Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-07-2009, 01:48   #1
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart ..Osmanlı Padişahları'nın Son Sözleri ve Vasiyetleri..



“Ölüm gerçeği”, insanoğlunun hayatına “ilâhî” anlam ve yön veren, başlı başına bir “ibret/nasihat kaynağı” ve nihayet kaçınılmaz bir mukadderattır. Âlemde belli bir dönem kudret, azamet ve debdebe ile saltanat süren Osmanlı hükümdarlarının ölümü söz konusu olunca; elbette ki “ölüm hâdisesi” daha derin bir mânâ kazanmakta ve tam bir “ibret manzûmesi” haline gelmektedir:

“Biz senden önce hiçbir insana ebedilik vermedik. Şimdi sen ölürsen onlar ebedî mi kalacaklar?” (Enbiyâ, 21/34) “Nerede olursanız olunuz ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde, tahkim edilmiş kalelerde olsanız bile, ölüm sizi yine de bulur.” (Nisa, 4/78)

Sözü fazla uzatmadan sizleri, Hz. Peygamber’in (s.a.v.), şu hadis-i şerifleri doğrultusunda, tarihimizin parlak ya da karanlık sayfalarını süsleyen bir kısım Osmanlı hünkârlarının son anları, ibretli son sözleri ve vasiyetleriyle baş başa bırakmak istiyorum:

“Hz. Peygamber, “Mü’minlerin akılca en üstün olanı kimdir?” sorusuna şöyle cevap vermişti: “Ölümü en çok anan ve ölümden sonrası için hazırlıkta en güzel olandır. İşte akıllı onlardır.” (İbn Mâce, Zühd, 31; Dârimî, Mukaddime, 56) “Lezzetleri yok eden ölümü çok anın.” (Tirmizi, Zühd 4)

Osman Gazi’nin Orhan Gazi’ye Vasiyeti

Ömrünü, kurucusu olduğu Devlet-i Âl-i İslâm’ın temellerini sağlamlaştırmak ve onu parlak bir geleceğe kavuşturmak uğrunda adayan Osman Gazi, 1326’da Söğüt’te vefat etmeden önce oğlu Orhan Gazi’ye yaptığı şu vasiyet, tam bir siyasetnâme niteliğindedir:

“ALLAH-u Teâlâ’nın emirlerine muhalif bir iş işlemeyesin! Bilmediğini şeriat ulemâsından sorup anlayasın; iyice bilmeyince bir işe başlamayasın! Sana itaat edenleri hoş tutasın! Askerine inâmı (nimeti), ihsanı (ikramı) eksik etmeyesin ki, insan ihsânın kulcağızıdır. Zâlim olma! Âlemi adâletle şenlendir ve cihadı terk etmeyerek beni şâd et!..

“Nerede bir ilim ehli duyarsan ona rağbet, ikbâl (ilgi) ve yumuşaklık göster. Askerine ve malına gurur getirip müminlerden uzaklaşma. Bizim mesleğimiz ALLAH yolu ve maksadımız ALLAH’ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik dâvâsı değildir. Sana da bunlar yaraşır. Daima herkese ihsanda bulun. Memleket işlerini noksansız gör! Hepinizi ALLAHu Teâlâ’ya emânet ediyorum!” Sözlerini tamamladıktan sonra tekrar yanına çağırmış ve vasiyetine hususî olarak şunu da eklemişti: “İslâmbol’u (İstanbul’u) aç gülzâr (gül bahçesi) et!”

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder