Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09-01-2007, 21:54   #25
Kullanıcı Adı
3. abdulhamit
Standart Türkiye Amerika'nın uydusu mu?
Vahdettİnİn SÖzlerİ (Şah Baba Kİtabindan)

--------------------------------------------------------------------------------

!Paratoner görevi yaptım, musibetleri üzerime
çektimMEMLEKETE
PARATONER OLDUM: ‘Karşınızda köklerinden koparılmış, bir girdapla
sahile
fırlatılıp atılmış bir kazazede var. Ben bu kargaşa içerisinde önümde
daha
ne kadar yol kaldığından habersizim ve bu işin neticesini de sadece
Allah
biliyor. ...Ne yapabiliriz ki? Kader, bu konuda düşündüğümden farklı
bir yol
çizdi.Ben, dindar bir insanım. ...Vazifemi çok karmaşık bir dönemde,
bir
insanın yapabileceği en iyi biçimde tamamladığıma bütün yüreğimle ve
kat’iyetle inanıyorum.İnsanın zaafları da söz konusu... ‘Beşer şaşar’
ifadesinin doğru olduğunu çok iyi biliyorum ama, aşılması zaten
imkánsız
olan savaş zamanının engellerini ve daha sonra mütareke ile ortaya
çıkan
güçlükleri yenemediysem de, memleketimin iyiliği için yapmam gereken
herşeyi
yaptığımı iddia ediyorum.Mütareke yıllarında ortaya çıkan bütün
fácialara ve
olaylara karşı gerçi kalkan olamadım ama paratoner vazifesi gördüm ve
öyle
zannediyorum ki, bütün musibetleri de üzerime çektim. Kendimi feda
ederek
vatanı kurtarmaya çalıştım. Ama gelin görün ki, bugün yaşayan kurban
benim;
daha doğrusu fedakárlığın kurbanı!’KAÇMADIM, HİCRET ETTİM: ‘Her tarafı
istilá eden inkılap ve ihtiras içerisinde bunaldım. Bana teklif edilen
şekildeki hiláfete ne karşı koyma, ne de başeğme imkánı görmeyerek
kamuoyunda sükûn ve durumda açıklık belirinceye kadar tehlikeli
bölgeden
geçici olarak ayrılmaya karar verdim. Gitmekle, vekili olduğum şánı
yüce
peygamberin yaptığını yaptım, kaçmadım, hicret ettim.’İHANET ETMEDİM:
‘Talih
ve kader bizi vatanımızdan ayırdı ve nihayet gurbetlere attı. Allah’ın
takdiri ve kısmetimiz böyleymiş. ...Gerçi málum sebepler yüzünden
dinime,
vatanıma ve milletime arzu ettiğim kadar hizmete vakit ve imkán
bulamadım
ise de, asla ihanet etmedim. Şimdi burada zelil ve sefil bir halde
kalmaktansa, Anadolu’da at sırtında olmalıydık. Ecdádımın sarıkları,
aynı
zamanda kefenleriydi. ...Anadolu’ya gidip ordunun başına geçmem
konusunu
dünürüm Sadrazam Tevfik Paşa’ya açtığım zaman, büyük bir muhalefete
uğradım.
‘Böyle bir avantüre giremezsiniz. Biz, Mustafa Kemal Paşa ile
haberleştik.
Zaferden sonra, size bağlılığını bildirecek. Onun istemediği, sadece
Damad
Ferid Paşa’dır. Galip gelirse zafer sizin, Allah göstermesin yenilirse
de bu
yenilgi onun hesabına olacaktır. Vaktiyle Enver ve Talát yenilmişlerdi
ve
onların hatalarını düzeltmek için galip devletlerle şimdi siz mücadele
içerisindesiniz. Anadolu’ya gidip mağlup olursanız vaziyeti kim
kurtarır?’
deyip Anadolu’ya gitmeme máni oldu.’ÜÇ BÜYÜK HATA YAPTIM: ‘Ben de
insanım,
hata etmediğim iddiasında bulunamam ve başlıca üç hatamı itiraf ederim:
Birincisi, rahmetli biraderim Sultan Reşad’dan sonra saltanat makamını
kabul
etmem. İkincisi, mütareke hükümetlerine, başta Ferid Paşa olmak üzere
Tevfik, İzzet, Ali Rıza ve Salih Paşalar gibi milletin ve devletin
kalbur
üstü isimlerine talihimi bağlayarak aldanmam. Üçüncüsü; devleti kuran
ve
halis muhlis Türk olan Osmanoğulları’nın memleketten sürgün edilip
Hiláfetin
ortadan kaldırılacağına asla inanmak istememem. ...Böyle bir tecrübeden
sonra insanın vicdanının nasıl temizlendiğini, inancının ve
tevekkülünün
yeniden nasıl doğduğunu bilemezsiniz.’PAŞA’YI BEN GÖNDERDİM: ‘Bugün
içinde
bulunduğum ve hak etmediğim düşmanlıktan rahatlık ve mutluluk
duyuyorum.
...Bu, bana huzur da getiriyor. Eğer yaşarsam ve mücadeleden muzaffer
çıkarsam, ‘bir kötülüğe batıp çıkmıştım’ diye teselli bulacağım.
Düşmanlığa
karşı mücadelenin yoğun, acı verici ama dayanılmaz olmadığına inandığım
için
kendimi feda ederek çok sevdiğim memleketimi kurtarmış olmaktan
mutluluk
duyacağım.Memleket sevgim bana, İstanbul düşman süngüleri altındayken
Mustafa Kemal Paşa’yı Yunanlıların üzerine göndermek gibi ağır bir
kararı
aldırarak iláhi bir mutluluğun da zevkini tattırdı.’SEVR’İ
İMZALAMAYACAKTIM:
‘O Sevr Andlaşması ki, elime ilk aldığımda keskin bir acı ve korkulu
bir
ürperti hissettim. ...Sevr bana göre ne bir andlaşmaydı ne de bir
pakttı;
kötülüğün baştan aşağı ta kendisiydi.Bana gelince; mecburi ve geçici
imza
taktiğiyle biraz zaman kazanmaya çalıştım. Saltanat Şûrası’nı da zaten
her
türlü mes’uliyeti üzerime alarak galipleri ve zaferlerinden sonra
Türkiye’ye
karşı aşırı düşmanca bir tavır içine giren bu memleketlerin kamuoyunu
biraz
sakinleştirmek için teşkil etmiştim. Gelişmeleri bu şekilde beklerken
biraz
zaman kazanmaya çalıştım, zira olayların gidişatını normale sadece
zaman
çevirebilirdi....Eğer işler kötü gider ve bu oyalamakta muvaffak
olamazsam,
andlaşmayı imzalamaktansa tahttan feragat etmeye kararlıydım.’HAZİNEYİ
ALMADIM: ‘İstanbul’u terkederken Osmanoğulları’na ait bulunan ve benim
için
çok büyük kıymet taşıyan eşyaları yanıma almayı düşünmedim. Bu sebeple,
yabancı bir memlekette şimdi beş parasız, yüzüstü ve ızdırap içinde
kaldık.’
__________________

BEN BU ADAMA NASIL DİL UZATIRIM ALLAH ONDAN RAZI OLSUN LÜTFEN KONUYUDA ÇARPITMAYALIM
SAYGILAR
  Alıntı ile Cevapla