|
yaklaşık yedi sekiz yıldır amerikada bulunan fethullah gülen hocaefendi yapıp ettikleriyle söyledikleriyle yazdıkları çizdikleriyle milyonların sevgilisi olmuş muhterem bir şahsiyettir,eğitim kurumlarına vermiş olduğu öneme binaen dünyanın dört bir bucağında türk kolejleri adıyla açılan okullar türkiye cumhuriyeti devletinin sahiplendiği eğitim yuvaları olmakla birlikte geleceğe dönük atılmış en sağlam adımların bu eğitim yuvaları sayesinde kolaylaşacağı çok net ortadadır,özyurdundan kilometrelerce uzaklarda dünyanın öbür ucundaki eğitim kurumlarına aşk ile şevk ile koşan nice delikanlı ve hanım efendi meşakkat dolu yıllara inat taptaze ve dipdiri bir ruh haliyle öğretmenlik görevini ifa etmektedirler,yaklaşık yüz on ülkede faaliyet içerisinde bulunan bu eğitim kurumlarını ziyaret eden pek çok kimse hayanlıklarını gizleyememiş ve bu işe gönül verenlere ,maddi desdek sağlayanlara tebrik ve takdirlerini sunmuşlardır,kimler yoktur ki ziyaretçiler arasında(bülent ecevitten tutunda,emekli ordu mensubu paşalara kadar,sol ve sağ tandanslı siyasetçilerden,üst düzey bürokratlara kadar niceleri gözbebeğimiz diyebileceğimiz bu eğitim kurumlarını ziyaret etmekten ne utanmış nede gocunmuşlardır)akıl tutulması yaşayan ve büyük resmi göremeyen saldırgan güruh kendince öyle bir mantık yürütüyor ki evlere şenlik, güya bu eğitim kurumları amerikanın müsadesi olmadan faaliyet yürütemezlermiş,amerika buna asla müsade etmezmiş,oysa bilmiyorlar ki her açılan okul ilgili devlet erkanıyla ikili görüşmeler neticesinde ikna edilerek faaliyet izni alınmasıyla açılıyor ve eğitim vermeye başlıyor,netice itibariyle bu kurumlar birer eğitim yuvaları harp daireleri değil yani,sevginin ve emniyetin temsilcisi insan yetiştiriliyo, amerikalı conilerle bu eğitim kurumlarının en ufak bir bağlantısı yoktur vede olamaz,,zulmün askerleri bu okullardan mezun olmamışlardır ki dünya üzerinde cereyan eden kanlı olayların müsebbibi bu eğitim yuvaları ve kurucuları olsun,ayrıca amerikasız kuş uçmaz inancına sahip bu basiretsiz basit moleküllerden müteşekkil canlı türleri nasıl oluyorda yeri geldiğinde amerikaya kafa tutabiliyorlar tasavvur ettikleri bu devasa güce karşı nasıl meydan okuyabiliyorlar hayret doğrusu,hele hele birilerini işlenen cinayetleri izlemekle suçlayabilmekde ne oluyormuş,,bunlar ki;klavye mücahidleri diyebileceğimiz bir ordunun kapı kulu askerleridir,bunlar ki,yaşamadığını anlatır anlattığını yaşamaz,bunlar ki vatana canımız feda derler fakat nizamiyeden girer girmez şafak sayarlar,bunlar ki;kendileri bi yol olamazlar ama tüm yollara kandan irinden pislik saçarlar,daha önce bir haber sitesine göndermiş olduğum yorumumda,bir kimsenin amerikada bulunuyor olması işlenen cinayetlerde o kişinin parmağı olduğuna delil teşkil etmez demiştim bu sözümü tekrarlamakla birlikte bir örnekle izahımı netleştireyim,yangın yerine dönmüş bir beldede yada ormanlık bir alanda yangın sürerken siz kalkıpta bir kimseyi elinde çakmakla göstertip bu alan içerisinde aynı karede zumlarsanız kitleleri yanıltıbilirsiniz , yangını çıkartan kişinin o şahıs olduğunu iddia edebilir hatta buna inanan goygoycularınız sayesinde işin sulandırılmasını ve dezenformasyon metodlarıyla çarpıtılmasını sağlayabilirsiniz, ,ancak tüm bunlar o kişinin masumiyet makamını asla ve kat'a ne sarsar nede yerle bir eder,işte aynen öylede ,gücü temsil eden kılıcı elinde bulunduran amerika birleşik devletleri namını duyurmuştur,o öyle bir namdır ki,kan kokar,zulüm kokar,vahşet ve şiddet şiarı olmuştur onun oysa beri tarafta amerikancı diye tabir edilen hizmet erleri kinden,garezden,nefretten nefret ederler,,sevgi ve barış dolu yarınların temellerini ve tohumlarını en keskin ve muhkem diplomasi yollarını kullanmak suretiyle dünyanın dört bir bucağına atarlar ve saçarlar,,takiiii dünyanın zulme çalan kızıl rengi nura gark olana dek bu böyle sürer gider,şimdi biri bana izah etsin ıraktaki vahşet ile afganistandaki dehşet ile türk kolejlerinin organik bağlarını,,bu okullardan mezun olanlar amerikan askeri olup cepheyemi sürülüyor yoksa kendi ülkesinde en üst makamlara gelebilmenin yolunu yordamınımı arıyor,geçenlerde kartel medyasının görmezden geldiği türkçe olimpiyatlarına katılan yüz on ülkenin nadide çiçekleri nasıl olurda zakkum diye anılır ve tanıtılır,,,kalbinde zerre miskal iman,beyninde bir dirhem akıl,göğsünde en küçüğündende olsa yürek bulunan bir kimse,muhterem hocaefendi ve ona ilgi alaka duyan cemaati hakkında ileri geri laflar etmez,hiç değilse haddini bilir be yahu,,,,,,bu metnin yazarı bendeniz kabardey rumuzlu çerkezoğlu namı asıl erhan, ne gülen cemaatiyle ne başkaca tarikatlarla veya herhangi bir siyasi partiyle en ufak bir ilşkide bulunmamış olmayı kendince eksiklik görmekle birlikte bu topluluklara dahil olmayı özel sebeblerden ötürü düşünmemektedir,güzellik ve esenlik hizmet erleriyle aynı kaderi paylaşmaktan geçer ama maalesef ki ben onların kıvamında değilim,bu da benim kaderim ''neyleyim''
|