Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-16-2009, 16:19   #2
Kullanıcı Adı
Alem_i Ervah
Standart
NAMAZ

Namaz, hükmolunmuş bir farzdır. Terkedilmesine la ruhsat yoktur. Namazın farzîyetini inkar eden, kafir olur. Hulâ-sâ´da da böyledir.

Farz olduğunu inkar etmeksizin, namazı kasden terk eden kimse, Öldürülmez. Ancak, tevbe edinceye kadar hapsolunur. Mec-mû´atü´l - Bahreyn´de de böyledir.

Bize (mezhebimize) göre, namazın farz olması, bir namaz kı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lacak kadar vaktin sonuna taalluk eder.

Bir kafir müslüman olsa, bir çocuk bulûğa erse, bir mecnûn (deli) ifâkat bulsa (iyileşse), hayızlı bir kadm temizlense, bu du(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rumda eğer bir namaz kılacak kadar vakit var ise, bu kimselerin üzerine, namaz kılmak farz olur, Muhtârül - Fetâvâ´da da böyledir.

Bir ebe, namazla meşgul olunca, çocuğun öleceğinden korkarsa, o ebenin, namazı, vaktinden sonraya bırakması caiz olur.

Hırsız ve benzeri sebeplerle de, namaz geriye bırakılabilir. Hulâsa d a da böyledir.

Dinimizin temel direği olan NAMAZ´in, bütün açıklığı ve tafsilâtı ile anlatıldığı bu KÎTAB´ta 22 bab vardır : [1]



1- NAMAZ VAKİTLERİ


1- Sabah Namazının Vakti :


Sabah namazının vakti, subhu sâdıktan başlar. Subh-u Sâdık: Güneşin doğacağı vakte kadar, doğu ufkunda yayılan beyazlıktır. Sub-u kâzıb de : Ufukta, uzunlamasına başlayıp, sonra, arkasını karanlık takip eden beyazlıktır. Sabah namazının vaktinin girmesi hususunda, subh-u kâzîb´e itibar edilmez. Bununla, sabah namazı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nın vaktinin girmediği gibi, oruç tutacak kimsenin de, o anda, bir şey yiyip içmesi, haram olmaz. Kâfi´de de böyledir:

Âlimler, ikinci fecrin (subh-u sâdık´m) ne zaman doğma(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ya başlıyacağı hususunda, görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Bazıları: «Doğu ufkundaki beyazlık, dağınık halde iken, ikinci fecir başlar.» dediler. Muhryt´te de böyledir.

Bazıları da : «Bu beyazlık dağıldığı zaman, ikinci fecir başlar» dediler. Âlimlerin ekserisi bu görüştedirler. Muhtârül - Fetâvâ´da da böyledir.

Oruçda ve yatsı namazının vaktinin sonu hususunda, ihti(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yat olarak, birinci fecre itibar olunur. Namazda ise itibar, ikinci fecredir. Şerhi Vikâye´de de böyledir. [2]



2- Öğle Namazının Vakti:


Öğle namazının vakti, zeval vaktinden başlar ve bir şeyin göl(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)gesi, zeval vaktindeki gölgesinden başka iki misline vardığı zamana kadar devam eder. Kâfi´de de böyledir. Sahih olan budur. Serahsi´nin Muhıyt´inde de böyledir.

Zeval : Her şahsın gölgesinin, doğu tarafına doğru düşme(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ye başladığı vakittir. Kâfi´de de böyjledir.

Zeval Vaktini, doğru tesbit etmenin yolu şudur : Düz bir ağaç parçasını bir yere ,dikmeli.

Bu -durumda, gölgesinin boyu noksanlaşip kısaldıkça, güneş yük(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)seliyor demektir.

Gölgenin kısalması bitip, artmaya başladığı an, bilinir ki, gü(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)neş zevale ermiştir. Bu an, hadd-i irtafâ; yani güneşin en yüksek noktada bulunduğu andır.

Gölgenin uzamaya başladığı anda yani zeval vaktinde, yere dikmiş olduğumuz, düz ağaç parçasının ucuna, bir işaret koyalım, işaret koyduğumuz bu yerden, diktiğimiz şeye varana kadar olan mesafe, fey´i zeval (= zeval anındaki gölge) olur.

Güneş, batıya dönmüş olduğuna göre, diktiğimiz şeyin, doğu is(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tikâmetine meyletmiş olan gölgesi, gittikçe artıp uzayacak demek(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tir.

Diktiğimiz şeyin gölgesinin uzunluğu, fey´i zevalden o şe(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yin zeval vaktindeki gölgesinden) başka, dikilen şeyin gölge(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sinin iki katı oMuğu zaman, İmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe (R.A.) ´ye göre, öğle namazının vakti çıkmış olur. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ledir. Doğru olan yol da, budur. Zahirîyye´de de böyledir.

«İhtiyata uyyun olan, öğle namazını gölgenin bir misli ol(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)masından önce kılmak, ikindi namazını ise, gölgenin, dikilen şeyin iki misli olmasından sonra kılmaktır. Böylece, bu iki namazın, tam vakitlerinde kılınmış olduklarına, kesin kanâat hasıl olmuş olur.» demişlerdir. [3]


3- İkindi Namazının Vakti:


İkindi namazının vakti, fey´i zevalden başka, gölgenin, iki misli olduğu zamandan başlar ve güneşin batmasına kadar devam eder. [4]



4- Akşam Namazının Vakti :


Akşam namazının vakti, güneşin batması ile başlar, şafağın kaybolmasına kadar devam eder.

Şafak : İmameyn´e göre, güneş battıktan sonra, batıda meyda(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)na gelen kızıllıktır. Fetva da bununla verilir.

Fakat, Vikaye Şerhi´nde ve Ebû Haııife CR.A.) nm kavlinde Şafak : Kızıllığın kaybolmasından sonra ortaya çıkan beyazlıktır. Kudûrî´de de böyledir.

İmâmeyn´in kavilleri, insanlar için daha ruhsatlıdır ve genişliktir.

İmâm-´ A´zam (RJV.)´ın kavli ise, ihtiyata daha muvafıktır.

Namaz hakkında aslolan, ondaki rüknün ve şartın sabit oldu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ğuna, mutlaka kalbin tam bir şekilde kanaat etmesidir. Nihâye´de bu husus, Şeyhul - İslâm´ın Möbsût´u üe el - Esrâr´dan nakledil(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)miştir. [5]



5- Yatsı Namazının Vakti :


Yatsı namazının ve vitir namazının vakti, batıdaki şafağın kay(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)bolması ile başlar; sabah namazının vaktine kadar devam eder. Kâ-fî´de de böyledir.

Vitir namazı, yatsı namazından önce kılınmaz. Çünkü bu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rada, tertîb vacibtir. Burada, vitir namazınm, yatsı namazından ön(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ce kılmmaması, vitir namazının bir vaktinin olmaması demek de(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ğildir. Burada tertib, vacib olduğu için böyle denilmiştir.

Hatta, bir kimse unutarak, vitir namazını yatsı namazından ön(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ce kılmış olsa veya her ikisini de kılsa da, sonradan yatsı namazının, herhangi bir sebeble sahih ve makbul olarak kılınmış ol(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)madığı ortaya çıksa, bu kimsenin vitir namazı sahih olur. Sadece, yatsı namazını yeniden kılması gerekir. Bu görüş, Ebû Hanîfe (R. A.)´ye aittir. Ve O´na göre : Unutmak ve benzeri diğer özürlerle, burada tertib sakıt olur.

Bir kimse için, yatsı ve vitir namazlarının vakti girmese, şöyleki : Bir memlekette, batıdan şafak batar batmaz fecir doğu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yor veya batıdan şafak kaybolmadan sabah oluyorsa, böyle bir memlekette yaşayanlara, yatsı w vitir namazları vâcib olmaz. Tebyîn´de de böyledir. [6]



Faziletli Vakitler :


Sabah namazını bir miktarte´hir etmek müstehabtır. Ancak, güneşin, doğup doğmadığında tereddüt hasıl olacak kadar da, te´hir edilmez.

O Fakat, sabah namazı, ortalığın tamamen ışımasına kadar te´hir edilir. Şoyleki : Bir kimse, kıldığı namazın bozulması halinde, onu yeniden müstehab bir kıraatle okuyup kılabileceği bir zaman kalıncaya kadar te´hir eder. Tebyîn´de de böyledir,

Bu durum, yalnız hacılar için Müzdelife´de bayram sabahı hariç, bütün zamanlarda böyledir.

Müzdelife´de ise, bayram sabahı sabah namazını, sabahın ka(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ranlığında kılmak efdal´dir. Muhıyt´te de böyledir.

Yazın, Öğle namazını geciktirmek, kışın ise acele etmek müstehabtır. Kâfi´de de böyledir. Yalnız kılınması veya cemaatle kı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lınması hâllerinde de hüküm aynıdır. Şerhü´I - Mecmuada da böy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ledir.

İkindi namazım, her zaman, güneşin teğayyür etmediği ya(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ni sararmaya başlamadığı vakte kadar te´hir etmek, müstehabtır.

Tegayyürde itibar, güneşin tegayyürünedir; yoksa ışığının te-gayyürüne değil.... Güneşin teğayyür (= değişmesi) edip sararma(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sı : Bakıldığı zaman göze hararet vermemesi, gözü yakıp kamaştır-mamasıdır. Böyle değilse, güneş teğayyür etmemiş sayılır. Kâfî´de de böyledir. Sahih olan da budur.

İkindi namazını kumaya, güneşin tegayyüründen Önce baş(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)layıp, teğayyür vaktine kadar uzatmak, mekruh değildir. Gâyetü´l -Beyân´dan naklen Bahrü´r - Râık´ta da böyledir.

Akşam namazını, her zaman, vakti girer girmez kılmak, müstehabtır. Kâfi´de de böyledir.

Yatsı namazını, gecenin üçte birine kadar; vitir namazını ise, gecenin sonuna kadar, te´hir etmek müstehabtır. Bu durum, kesinlikle uyanabilecek olan, bu husustaki sağlam kimseler içindir. Uyanması kesin olmayanlar, vitir namazını da yatmadan kılarlar. Tebyîn´de, de böyledir,

Bir kimse, bulutlu günlerde : Sabah namazım, sanki hava acıkmış gibi, tam aydınlıkta kılar.

Öğle namazım, zevalden önce kılmış olmamak için tehir eder.

İkindi namazında da, kerahat vaktinin girmesinden emin ol(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mak için, acele eder.

Akşam namazım, güneşin batmasından önce kılmak ihtimalin(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)den sakınarak, biraz geciktirir.

Yatsı namazında ise, yağmur, kar ve sair şeylerin engelleme(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mesi için acele eder. Serahsî´nin Muhıyt´inde de böyledir.

Bulutlu günler için söylediğimiz şeyler, yaz - kış, bütün za(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)manlar için geçerlidir.

Seferde olsun, hazerd£ olsun veya herhangi bir özür bu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lunsun, hiç bir zaman ve vakitte, iki namazın arasını cem´ etmek (yani bir vakitte, iki vaktin namazını kılmak) caiz değildir!

Ancak» Arafat´da arefe günü öğle ile, ikindiyi cem´ etmekle, MüzdeKfe´de aksam ile yatsıyı cem´ etmek, bu kaidenin dışındadır. [7]
Alem_i Ervah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla