|
Ölünün Kefenlenmesi
Ölüyü kefenlemek farz-3 kifâyedir. Fethü´l - Kadîr´de de
böyledir.
Erkek için kefenin sünnet olan miktarı : İzâr, kamıys ve li-fâfedir. Zaruret halinde, —kamıys bulunmadığı zaman izâr ve li-fâfe kafi gelir. Kenz´de de böyledir.
İzâr : Ölüyü, baştan ayağa kadar örten bez parçasıdır. Lifâ-fe de izâr gibidir. Kamıys ise, boyundan itibaren, ayağa kadar olan bez parçasıdır. Hidâye´de de böyledir.
Kamıys, yakasız, telaşız ve kolsuzdur. Kâfi´de de böyledir.
Kefende imame (= sarık) yoktur. Zahirü´r - rivâye budur. Fatva da buna göredir. Mütehhirîn, âlim olan zatların kefenlenme-sinde, sarığı da güzel görmüşlerdir. «Bu âlimin sarığının ucu, haya(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tında yaptığının aksine, yüzünün üzerine konur.» dediler. Cevhere(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tü´n - Neyyîre´de de böyledir.
Kadın için, kefenin sünnet olan miktarı ise : Dır´izâr, hı-mâr, lifâfe ve hırkadır.
Hırka, göğüslerin bağlandığı bez parçasına denir,
Zaruret halinde— kadın için kafi gelen miktar ise : izâr, li-fafe ve himar´dır. Kenz´de de böyledir.
Hırkanın genişliği, göğüsten göbeğe kadar olan yer kadar(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dır. Aynî Kenz Şerhî´nde ve Tebyîn´de böyledir.
Evla olan, hırkanın göğüsten kalçaya kadar olmasıdır. Cev-heretü^n - Neyyire´de de böyledir.
Zaruret olmadıkça, kadının kefenini iki parçaya, erkeğin ke(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)fenini de tek parçaya indirmek mekruhtur. Aynî Kenz Şerfıi´nde de böyledir.
Murahik sabi (= bulûğ çağına yaklaşmış erkek çocuk) ke(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)len hususunda, büyük erkek gibidir.
Mürahika kız (= bulûğ çağına yaklaşmış olan kız) ise, bâliğa kadın gibidir.
Bu durumda olmayan erkek çocuğun, kefeninin en az miktarı, bir parça bez; kızın ki ise, iki parça bezdir.- Tebyîn´de de böyledir.
Hunsâ olan şahıs ise, ihtiyaten kadın gibi kefenlenir. Ke(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)feninin ipekten olmasından, san boya ile veya zâ´feranla boyanma(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sından kaçınılması icap eder. Cevheretü´n - Neyyire´de de böyledir.
Erkeğin kefenlenmesinde, sağlığında bayramlarda giydiği elbiseye bakılır. Yanî, —değerce— onun misli ile kefenlenir..
Kadınların ise, sağlığında, ana ve babasını ziyarete gittiği elbi(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)se nazar-ı itibare alınır. Yani, — değerce— onun misli ile kefenien(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mesi evla olur. Zâhidî´de de böyledir.
Kefenin, çubuklu bir kumaştan olmasında veya kitan ve kasb denilen kumaşlardan yapılmasında bir beis yoktur. Kasb, yu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)muşak bir kumaştır.
Kadınların kefenleri ipekten olabilir ve bir boya ile veya za´-feranla boyanabilir. Erkekler için bunlar mekruhtur. Kefenin, en uy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)gun olanı, beyaz olanıdır. Nihâye*de de böyledir.
Kefenin, eski veya yeni olması müsavidir. Cevheretü´n -
Neyyire´de de böyledir.
Erkek için, sağlığında giymesi mubah olan her şey, kefenin(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)de de mubah olur. Hayatında mubah olmayanlar ise, ölümden son(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ra, kefenlenmesinde de mubah değildir. Tahavî Şerhi´nde de böyle(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir.
Ölen kimsenin, mali çok ve veresesi az ise, onun, sünnet olan kefenle kefenienmesi daha evla olur. Eğer, durum bunun aksi ise, kifayet miktarı bir kefenle kefenienmesi daha evladır. Zahîriy-
ye´de de böyledir.
Kefen hakkında, vereseler arasında ihtilaf çıktığı zaman; .yani vereselerden bazıları: «İki kefen olsun», bazıları ise : «üç kefen olsun.» derse; sünnet oliduğu için, bu cenaze üç kefenle kefenlenir. Cevheretü´n - Neyyire´de de böyledir.
Erkeğin kefenlenme şekli : Önce lifafe serilir; üşürüne de izâr serilir. Sonra ölü, izânn üzerine konur ve kamıys (gömlek) giydirilir. Başına, sakalına ve vücudunun diğer yerlerine, hanut (deni(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)len güzel bir koku) sürülür, Muhiyt´te de böyledir.
Erkeklerin kefenine, zaferan ve vers (= güzel kokulu sarı bir ot) hariç, diğer güzel kokuların sürülmesinde bir beis yoktur.
Öien erkeğin alnına; burnunun, ellerinin, dizlerinin ve ayakları(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nın üzerine kâfur konur.
Sonra, izârm sol tarafı, ölünün üzerine konur. Sonra da sağ ta(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rafı ölünün üzerine atılır.
Lifâfe de" böyle yapılır. Muhıyt´te de böyledir.
Eğer, kefenin açılacağından korkulursa, o, bir şeyle bağla(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nır. Serahsî´nin Muhiyt´finde de böyîedir.
Kadının kefenlenmesine gelince : Erkeklerde olduğu gibi, lifafe ve izâr serilir. Sonra, cenaze izâr üzerine konur. Ve dır´ı (= gömleği) giydirilir. Saçı iki bölük yapılarak, gömleğin üstünden göğsünün üzerine konur. Sonra da hımâr (= baş örtüsü) örtülür.
Daha sonrada, erkeklerde anlattığımız gibi, izâr ve lifâfe kapa(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tılır. Daha sonra da, hırka göğüslerinin üzerine, kefenin üstünden bağlanır. Muhiyt´te de böyledir. .
Kefenler, ölüye sarılmadan önce, bir veya üç, veya beş, ve(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yahut da yedi defa buhurlanır. Yedi defadan fazla buhurlanmaz. Ve tek sayı ile buhurlanır.´Aynî´de de böyledir.
Ölü üç defa buhurlanır :
1- Ruhu çıktığı zaman, kerîh kokuyu gidermek için;
2- Yıkanırken;
3- Kefenlenirken. Ölünün arkasından buhurlama yapılmaz. Tebyîn´de de böyledir.
Ölüyü buhurlama da, mahrem olanlarla, olmayanlar müsa(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)vidirler. Ancak, yüzlerini ve başlarım örterler. Cariye de, hür kadın gibi buhurlama yapabilir. Muhıyt´te de böyledir.
Kefen, varsa—ölünün şahsî malından yapılır. Ve kefen, borçlarından önce gelir. Kefen, Ölünün vasiyyetınden ve veresenin malım taksim etmesinden de önce gelir. Ve bu hallerde, sünnet mik(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tarı kefen esas ahmr.
Ancak, bu kimse de; rehin gibi, teslim etmemiş fakat satmış bulunduğu mal gibi, cinayet işleyen köîe gibi, başkalarının hakkı olan bir şey varsa; bunlar biaynihi malmın üzerine tealluk etmez, (Onun mali sayılmaz.) Tebyîn´de de böyledir.
Malı olmayan bir kimsenin kefeni, nafakasının üzerine va(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)cip olduğu kimseye aittir. Bu, îmânı Muhammed (R.A.)fm kavlidir. İmâm Yûsuf (R.A.)´a göre ise, kefen, eğer kadın, kendisine mal bi-rakmışsa, koca üzerine de vaciptir. Fetva´da bunun üzerinedir. Fetâ-vâyi Kâdîhân´da da böyledir.
Bir koca, geride mal bırakmadan ölür ve karısı da fakir-se, bil-icmâ´, onun kefenini ,temin etmek, kadına lazım gelmez. Mu(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)hıyt´te de böyledir.
Nafakası üzerine vacip olan bir kimsesi bulunmayan, fakir bir kimse öldüğü zaman, kefeni, beytü´l - mâl´den temin edilîr. Bey-cü´I - mâl´de de yoksa, o kimseyi müslümanlar kefenler. Eğer bunlar da kefen almaktan aciz olurlarsa yani kefen almaya güçleri yetmez(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)se, bunu halktan isterler. Zâhîdî´tde de böyledir.
