Öncelikle o yazıdan bende bir iki satır aktarayım...
Evet, Türkiye’nin hem ultra mutluluk anlamında “saadet”e ihtiyacı var. Hem de siyasi parti anlamında “Saadet”e.
.....
Saadet Partisi’nin yeni Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ayağının tozuyla, anamuhalet partisi olacak etkin bir siyaset anlayışını vaad etti.
Gerçekten de, Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Etkin bir siyasi muhalefete o kadar susadık ki...
Siyasi iktidarı, eleştirileri ile doğru istikamete yönlendirecek bir muhalefet.. Yıkıcı değil, yapıcı bir muhalefet.. Temel hakların kısıtlanması için uğraş veren değil, daha fazla özgürlük isteyen etkin bir muhalefet!
.........
Bizim bildiğimiz, iktidarlar baskıcı olur.. Muhalefet ise daha fazla özgürlük ister. Türkiye’de ise, düne kadarki tablo tam tersi idi. İktidar; biraz ağırdan da alsa, daha fazla özgürlük yanlısı.. Ana muhalefet ise, özgürlüklerin daha fazla kısıtlanması taraftarı!
Umarım; muhalefetin düştüğü bu yanlış konumu, Saadet Partisi’nin yeni genel başkanı, tersine çevirir.. Muhalefeti, esas durması gerektiği noktaya çeker; “temel haklar konusunda, iktidarın icraatını yetersiz bulan” ciddi eleştirileri, Numan Bey’in Genel Başkanlığı ile birlikte müşahade ederiz.
......
AKP'liler de, belki Numan Kurtulmuş başkanlığındaki Saadet’in muhalefeti ile kendilerine çeki-düzen verirler.. Kimbilir belki de bu vesile ile, sadece iktidar değil, muktedir de olurlar!
...........
Yazının tamamında sadece muhalefet olabilecek bir parti... Siyasete öyle büyük vaatlerle giren bir başkan! ama yazarın gözünde sadece muhalefet olur. Yani sonuç: Akparti gene iktidar... Söyleyeceklerim pek bununla alakalı değil, çünkü; Akparti'nin tek başına bayrağı taşıyacağı aşikârdır. Bunu görmemek ve kendine yeni icadlar aramak elbette bu dönemde olması gereken şeylerdir. Bu konuda değineceğim kısım, Akparti'nin hangi önemli meselede ağırlığını koyamamasıdır. Sayın yazarımız; "AKP’nin 330 milletvekili var.. Ama karşısındaki 9 mahkeme üyesine, söz geçiremiyorlar işte.. 330 milletvekili, TBMM içindeki ağırlıklarını gösterip, 100’ün altına inen CHP’ye, gerekli dersi veremiyorlar..." diye haykırıyor. Bu sözleri eleştirmemek imkansız... Yani yazarımız sayı üstünlüğü yetmiyorsa başka şeylermi! denensin diyor. ( İnsanca ) iktidar ( insanca) muhalefet yazara göre nedir? Yazarımız 330 milletvekilinin sayı üstünlüğünden başka, hangi üstünlüğünün olmasını beklemektedir? Anayasa mahkemesi dediği kuruma, Akparti hangi yolla söz geçirecektir. Kendimizi kandırmayalım. Neymiş efendim şuanki ülkenin durumu darbe zamanından farksızmış. Sayın yazar, siz hiçmi darbe dönemi görmediniz? hadi görmediniz hiçmi anlatan olmadı? Allah aşkına asıl siz masal okumayın... vesselam.. Kimliğini yitirmek, çıplak kalmaktan farksızdır... Bilmem anlatabildim mi? konuyu açan kardeşim teşekkürler.
|