Şânı Yüce Allah; "Kim Peygamber'e itaat ederse, kesinlikle Allah'a itaat etmiş olur" (Nisa,80) buyurmuştur. Şânı Yüce Allah Peygambere itaati, Aziz ve Celil Hakk'a itaatinn aynısı kılmıştır. Peygamber'e itaat olmadan Şanı Yüce Allah'a itaat olmaz. Bu nedenle ayeti kerimede 'kadl/kesinlikle' lafzı,bu manayı teyit ve tahkik olarak kullanılmıştır. Bunun nedeni heves tutkunlarının, bu iki itaati ayrı tutmamaları, birini diğerine tercih etmemeleri içindir. Diğer bir ayette, bu iki itaatin arasını ayıranları azarlamıştır; "Allah ile elçilerinin arasını ayırmak isterler. 'Kimine inanırız, kimini inkar ederiz!' derler; bu ikisinin arasında bir yol tutmak isterler. "(Nisa,150) Evet, bazı şeyhlerden halin ve sekrin ağırlığıyla, bu iki itaatin ayrı tutulduğunu çağrıştıran ve birinin muhabbetinin diğerine tercih edildiği izlenimi veren sözler sadır olmuştur. Nakledildiğine göre, saltanatı zamanında bir gün Sultan Mahmut Gaznevi, Harkan köyü yakınlarında konaklar. Vezirlerinden birini Şeyh Ebu'l Hasan el-Harakani'ye gönderir ve huzuruna gelmesini ister. Elçisine şöyle der: "Eğer şeyh bu daveti kabule tereddüt gösterirse, ona şu ayeti oku: 'Allah'a itaat edin, Rasûle itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de.' (Nisa,59) Elçi şeyhin tereddüt ettiğini görünce bu ayeti okur. Buna cevap olarak şeyh şöyle der: "Ben Allah'a itaatle meşgulüm ve henüz ona itaati bitirmedim. Henüz Resulullah'a itaate başlayamadım. Emir sahiplerine itaate nasıl vakit bulayım?" Bu sözüyle şeyh Allah'a itaati, Rasulüne itaatin dışında görmüştür. Bu söz doğru değildir, istikametten uzaktır. Halleri istikamet üzere olan şeyhler, bu tür sözlerden sakınırlar. Onlar, Şânı Yüce Hakk'a itaati, şeriatın, hakikatin ve tarikatın bütün mertebelerinde bilirler. Rasulüne itaat etmeden, Şanı Yüce Hakka itaatin sapıklık olduğuna inanırlar. (...)
Şunun bilinmesi gerekir ki, Şanı Yüce Hakkın muhabbeti, velayet mertebesi olan, kemâlât makamında daha fazla olur. Rasulün muhabbeti ise, nübüvvet makamından nasiplenmenin gerçekleştiği tekmîl/olgunlaşma makamında daha fazla olur.
Şanı Yüce Allah'a itaatin aynısı olan Rasûl'e itaatte, Şânı Yüce Allah bizleri sabit kılsın.
[152. Mektup]