İtâbiyye´de : «... Bu yolla da kefen bulunamazsa, bu cena(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ze yıkanıp üzeri otla Örtülüp defnedilir ve cenaze namazı, mezarının üstünde kılınır.» denilmiştir. Tatarhâniyye´de de böyledir.
Bir kimse, topluma ait. bir mescidde Ölse, cemaatten birisi ayağa kalkar ve para toplar. Yapılan harcamadan sonra, artan mik(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tar olur ve bu paranın da küme ait olduğu bilinmezse, o para ile de başka bir muhtaç kefenlenir. Paranın sahibi bilinirse, iade edilir.
Kalan para ile kefen alma imkânı olmaz ise, fakirlere tasadduk edilir. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.
Eğer, bir ölünün kefeni çalınırsa, malından ikinci bir kefen daha ahmr. Bu kimsenin malı taksim edilmişse —vasiyyetinin veril(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)diği kimselerle, alacaklıları hariç— vârisleri bu kefeni alırlar.
Bu kimsenin terekesi, (= bıraktığı mal) borcundan fazla de(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ğilse, alacaklıları da, henüz alacaklarını almamış olurlarsa, önce ke(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)fen alınır. Fakat, alacaklılar alacaklarını almışlarsa, onlardan hiç bir şey geri alınmaz. Eğer bu cenaze, kokmaya başlarsa, bir tek kefene
sarılır.
Bir ölüyü, şahsî hayvan yer de, kefeni kalmış olursa, bu kefen terekesine geri verilir. Bu kefeni, bir başkası almış olursa veya bir yakını kendi öz malından bu şahsı kefenlemiş bulunursa, bu ke(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)fen, kefenleyen kimseye geri verilir. Mirâcü´d - Dirâye´de de böyledir. [26]
Cenazenin Taşınması
Cenazeyi, dönt erkeğin taşıması sünnettir. EM´l - Mekârim´-in Nikâye Şerkâ´nde de böyledir.
Cenaze tabuta konduğu zaman, dört tarafından, birerden dört kişinin tutarak taşımaları sünnettir. Cevheretün - Neyyire´de de böyledir.
Cenaze taşımada, birisi bizzat sünnet, diğeri de kemâl-i sün(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)net olmak üzere iki türlü sünnet vardır.
Bizzat sünnet: Dört kişinin, tabutu .dört tarafından tutup, her tarafından, birbirini takip ederek, onar adım taşımasıdır. Bu sün(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)net, cemaatin tamamı hakkında tahakkuk eder.
Kemâl-i sünnef e gelince, bu sünnet, ancak bir kişi hakkında ta(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)hakkuk eder. Bu kimse, cenazeyi sağ ön taraftan başlayarak sağ omuzunun üzerine ahr. Tatarhâfliyye´de de böyledir. Sonra, arka sağ taraftan, sağ omuzunaahr; sonra sol ön taraftan sol omuzuna alır; daha sonra da arka sol tarfatan, sol omuz üzerine alarak cenazeyi —böylece-- taşır, Tebyîh´de de böyledir.
Yerin darlığı veya buna benzer zaruretlerin dışında, cena(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zeyi biri önde biri arkada olmak üzere, iki direğin arasında taşı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mak mekruhtur.
Tabutu el ile tutmada veya omuz basma koymada bir beis yok(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tur. Tabut tahtasının yansını omuz başına, yarısını da boyun kökü(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ne koymak mekruhtur. Tahâvî Şerhi´de de böyledir.
İstîcâbî : «Meme emen veya sütten kesilmiş olan veyaljut da daha büyük bulunan bir çocuk öldüğü zaman, onu, bir kişinin eîleri üzerinde taşımasında bir beis yoktur. Bu çocuğun cenazesini, insanlar böylece sıra ile taşırlar. Bir vasıtaya binip, çocuğun cena(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zesini elleri üzerine almalarında da bir beis yoktur. Fakat, çocuk büyük olursa, cenazesi büyük adam gibi taşınır. Bahrü´r - Râik´ta da böyledir.
Cenazeyi taşırken, koşar gibi olmamakla beraber sür´atli yürümek lazımdır. Bu sür´atte ölçü, cenaze saîianmıyacak şekilde yürümektir. Tebyîn´de de böyledir.
Cenaze içinde yürüyenler arasında en ef dal olanlar, cena(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zenin arkasında yürüyenlerdir. Cenazenin önünde yürümek de caiz(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir. Ancak, herkesten iteri gitmek ve cenazeden uzakta yürümek mekruhtur. Cenazenin sağından ve solundan yürümek de iyi değil(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir. Fethü´I - Kadîr´de de böyledir.
Cenaze götürülürken, ölünün başı ön tarafta oiur. Mırana-rât´ta ta böyledir.
Ölen kimse, komşu, akraba veya iyiliği şöhret bulmuş bir kimse ise, onun cenazesinin arkasından gitmek, nafile ibadetten daha efdaldir. Bahrü´r - Râik´ta da böyledir.
Cenazeye, bir şeye binmiş olarak gitmekte bir beis yoktur. Fakat, yaya gitmek daha efdaîdlr.
Bir şeye binilıi olarak, cenazenin peşinde giden kimsenm, onu geçmesi mekruhtur. Fetâvâyî Kâdîhân´da da böyledir,
Cenazede feryat- etmek, bağırmak, yaka-bağır yırtmak mekruhtur. Cenazede, ses çıkarmadan ağlamakta bir sakınca olma(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)makla beraber, sabretmek daha efdaldir. Tatarhâırfyye´de de böyle(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir.
Cenazenin ardından ateş veya mum yakmak da doğru de(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ğildir. Bahrü´r Râik´ta da böyledir.
Kadınların, cenazeyi takip etmek üzere çıkıp, onun peşin(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)den gitmeleri uygun olmaz.
Cenazenin yanında feryad-ü figan edilirse, bunu yapanlar azarla(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nır. Azarlanmasalar bile, bu hal her hangi bir kimsenin cena(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zenin peşinden gitmesine mani olmaz. Bu cenazenin peşinde git(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mekte bir beis yoktur. Çünkü, cenazenin peşinden gitmek, sünnet(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tir. Başkasının bid´ati sebebi ile, sünnet terkedihnez.
Cenazede hazır bulunup, onun peşinden gidecek olan kimseler den başka, hiçbir kimse, cenaze için ayağa kalkmaz. îzâh´ta da böy(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ledir.
Keza, cenaze, namaz kılınan yere getirildiği zaman, orada cemaat bulunmakta ise, bazılarına göre, burada oturanlar, cenaze, omuzlardan indirilip, musalla taşına konana kadar, oturmazlar. Sa(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)hih plan kavil de budur. Fetâvâyi Kâdihân:da da böyledir.
Cenazenin arkasında gidenlerin, üzerine düşen vazife sus(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)maktır. Bunların, yüksek sesle Kur´ân okumaları ve zikretmeleri mekruhtur. Tahâvî Şerhİ´nde de böyledir.
Cenazenin peşinden giden bir kimse, Alalhû Teââ´yı zikret(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mek isterse, gizli ve sessiz olarak zikreder. Fetâvâyi Kâdîhân´da da bövledir.
böyledir.
Cenaze, kabre konmak üzere yere konduğu zaman, cemaa(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tin oturmasında beis yoktur. Ancak, cenaze omuzlardan yere kon(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)madan oturmak mekruhtur. Hulâsa´da da böyledir,
Bu durumda, en efdal olan davranış, mezar toprakla dola(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)na kadar oturmanıaktadır. Serahsî´nin Muhıyt´inde de böyledir.
Cenaze, namazı kıldırılmak üzere indirildiği! zaman, başı batıya, ayaklan doğuya doğru gelecek- şekilde, kıbleye enlemesine konulur. Tatarhâniyye´de de böyledir.
Cenazeyi taşıtmak için, ücretle adam tutmak caizdir. Fetâ(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)vâyi Kâdîhân´da da böyledir. [27]
Cenaze Namazı
Cenaze üzerine namaz kılmak farz-ı hikâyedir. Erkek ol(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sun, kadın olsun, insanlardan bir kısmı veya sadece biri, cenaze na(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mazını kılarsa, diğer insanlardan mesuliyet kalkar. Şayet, hiç bir kimse bu cenazenin namazını kılmazsa, hepsi de günahkâr ölür. Ta(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tarhâniyye´de de böyledir.
Cenaze namazını, imâm, yalnız başına da kılabilir. Çünkü, cenaze namazında cemaat şart değildir. Nihâye´de de böyledir.
Cenaze namazının şartı : Ölünün müslüman olması ve yı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kanması mümkün olduğu müddetçe, temiz (= yıkanmış) olmasıdır.
