Seviyesizlik zat-ı alinize ait bir mertebedir şu seviyede.
Ancak sapla samanı karıştırana sitemdi o, Başbakan ile Tansu Çiller'i alakasız yere karşılaştırılmasına idi.. Bir yanda HALKını başka bir ülkeye şikayet alan bir başbakan öbür yanda (en azılı düşmanlarından İran'la da ciddi temas halinde iken dahi) İsrail'den ödül alan bir başbakan..
Aynı kefeye konulduğu konuya bakın.. Hani içeride kalmış 2-3 cümle var, onu dışarı vurayım da hani konu olursa olsun edasında birde..
İşte bu zihniyete Abdülhamid dahi olsan yaranamazsın.!
--
Hee bir de sorulmuş ya '' Sayın Erdoğan acaba nasıl bir cesaret gösterdi ki Yahudi örgütü ADL den Cesaret ödülü aldı.''
Hani sizden 'daha zeki'yim ya(!) buna da ben de benzetmeyle örnek vereyim.
Dedim ya Abdülhamid olsa yaranamaz bu zihniyete.. Yine vermiştim örneği ama. İşte.. Devrinde en mezalim ülkelerdir İngiltere ve Almanya.. Ancak ikili siyaseti mükemmel oynayan Ulu Hâkân hem İngiliz sefirine adeta veziri gibi yaklaşmış, ödüller vermiş hem de Alman Kayseri Wilhelm'le yakın ilişkiler kurup birbirlerine bir çok ihsanda bulunmuşlardır.. Hatta Kayserin ölümüne yakın İslam dinine geçtiği de söylenir..
Ama dikkatinizi çekerim bunlar devrin en azılı İslam düşmanlarındandır.. Hatta Yahudilere öyle kucak açmıştır ki İstanbul Kadıköy'de sinagoglarının yapımına en büyük yardımı veren kişi olmuştur ve günümüzde halen mevcut olan sinagogun adı ona atfen verilmiştir.. (Ve devirde padişahın ne kadar eleştirildiğini, hakkını yenldiğini, iftiralar atıldığını da biliyoruz)
ŞİMDİ SORUNUZU GENELLERSEK VERECEĞİM CEVAP, YİNE SORUDAN İBARET OLUR; ANLADINIZ MI TAYYİP ERDOĞAN'IN BİLMEM NERDEN ÖDÜL ALIRKEN NASIL BİR CESARET GÖSTERDİĞİNİ ?
Ama anlamadıysanız da sorun yok. Sultan Hamid'de 'vefatından' tam 40-50 yıl aradan sonra anlaşılmaya başlanmıştır!...
|