Yokluğunun bilmem kaçıncı gecesindeyim
Gecenin ayazında içimin maviliklerinden
Dışa kovulan son umutlarım
Sevda yüklü katarlara yüklenip
Sözün bittiği yere doğru yolculuğa çıkmışken
Ben ise sensizliğin bana armağan ettiği
“Sus”larımı ağırlamaya başlamıştım
Bende ki “sus”lar üç harften ibaret değildi
Bana ait olan tüm kelimelerimi kaplamıştı
Tüm benliğimi sarıp sarmalamıştı
Kendi hapishanemde mahkumları oynuyordum
Sana susuşlarımla, senin susuşlarınla
Ayaklarıma prangalar vurulmuştu
Ellerime kelepçe
Ne zaman bitecek bu işkence
Hangi yana çekseler, nereye döndürseler
Sana çıkıyor tüm yollar
Sana açılıyor bütün kapılar
Kesmiyor mu seni bu hapislik halim
Tatmin etmedi mi çektiğim çile?
Artık benden pes
Hayatımın son biletini istediğin gibi kes
İster öldür, istersen ez
Ama hediyene dokunma
“Sus”larıma sakın dokunma
Onlar umutlarımın gittiği yerde,
Sözün bittiği yerde
Zamanı gelince “KONUŞACAKLAR”
Hakan OĞUZ