Ölü yıkanmadan defnedilmiş olur ve bu sçbeple yıkanma imkâ(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nı olmazsa, cenaze namazı kabri üzerine kılınır.
Bir cenaze için, yıkanmadan önce namaz kılınmış sonradan da defnedilmiş bulunsa, birinci namaz fasid olduğu için, bu cenazenin namazı yeniden kılınır. Tebyîn´de de böyledir.
Cenaze namazının kılınması- için, Ölünün bulunduğu yerin, temiz olması şart değildir. Muzmarât´ta da böyledir.
Büyük, küçük, erkek, kadın, hür veya köle olsun, her müs-lümanın üzerine cenaze namazı kılınır. Ancak, âdil hükümete karşı gelen kimselerle, yol kesen kimselerin ve bunlara benzeyenlerin, ce(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)naze namazları kılınmaz.
Doğum esnasında Ölen çocuğun, eğer vücûdunun çoğu çık(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mış ise, onun cenaze namazı kılınır. Eğer, vücudunun azı çıkmışken ölürse, onun cenaze namazı kılınmaz. Tam yarısı çıkmış olduğu za(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)man ölmüş olursa, ne yapılacağı hakkında kitapta bir şey söylen(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)memiştir. Bunun da kıyas üzre olması gerekir ki, biz onu, yarısı mevcut olan bir Ölünün cenaze namazının kılınması gerektiğine kı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yas eder ve onun da cenaze namazı kılınır, deriz. Bedfti´de de böyle(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir.
Küçük bir çocuk, küffar memleketinde, bir müsliiman as(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)kerin eline geçse ve bu askerin yanında ölse; elinde bulunduğu müs-lüman askere tabî olarak, onun cenaze namazı da kılınır. Muhıyt´te de böyledir.
İmâm Ebû Yusuf (R.A.) : «Bir şey çalarken öldürülen, hiç bir kimsenin, cenaze namazı kılınmaz.» demiştir. İzahta da böyle(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dir.
Hataen kendisini öldüren bir kimsenin, cenazesi yıkanır ve namazı kılınır. Bunda ihtilaf yoktur. Hataen kendisini öldürme : Bir kimsenin, düşmanı öldürmek için vurmak istediği kılıcın, ha(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)taen kendisine değip, ölümüne sebep olması gibi bir haldir. Zehıyre´-de de böyledir.
İmâmı Azam (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.) göre, ken(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)disini, bile bile, kasden öldürmüş olan (= intihar eden) kimselerin de cenaze namazları kılınır. Esahh olan görüş de budur. Tebyîn´de de böyledir.
Kısas veya recm gibi. bir hak sebebi ile silahla veya başka bir şeyle Öldürülen kimseler de yıkanırlar ve cenaze namazları kı-Imir, Normal´ ölülere yapılan muameleler ona da yapılır. Zehıyre´de
de böyledir.
İmâmın (= deylet başkanının) astığı kimseler hakkında, İmâm Ebu Hanife (R.A.)´den iki rivayet vardır. Ebû Süleyman, İmâm-ı Azam {R.A.)´m : «O kimsenin cenaze namazı kılınmaz.» de(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)diğini rivayet etmiştir. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.
İnsanlar içinde, cenaze namazını kıldırmaya en evla olan, eğer-orada hazır ise devlet başkanıdır. Şayet devlet başkanı hazır de(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ğilse, kadı´nin, o da yoksa emniyet amirinin; o da bulunmazsa, mes(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)cidin imamının ve o da yoksa, ölünün en yakın arkabasınm, ölünün cenaze namazını kıldırması evlâdır. Ekseni´I - Mütün´da da böyledir.
Hasan´m rivayet ettiğine göre, İmâm-ı A´zam Öbû Hanîfe (R.A.) şöyle buyurmuştur : «îmâm (~ devlet reisi) = halife) ora(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)da bulunuyorsa, en evlası, cenaze namazım onun kıkhrmasidir. Şa(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)yet, o yoksa, sırası ile şehrin imâmı vali - kaymakam), o da yok(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sa kadı, emniyet âmiri, mescidin imâmı, ölünün en yakın, akrabası cenaze namazını kıldırır.» Âlimlerimizin çoğu bu kavli almışlardır. Ktfâye´de, Nihâye´de, MTrâcü´d - Dirâye´de de İnftye´de de böyledir.
Yakınlık, asabelik sırasına göredir. Baba ise, bu sıralama(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dan müstesnadır. Çünkü bir kimsenin babası, —bu hususta oğlun(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dan önce gelir. Hızânetü´l - Müftm´de de böyledir.
«Bu kavil, İmâm Muhammed (R.A.)´in kavlidir.» denilmiş(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)tir. Ve, diğer iki imâmıza göre, «—Bu hususta da— oğul, babadan daha evladır.» denilmiştir. Gerçekten, hepsinin de kavilleri sahihtir. Tebyîn´de de böyledir.
Kadınlar ve küçük çocuklar, cenaze namazı kıldıramazlar. Cenaze namazı kıldırma hususunda yakın akrabalar, uzak olan akrabalardan önde gelir.
Fakat, yakın akraba hazır bulunmaz ve onun gelmesinin beklen(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)mesi halinde vakit geçecekse, bu durumda, uzak olan akrabanın, cenaze namazını kıldırması evlâ olur. Bu durumda, bir kimse, ölü(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nün yakın akrabasına bir yazı yazıp onu çağırmaya kalkarsa, uzak olan akraba o şahsa mani olabilir.
Şehirde bulunan bir hasta, hasta olmayan kimse gibidir. Dilerse cenaze namazını kıldırmak için öne geçer. Uzak akraba hasta olan o yakın akrabaya mâni olamaz.
Akrabaların yakınlık dereceleri müsavi olursa, cenazeyi yaşça büyük olanların kıldırması daha evlâ ve daha uygundur.
Her yönden aynı derecede bulunan, iki akrabadan biri, diğerinin izni olmadan, bir başka kimseyi —cenaze namazını kıldırması için— öne geçiremez. Eğer, her ikiside, öne birer adam geçirmiş olurlarsa, öne geçirilen kimselerden hangisi yaşli ise, cenazeyi onun kıldırma(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sı evlâdır. Cevheretü´n - NeyySre´de de böyledir.
Kübrâ´da : «Ölü, sağlığında bir şahsın, cenaze namazını kıl(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dırmasını vasiyyet etmiş oüsa; bu vasiyyeti batıldır, geçersizdir.» denilmiştir. Fetva da bunun üzerinedir. Muzmarât´ta da böyledir.
Bir köle ölse de, cenaze namazım kıldırmak hususunda, bu kölenin efendisi, babası ve oğlu arasında ihtilâf çıksa; kölenin baba-s> ve oğlu hür olsalar bile, cenaze namazını kıldırmakta efendisi hak sahibidir. Namazı, o kıldırır. Fetva bunun üzerinedir. Muzmarât´ta da böyledir.
Bize göre, ölümle vuslat sona ermiş olduğu için, kocanın vekalet hakkı yoktur. Câmiu´s - Sağtr´de de böyledir.
Şayet ölen bir kadının, başka bir yakını yoksa, onun cena(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zesini, kocasının kaldırması evlâdır. Sonra komşusunun, sonra da yabancıların, bu kadının cenazesini kaldırma haklan vardır. Teb-yîn´de de böyledir.
0 Bir kadın ölmüş olsa ve o kadının kocası ve âkil bir oğlu bulunsa; velayet hakkı, kocasının değil, oğlunundur. Fakat, bu du(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)rumda, oğlanın, babasının önüne geçmesi mekruh olur. Münasip olan, babasını Öne geçirmesidir. Şayet, bu kadının oğlu, başka koca(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)sından ise, onun öne geçip, cenaze namazım kıldırmasında bir beis yoktur. Çünkü, bu durumda onun kıldırması, daha uygundur. Ve bu çocuğun, anasının kocasına ta´zim etmesi lazım gelmez, Bedai´de de böyledir.
Bir ölü üzerine, bir defadan başka cenaze namazı kılınmaz. Çünkü, cenaze namazında nafile meşru* değildir. îzâh´da da böyledir.
Bir Ölünün cenaze namazını, devlet reisi, vali, kadı veya mescidin imâmı kıldirmışsa, ölünün yakını yeniden cenaze namazı kılamaz, kıMıramaz. Çünkü, bunlar, bu cenaze namazını kıldırmaya, kendisinden daha lâyıktırlar. Fakat, bunlardan başka bir kimse bu cenazenin namazını kıldirmışsa, ölünün yakını bu namazı iade ede(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)bilir. Hulâsa da da böyledir.
Bir cenazenin namazını, ölen kimsenin yakını küdırmışsa, bundan sonra başka birinin de* bu ölü için cenaze namazı kıldırması caiz olmaz. Ancak, devlet başkanı bu kimsenin cenaze namazını kıl(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dırmayı nıurad ederse, küdırabilir. Çünkü o, hak yönünden, velfden öncedir.
Bir Ölünün cenaze namazını, bir yakını kıldırmış olsa, aynı derecede olan diğer yakınlarının, yeniden cenaze namazı kıldırma hakları yoktur. Cevheretü´n - Keyyîre´de de böyledir.
Şayet cenaze namazını, cenazenin velisinden başka bir kim(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)se veya devlet başkanı kıldırmış olsa, velî dilerse bu namazı yeni(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)cen kıldırır. Hîidâye´de de böyledir,
Bir kimse, cenaze namazım kıldırsa, ölünün velisi de, bu imâmın arkasında olsa; fakat bu kimsenin namazı kıldırmasına gön(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lü olmasa; eğer imâma uyup, onunla beraber bu namazı kılarsa, kı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)lınan bu namaz caiz olur. Ve, velî bu namazı iade ermez.Şayet, cenaze namazım kıldıran imâm, abdes.tsiz olsa, bu cenaze namazım iade eder.
Eğer, imâm abdestli, fakat cemaat âbdestsiz ise, imâmın nama(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zı sahih olur; cenaze namazı iade edilmez. Hulâsa´da da böyledir.
Ölünün hasta olan akrabası, oturduğu yerde, cemaat ise ayakta olduğu halde namaz kıldırmış olsa, bu namaz caiz olur.
Bir kimse, başka bir yerde ölse, sonra da ehli gelip, onu kendi beldelerine götürseler; eğer daha önce hükümdarın veya kadı´nın emri ile, bu cenazenin namazı kıhnmişsa, yeniden kılınmaz. Fetâvâ-yi Kâdîhân´da da böyledir.
Cenaze, akşam vakti hazırlanmış olsa, önce akşam namazı(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)nın farzı kılınır. Ancak, cenaze namazı, akşam namazının sünnetine takdim edilir. Yani, cenaze namazı, akşam namazının sünnetinden önce kılınır. Gtmye´de de böyledir.
Bir şeye- binili bir durumda cenaze namazı kılınmaz. Mu-hıyt´te de böyledir.
Hakikî ve hükmî temizlik, kıbleye yönelmek, avret yerlerini örtmek ve niyyet etmek gibi, diğer namazlarda olan şartlacenaze namazında da vardır.
Diğer namazların sıhhati için gerekli olan şartlar, cenaze nama(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)zı için de gereklidir. Bedai´de de böyledir.
Cenaze namazında imâm ye cemaat niyyet ederler. Cemaat: «Kıbleye dönülü olduğum halde, imâma uydum ve ALLAH´a ibâdet kasdi ile bu farzı edâ ötmeye niyyet ettim.» der. İmâmın, kalbi ile cenaze namazını kılmayı kasdetmiş olması da niyyet olarak sahih olur. Muktedî´nin, sadece «imâma uydum» demesi de caiz olur. Muz-marât´ta da böyledir.
Cenazenin hazır olması ve imâmın önüne konmuş bulun(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)ması da, cenaze namazının şartlarmdandır. Hazırda olmayan veya bir hayvan üzerinde bulunan cenazeye namaz kılmak sahih oÜmaz. Nehrü´l - Fâık´ta da böyledir.
Kadınlarla aynı hizada bulunma hali* hariç, diğer namazları bozan şevler, cenaze namazını da bozarlar. Zâhidî´de de böyledir.
Cenaze namazında, cemaat, yedi kişi olduğu zaman üç saf olurlar : Bunlardan biri, imâm olarak öne geçer; üçü onun arkasına, ikisi de bunların arkasına, diğer biri ise, en arkaya dururlar. Tatar-hâniyye´de de böyledir.
Cenaze, ister kadın, ister erkek olsun; imâm, namazını kıl(Uygunsuz kelime. Yönetimle irtibata geçiniz)dırırken, o Ölünün göksü hizasına durur. En güzeli budur. Ancak, başka.bir hizaya durmuş olsa bile, kıldırdığı namaz, caiz olur. [28]
|