Nerde gördüğümü çıkaramıyorum ama, Taksim olaylarındaki bir görüntü çok daha iğrençti. Yere yatırılmış bir kişi ve dizleriyle ve olanca ağırlığıyla üstüne çıkmış bir sivil polis...Gözaltında öldürülen genç konusunda özür dilenmesi polisin bu orantısız güç kullanma durumunu hiç hafifletmiyor. Bu şiddet kullanma yöntemi giderek yerleşiyor ve kanıksanır bir hale geliyor.
Siyasal iktidarın demokratikleşme gibi bir hedefi yoktur. Çünkü demokrasi ve özgürlük kavramı burjuva nitelikte de olsa belli bir altyapı ve belli bir entelektüel birikime ihtiyaç gösterir. Ne yazık ki, bu siyasal iktidarda ne demokratik bir gelenek ve ne de bunu kavrayacak bir birikim var. Demokrasi ve özgürlük sadece kendi sınıfına, kendi yandaşlarına ve kendi siyasal görüşüne içkin. Ötesi boş. 2002'den beri yaşayarak gördüğümüz her süreçte bu niteiğiyle öne çıktı. YÖK olayında da, Tuzla cinayetlerinde de, 1 Mayıs'larda da ve hatta AKP'nin kapatılması görüşmeleri sırasında da hep bu özelliği ile ortaya çıktı.
Yolsuzluklar konusunda bile "benim hırsızım, senin hırsızın" durumu yok mu, sanki...
Elitlerden yakınan liberal kesim, elit olmayanların iktidarında nelerin yaşandığını da görmelidir. Ülkemizdeki burjuva siyasetinin temel sorunu elit-halk ikilemi değil, sistemin kendi elitini bir türlü yaratamamasıdır.
Demokrasiyi araç olarak gören bir zihniyet, sonradan "değiştim" dese ve gerçekten değişmiş olsa bile, o değişimin demokrasi ve özgürlük kavramlarını ne kadar içselleştirebileceği tartışılır.
Bu görüntüleri giderek çok daha sıklıkla göreceğiz. Burjuva siyasetin demokrasi ve özgürlük anlayışı bu görüntüleri değiştirmeye yetmiyor çünkü...
Değiştirme amaçları var mı, sorusu ise işin bir başka acıklı yanı...
|