12-21-2008, 01:41
|
#5
|
|
Atatürk, Milli Mücadele'de Kürtler'den büyük destek görürken, Batılılar, bugün olduğu gibi geçmişte de, Kürtler'i kendi çıkarları doğrultusunda kışkırtmaktan geri kalmadı
ATATÜRK, bütün hayatı boyunca, 'Kürt' sözcüğünü kullanmamaya büyük dikkat ve özen göstermişti. Büyük Nutuk'un hiçbir yerinde, hiçbir açık konuşmasında ve demecinde 'Kürt' sözcüğüne rastlanmaz.
Bunun nedeni, Kürtler'i Türkler'den ayrı bir millet olarak görmemesiydi.
Berlin'den kendisine mektuplar yazan Talat Paşa'ya verdiği cevapta, sınırlarımızdan söz ederken, 'Türkçe ve Kürtçe konuşulan bütün vilayetler bizim olacaktır' diyerek, 1919 yılından sonra ikinci kez 'Kürt' sözcüğünü kullanmak zorunda kalmıştı.
Milli Mücadele yıllarında Doğu'da yaşanan olayları kendisine aktaran Yüzbaşı Esad Bey'e cevaben yazdığı 1919 tarihli mektupta ilk kez 'Kürt' sözcüğünü kullandığını görüyoruz.
Zarfında, 'Dersim Mutasarrıflığı vesatat-ı yeddiesiyle Fikri Paşa biraderi Tahsin Beyzade Esad Bey'e' ibaresinin yer aldığı ve Sivas'tan gönderilen mektupta şu satırlar yer alıyor:
'10 Teşrin-i evvel 1335 tarihli bir mektubunuz vasıl oldu. Vatanın geçirmekte olduğu şu tarihi hayat ve memat anında mukadderatı yekdiğerine tamamen merbut ve öz kardeş olan Türk ve Kürt arasına düşman parasıyla nifak sokmaya çalışan ve kendi din ve vatanı aleyhine uğraşan edani her türlü nefrete sezadır. Zat-ı alileri gibi kıymetli vatanperver zevatın himmet ve gayretleriyle bu gibilerin tesvilatına meydan bırakmayacağı şüphesizdir.'
Atatürk'e göre, Türkçe ve Kürtçe konuşulan bütün boylar aynı milleti oluşturuyordu ve Türk-Kürt öz kardeşti.
Nitekim 1923 Lozan Konferansı sırasında Anadolu Türklüğü'nü parçalamayı hedef alan görüşler karşısında İsmet İnönü, 'Kürt halkının İran kökenli olduğunu öne sürülmüştür.
Oysa bu iddiayı Kürtler'in Turan kökenli olduğunu kabul eden Encyclopedia Britanicca yalanlamaktadır. Zaten Anadolu'yu tanıyanlar bilirler ki, gerek töre, gerek gelenek ve görenek bakımından Kürtler hiçbir yönden Türkler'den farklı değillerdir' sözleriyle, Türk heyeti adına Türk-Kürt ayırımının kabul edilemeyeceğini belirtmişti.
Asılan İngiliz ajanlar
ATATÜRK, Milli Mücadele sürecinde Kürtler'den büyük destek gördü. 1916 yılında Diyarbakır'da 16. Ordu'da görev yapmış ve o sırada ileri gelen Kürt aşiret liderleri ile yakınlık kurmuştu.
Ancak, Kürtler'in büyük kısmı Atatürk'ü ve Milli Mücadele'yi desteklerken, ayrılıkçı Kürtler, İngilizler'le ve İstanbul Hükümeti ile işbirliği yaparak, Atatürk'ü ve Milli Mücadele'yi engellemek için ihanet planları hazırlıyorlardı.
Mesela, Güneydoğu'daki Kürtler, o sırada bölgeye yayılmış olan İngiliz ajanları yakaladıkları yerde ağaç dallarına asarken, Damat Ferit, Kürt Teali Cemiyeti ile görüşerek, onlara özerklik karşılığında Mustafa Kemal ile savaşmayı teklif ediyordu.
İngiliz belgelerine göre, Mr. Kindson'un 28 Kasım 1919'da Londra'ya gönderdiği raporda, 'Kürtler'e her ne kadar inanmasak da onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir' diye yazıyordu.
Yüksek Komiser Robeck'in Lord Curzon'a 9 Aralık 1919 tarihli raporuna ise şunlar yazılıydı:
'Kürtler bütün ümitlerini İngiliz Hükümeti'ne bağlamış durumdalar. Bu ara Mustafa Kemal gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor. Kuvvetler, Kürtler'i Mustafa Kemal Paşa'ya karşı kullanmak için para ödemeye hazırdırlar.'
Kaynak
|
|
|