Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10-23-2008, 18:13   #2
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:


GEREKÇELİ KARARIYLA ANAYASA MAHKEMESİ TEMEL HAKLARA VE ÖZGÜRLÜKLERE KARŞIYENİ BİR SUÇ İŞLEMİŞTİR!

23 Ekim 2008

TBMM'de 411 milletvekilinin onayıyla değiştirilen Anayasa'nın 10. ve 42. maddeleri Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından yok hükmünde sayıldı. AYM'nin Meclis'te 411 vekilin onayıyla "Üniversitelerde Kılık Kıyafet Serbestisi"ni mümkün hale getiren yasa değişimini Anayasa'nın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerini dayanak kılarak iptal etmesi de aylar sonra açıklamış olduğu gerekçeli karar da hukuken ve ahlaken açık bir suçtur. AYM, üniversitelerde başörtüsü yasağını tahkim etmek için inancımızı, toplumsal talepleri, hukuku ve Meclis'i hiçe sayan ve gerekçeli kararları esas alan yeni bir usul icat etmiştir.

AYM'nin temel hak ve özgürlükleri baskı altına alma ve yok hükmünde sayma girişimleri yeni ve şaşırtıcı bir durum değil. Tersine, AYM açıklamış olduğu bu gerekçeli karar ile kuruluş ilkelerine ve tarihi misyonuna gayet uygun davranmıştır. Çünkü AYM, bu gerekçeli kararı ile siyaseti ve toplumu 12 Eylül darbe yasaları adına rehin aldığını bir kez daha ilan etmiştir. AYM'nin açıkladığı bu gerekçeli karar yüksek yargı bürokrasisinin askeri darbe ideolojisine ve stratejisine derin bir sadakat duyduğunu, bireysel ve toplumsal haklara ise hasmane bir tutum takındığını gösteren bir duruştur.

TBMM'de 411 milletvekilinin onayıyla gerçekleştirilen Anayasa değişikliğini yok hükmünde sayan kararını hızlı bir biçimde kamuoyuna ilan eden AYM, ancak dün itibariyle bir gerekçeli karar yayımlayabilmiştir. Anayasa'da açıkça belirtilen "İptal kararları, gerekçesi yazılmadan açıklanamaz!" hükmüne rağmen AYM yaklaşık beş ay sonra gerekçeli kararı açıklayabilmiştir. Bu durum kendileri açısından hem bir çelişki hem de bir suçtur. Ayrıca AYM üyelerinin hukuk, mantık ve ahlak ilkeleriyle bağdaştırılması mümkün olmayan kararına ancak beş ay uğraştıktan sonra bir kılıf bulabildiğine bir delildir. Fakat sorun burada bitmiyor. Bilakis AYM'nin açıkladığı bu gerekçeli karar ile hukuk, siyaset ve toplumsal taleplerin meşruiyeti ve bu taleplerin yaşanılabilir kılınması için yasama ve yürütmenin yargının gölgesinde kalmaya mahkûm olup olmadığı da tartışılacaktır.

AYM, toplumsal gerçeği inkâr eden, hak ve özgürlükler bağlamındaki tüm toplumsal taleplere savaş açan bir kurum niteliğine bürünmüştür. AYM, telafisi mümkün olmayan büyük hak gasplarının faili ve garantörü konumundadır. AYM'nin, Danıştay ve Yargıtay'ın 12 Eylül ve 28 Şubat askerî darbeleri adına, laiklik sopasıyla toplumu hizaya çekme, şekillendirme ve had bildirme teşebbüsleri açıktır ki sadece mağduriyet, güvensizlik ve nefret duygularını büyütmektedir. Yüksek Yargı yeni zulümlere dolayısıyla yeni mağduriyetlere imza atmaktan vazgeçmeli ve gecikmeksizin gasp edilen hakların iadesine dair çalışmalıdır.

İnsanların en temel hak ve özgürlüklerini yok sayan, resmi ideoloji için makbul vatandaşlar üretmeye endekslenmiş akıl ve mantık dışı kurallar hukuk diye, adalet diye yutturulamaz. Kutsal devlet mitolojisi adına bireysel ve toplumsal tercihleri hizaya çekmeyi kendine misyon bellemiş yüksek yargı bürokrasisi ne aklımıza ne inancımıza ne de özgür irademize sınırlar çizemez. Vesayet rejimine de, İslam'ı bireysel ve toplumsal hayattan silme zorbalıklarına da karşı çıkıyoruz. Askeri oligarşiye de yargıçlar oligarşisine de teslim olmayacağımızı; dinimizden, kimliğimizden, haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.


ADALETİ SAVUNANLAR DERNEĞİ *** ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ ÜNİVERSİTE K. *** EĞİTİM BİR-SEN *** HUKUKÇULAR DERNEĞİ *** ÖZGÜR-DER
Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla