Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-08-2009, 13:35   #6
Kullanıcı Adı
Morte
Standart Ney
Ney, Sümerlerden beri bütün Türk topluluklarında sürekli görülmüş olan üflemeli çalgıdır. Benzer örneği Aztek Kültüründe de bulunmaktadır. Kaşgarlı Mahmut, Divân-ı Lügati't-Türk adlı Türk Kültür ve Dil'ini anlatan eserinde, Sagu denilen, "Erler" için düzenlenen, ölüm, erdem ve acıları anlatan tören'lerde kullanıldığını aktarmıştır.
"Ney", yakın zamanlarda Farsça’ya geçmiş olup veya nay (kamış) adını almıştır. Arap toplumunda'da üflemeli çalgıların hemen tümü için kullanılan mizmâr sözcüğü ise, (nefes borusu, ses organı anlamında) ney için de kullanılmıştır. Türkçe’de ise hemen her zaman ney olarak anılmıştır. Kavimler Göçünden çok eski zamanlardan kalan, Runik Harfler'in aslının henüz anlaşıldığı; Proto Türk Yazıtları zamanından kaldığı düşünülen Kültür izleri gibi miras kalmış olan, çok az kültürel öğelerin devamı olarak ise, bugünkü Romanya’da nayu olarak Ad'landırılır..
Sümer toplumunda MÖ 5000 yıllarından itibaren kullanıldığı sanılan bu çalgıya ait elimizdeki en eski bulgu, MÖ 3000-2800 yıllarından kalan bugün Amerika’da Philadelphia Üniversitesi Müzesi'nde sergilenen neydir. Çalgının o dönemlerde de dinsel törenlerde kullanıldığı sanılmaktadır.
Günümüzde ney, Türk sazı olarak anılmaktadır ve tasavvuf müziğinin bir sembolü haline gelmiştir. Bir müzik aleti için kullanılan çalmak yerine, Ney için üflemek tabiri kullanılır. Burada üflemenin mecazi bir anlamı vardır. Kaynağını İslam'da Allah'ın insanı yaratırken ruhu üflemiş olmasından alır.


Yapım


Kargı denilen bir çeşit budaklı kamıştan yapılır. Akordlarına göre çeşitli boylarda olan ney, dokuz kısa boğumdan meydana gelmiştir. Üzerinde 7 perde mevcuttur. Bu perdeler, açkı ile delinerek elde edilir. Son yüzyıllarda eklenmiş üflemeyi kolaylaştırıcı önemli bir bölümü de başparesidir. Boynuzdan veya fil dişinden yapılır. Bir neyin düzgün akord'lu olabilmesi için 9 adet boğumdan oluşması ve bu boğumların her birinin birbirlerine eşit olması şarttır ki böyle bi kamışın sazlıkta bulunması çok enderdir.Ney fiyatlarının yüksek olmasının sebebi de budur.
Başlıca yedi çeşit ney vardır. Bazı neyzenler ve ney ustalar her ney için diyapazona göre hangi perde açılacak akordun karşılığıdır: Mansur'da dügah, şah ney'de buselik, davut ney'de çargah, bolahenk'te neva, süpürde'de hüseyni, müstahsen'de acem, kız ney'de gerdaniye. Başka neyzenler ve ustalar başka bir hesap yapıyorlar; aşağada "Ney Çeşitleri"ne bakınız.
Yeni başlayanlar için 'neyyegah a bakabilirsiniz' genelde kız ney tavsiye edilir. Neylerin bir oktav ince sesini veren çeşitlerine de nısfiye adı verilir. Her ney’in nısfiyesi vardır. Bunlar hem ince hem kısadır. Alındıktan sonra ilk üç ay içinde haftada bir, ikinci üç ay içinde iki haftada bir, daha sonra ayda bir yağlanmak suretiyle bakımı yapılır. Yağ fındık yağı, badem yağı vb. olabilir. En iyi yağlama yöntemi neyi bir tekne içerisinde yağa yatırmak suretiyle yapılanıdır. Daha farklı yağlama metodları da kullanılabilir. Neyi çok dikkatli kullanmak gerekir. Ney düz bir zemin üzerine yatay olarak bırakılmalıdır. Eğer uzun süre bu kurala uymadan bırakılırsa eğilmesi muhtemeldir.


Mesnevi'de Ney


Mesnevi ilk 18 beytinde neyden bahseder sonraki 6 cildinde de bunu açıklar. Burada ney sembolü altından bir dünya görüşü ve bir medeniyet anlatılır. Neyzen olmakla bu dünya görüşünü öğrenmeye de talip olmak da ilişkilendirilmektedir.


1. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned
Dinle, bu ney neler hikâyet eder,
ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.


2. Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend
Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan
erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.


3. Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk
İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle
şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim.


4. Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş
Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş
Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.


5. Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem
Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem
Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl (kötü huylu) olanlarla da, hoşhâl (iyi huylu) olanlarla da düşüp kalktım.


6. Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men
Vez derûn-i men necüst esrâr-i men
Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki
esrârı araştırmadı.


7. Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist
Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst
Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.


8. Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst
Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst
Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir. Lâkin herkesin rûhu
görmesine ruhsat yoktur.


9. Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd
Her ki în âteş nedâred nîst bâd
Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir. Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun.


10. Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd
Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd
Neydeki âteş ile meydeki kabarış, hep aşk eseridir.


11. Ney harîf-i herki ez yârî bürîd
Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd
Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri,
bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi -yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi- yırtmıştır.


12. Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd
Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd
Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem demsâz, hem müştâk bir
şeyi kim görmüştür


13. Ney hadîs-i râh-i pür mîküned
Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned
Ney, kanlı bir yoldan bahseder, Mecnûnâne aşkları hikâye eder.


14. Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist
Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst
Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk
etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur


15. Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd
Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd
Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu –yânî, ateşlerle,
yanmalarla geçti - .


16. Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst
Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist
Günler geçip gittiyse varsın geçsin. Ey pâk ve mübârek olan
insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!..


17. Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd
Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd
Balıktan başkası onun suyuna kandı. Nasibsiz olanın da
rızkı gecikti.

18. Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm
Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm
Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar.
O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm.


Ney Çeşitleri

Bolâhenk Nısfiye (Ana âhenk) 505-525 mm.

Bolâhenk-Sipürde Mâbeyni (Ara âhenk) 545-565 mm.

Sipürde (Ana âhenk) 575-600 mm.

Müstahsen (Ara âhenk) 605-635 mm.

Yıldız (Ana âhenk) 645-670 mm.

Kız (Ana âhenk) 680-720 mm.

Kız-Mansur Mâbeyni (Ara âhenk) 730-760 mm.

Mansur (Ana âhenk) 770-810 mm.

Mansur-Şah Mâbeyni (Ara âhenk) 820-860 mm.

Şah (Ana âhenk) 865-895 mm.

Dâvud (Ana âhenk) 900-940 mm.

Dâvud-Bolâhenk Mâbeyni (Ara âhenk) 960-1000 mm.

Bolâhenk (Ana âhenk) 1010-1050 mm.



Morte isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla