Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-31-2009, 20:37   #3
Kullanıcı Adı
Fasl-ı Gül
Standart

Yazılan yazıda bahsettiğiniz konuların bazıları teori , bazıları 19.yy.da materyalist felsefenin etkisi altında kalan filozofların düşünceleri iken, bazı cümelelerin hangi düşünce etkisiyle yazıldığı pek de anlaşılmıyor.. Yazınızda kaynak belirtmiş olsaydınız çk daha verimli bir tartışma zemini hazırlanabilirdi..

Öncelikle dinlerin evriminden bahsetmişsiniz ki bu A.Comte'un teorisidir ve bu teoriye göre insanlar gördüğü olayları önce manevi ve tanrısal sebeplere yönelerek açıklıyordu ki bu ilk çağlardaki insanların düşünce yapısı idi. İnsanın düşüncelerindeki tekamül ile(!) metafizik düşünceler ile olaylar anlamlandırılmaya çalışıldı.. Ve Avrupa'da Orta Çağ düşüncesinin yıkılmasının etkileri ve bilimsel düşünce ile artık insan düşüncesinin kemale erdiği ve "pozitivizm" ile olayların anlaşılacağı tezi öne sürüldü.. Yani ilk insan bir çocuk gibi düşünürken bugün artık insan düşüncesinin evrimi ile olaylar "pozitivizm" ile açıklığa kavuşacaktı. Ve Comte üç hal yasası ismini verdiği bu düşüncesi ile dinleri redderken kendisi yeni bir din ihdas etmiştir: "İnsanlık Dini". Yani bir yandan dinleri inkar ederken ve çocukluk olarak görürken netice itibariyle başka bir din söylemi gelişirmekten kendini alıkoyamaıştır.. Konu ile ilgili farklı okumalar yapılabilir ama
Alıntı Tarantula_:

"İlk insanlar önce kendi kişiliklerinin dışında her yerde beliren güçlere ya da nesnelere
“mana” adını verdiler. Sonra manayı cisimlendirip “totem” adını taktılar.
Din; totemcilik, çok tanrıcılık, tek tanrıcılık, ateizm, panteizm, deizm, doğal din şeklinde bir evrim geçirdi."


cümleleri çok da rahat söylenecek sözler olmasa gerektir. Pozitivizm etkisi ile söylenmiş ise de önce derin bir düşünce ile analiz edilmesi daha sonra "hüküm" bildiren ifadeler ile beyan edilmelidir.. Biz ilk insanla birlikte hakikatlerin tebliğ edilmeye başlandığına inanıyoruz.. Hakikatler ilk insanla beraber var iken buna rağmen her çağda ateist, deist, teist, totemci düşünce örnekleri de görülmüştür. Yani bir evrim söz konusu değildir..

Ayrıca dinlerin kökeni ile ilgili çok daha farklı düşünceler de öne sürülmüştür, dinleri insana, totemlere, tabiata dayandıranlar olduğu gibi Tanrı'ya dayandıran filozoflarda olmuştur.. Batılı filozofların bu alanda pek çok çalışması olmuştur fakat hiçbiri tam anlamıyla gerçeğin kendisi değildir. Hepsi birer teoriden ibarettir ve her teori bir diğerinin düşüncesini nakzetmektedir. Bundan dolayı bu konuda "bir kaynağa" dayanmadan hüküm cümleleri ile konuşmak pek de doğru değildir. Düşüncelerinizi hangi "kaynağa" dayandırdığınızı bizlerle paylaşırsanız sözlerinizle ne kasdetmiş olduğunuzu daha kolay anlayabiliriz..

Din; hayatı anlamlandırdığımız, düşüncelerimizi o eksende belirlediğimiz değerler bütünüdür.. Ve insan, "en doğru" olduğuna inandığı değerler ekseninde hayatını şekillendirir.. Ben kendi inancımı üstün görmeden ona bağlanamam ama bu farklı düşüncelere mensup insanları yok saymam anlamına gelmez.. Farklı düşüncelere saygı elbette olmalıdır ama bunu anlatmanın yolu "dinlerin birbirinin devamı olduğu ve dinî düşüncede bir evrim olduğu" mantığının ortaya çıkardığı bir düşünce değildir zannımca..

selam ile..


Konu Fasl-ı Gül tarafından (03-31-2009 Saat 20:51 ) değiştirilmiştir..
Fasl-ı Gül isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla