Öncelikle hepimize gurur veren şu paragrafla başlayalım.
"Avrupa'da en çok Yahudi nüfus barındıran şehirlerden Macaristan'ın Başkenti Budapeşte'de binlerce kişi Filistin için Octogon meydanında toplanır. Ellerinde Tayyip Erdoğan'ın da resimleri vardır. Bağımsız Filistin sloganlarıyla yürüyüşe geçen kalabalık, Türkiye Büyükelçiliği önünde durup "Köszönöm Törökorszag, Köszönöm Erdogan" (Teşekkürler Türkiye, Teşekkürler Erdoğan) sloganları atar. Hristiyan kuruluşların düzenlediği yürüyüş, Kahramanlar Meydanı'nda bir Filistinli mültecinin Macarca duası ve kalabalıktan yükselen “Amen” nidalarıyla sona erer..."
Türk Dış Politkasının AK Parti ile nasıl değiştiğini özetleyen paragraflar:
"Çok şey yaptık bu uğurda. Çok zarar verdik hem bütün bölgeye hem de kendimize. Ancak Irak işgal edildikten sonra aklımız başımıza gelmeye başladı. Artık yollar ayrışıyor, çıkarlar örtüşmüyordu. Türk-İsrail ekseni zayıflarken Türkiye'nin hedef ülkelerle yakınlaşma süreci başladı. Suriye ile tam ortaklık, işgal sonrası Irak içinde güçlü bir pozisyon, bölgesel sorunlara yoğun ilgi, İran'la güvenlik ortaklığı…"
"Artık Türkiye, kendi yolunu çizmeye başladı. Bunun sonuçlarını içeride de görmek mümkün şimdi. Bu ayrışma olmasaydı Suriye çoktan saldırılara hedef olacaktı. Bu ayrışma olmasaydı Türkiye bugün bütün komşularıyla düşman olacaktı. Bu ayrışma olmasaydı Türkiye'nin bütün enerjisi İsrail çıkarları için seferber ediliyor olacaktı. Bu ayrışma olmasaydı Türkiye bugün Gazze'de olanlara ses bile çıkaramayacaktı."
|