden kesinlikle ayrılmayacaklarını, bu uğurda son kişilerine varıncaya kadar ölüme hazır olduklarını söylemişler. Ayrıca İngilizler’in kendilerine vermek istediği önemli miktardaki parayı almayarak namus ve yurtseverliklerini göstermişlerdir...” (Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri 1919)

Yani Atatürk'ün daha 1919 yılında Kürtlere bağımsızlık vermek gibi bir vaadinin olmadığı, Kürtlerinde böyle bir istekte bulunmadığı, aksine birlik ve beraberlik için yaşamanın esas tutulduğu çok açık ve nettir.

Peki, Atatürk Kürtlere vermek istediği özel statü konusunda sonradan neden vazgeçti? Bunun iki temel sebebi var. Birincisi Kürtlerin "Kürt" kimliği ile değil aşiretler halinde yaşamasıdır. Yani milliyetçilik kavramı Mr. Novel'inde tespit ettiği üzere Kürtlerde yoktu. Mr. Novel milliyetçiliği zaten sonradan geri plana atacak ve o bölgede dini kullanarak Kürtleri kışkırtmaya çalışacaktır. Yani milliyetçilik olgusu ile o bile isyan etmeleri için Kürtleri birleştirememiştir. Çünkü Kürtler için aşiret kavramı vardı. Zaten o dönemlerde çıkan isyanlara baktığınızda bunu bir Kürt isyanı olarak kabul etmek de yanlıştır. Bir aşiret isyanıdır. Kürtler farklı aşiret liderlerine bağlı olarak yaşam sürüyorlardı. Aşiret liderinin sözü, her zaman için son söz niteliğindeydi. Devlet yada merkezi otorite bile geçersiz kalıyordu aşiret lidernin sözü karşısında.

Yeni yapılanma süreci içersinde tüm aşiretlerin yok sayılıp tek bir Kürt çatısı altında birleştirmek bu nedenle çok zordu. Çünkü aşiret liderleri asla başka bir aşiretle birleşip ortak bir yasa düzeni içersinde yaşamaya yanaşmıyorlardı. Her bir aşirete de özerk bir statü vermek imkansızdı. Hala da imkansız. Üstelik Kürtler ve Türkler, anadolu toprakları içinde birbirlerine öylesine içli dışlı olmuşlardı ki özel statüyle ayrılacak alanı belirlemekte imkansız hale gelmişti.

Bu çıkmaza düşen ülke, sonunda Türk'ü, Kürt'ü her etnik kökeni bir çatı altında toplamanın daha doğru olacağına karar verdi.

Şimdi merak ettiğim konu, bütün bu olaylara rağmen, nasıl oluyorda ayrımcılık yapan Atatürk oluyor? Kürt'ü Türk'ü ayıran Atatürk oluyor? Bana bunu bir izah edermisin kardeşim.
Eşref isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla