Konu
:
~ Pâyitaht'ın Parlayan Pırıltıları ~
Tekil Mesaj gösterimi
06-07-2009, 02:48
#
1
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
1585 yılında
İstanbul
'u ziyaret eden İngiliz Gezgin
John Sanderson
Saltanat Kayıkları
'nı şöyle anlatmaktadır:
"Bu kayıklar çok süslü ve görülmeye değerdir. Kıç
baştan başa fildişi abanoz denizaygırı dişindendir. ¤¤¤¤en tane seçme kürekçisi vardır. Her kürekte ikşer kişi bulunur. Kürekçiler hep beyaz mintan ve kırmızı serpuş giyerler. Padişah'ın yanına aldığı vükelası müstesna
maiyetindeki dilsizlerler
cüceler daima başka bir kayıkta takip ederler."
Sultan III. Murad
zamanında
Saltanat Kayıkları
'nın köşkleri çini ile süsleniyordu. Padişah'ın
İznik Kadısı
'na göderdiği bir fermanda
"
.hassa-i hümayunum için müceddeden bina olunmak fermanım olan kayığın kıçı zeyn olunmak için İznik'te 2300 kıta çini piruze renk küre lazım ve mühimdir
."
denilmektedir.
Evliya Çelebi
de
Saltanat Kayığı
'nı tarif ederken
"Kızıltegaç Kayığı'nın kıçında cevahir kubbe
altında mücevher taht
üzerinde sade cura
zurna ve çifte nara faslı ederek Haliç'in tarafeynde olan kat kat yalıları
bağ ve bahçeleri
tersaneleri temaşa ederek giderlerdi." demektedir.
Sultan I. Mahmut
'un ve haleflerinin kayıklarının köşkleri altın yaldızlarla süslü direkler üzerinde tutturulmuş zarif kubbeler halinde yapılırdı. Direklerin arasına ipekli kumaştan perdeler asılırdı.
Saltanat Kayıkları
tersanede inşa edilir
Sarayburnu Kayıkhanesi
'nde
Dolmabahçe
'de muhafaza edilirdi.
19. yüzyılda
Osmanlı
'da görev yapmış olan Amerikan Elçisi
İstanbul
kayıklarına hayran olmuş ve Osmanlı hükümdarlarının
Saltanat Kayıkları
ile
Venedik
doçlarının kayıklarını ve
Kleopatra
'yı
Nil
üstünde gezdiren süslü tekneyi mukayese ederek
üstünlüğü
Osmanlı Kayıkları
'na vermişti.
"Selimlerin
Muradların ve Mehmedlerin boğazı geçişlerindeki şahane hal hiçbir saltanat kadırgasında yoktu. Padişah'ın kayığı bir yaldız ve parıltı kütlesiydi. Güneşte büsbütün ışıldıyordu. Edalı iniş çıkışlarıyla suya vuran nefis pırıltıları adeta ruhlandırılmış şairane bir varlık halindeydi."
Osmanlı hükümdarları
Saltanat Kayıkları
ile
İstanbul
sularında merasimle tenezzühe çıkarlardı.
Sultan III. Selim
zamanında
İstanbul
'da bulunan bir yabancı sanatkar
hükümdarın
Saltanat Kayığı
ile
Boğaziçi
'ne çıkışını şöyle anlatmaktadır:
"
.Sandalye namında altı büyük sandal
Mevkib-i Hümayun
'a yol açar
bunlara 150'ye varan hademerl biner
sağ ve solunda giden iki sandala rakip olan
Haseki Ağaları
ellerinde tuttukları değneklerle vasıtalara emirler verirler.
Hademerlin Sandalları
'ndan sonra
Sarık Sandalya
denilen bir sandal gelir ki buna
Destan-ı Hümayun
'u nakle memur olan kimse biner
Sarık Sandalya
'nın arkasında altı kayık yürür ve bu kayıkların herbirinde
Mabeyinci
bulunur.
Padişah
'a mahsus olan kayıklar iki tanedir. İkisinde de üç fenerli
som gümüşten parmaklıklarla çevrilmiş dört sütun üzerine oturtulmuş bir köşk vardır. Bu köşkler
uçları gayet mükellef sırma işlemeli ve ince
halis incilerle süslü fistonlardan oluşan saçaklı kırmızı çuhadan yapılmışlardır.
Kayık köşkünün haricinde
Bostancıbaşı
bulunur ki
dümen tutar. Köşkün içerisi ise som gümüşten biş parmaklıkla bölünmüştür. Burada
huzurda bulunan üç kişi bulunur.
Saltanat Kayığı
'nda bostancıların teşkil ettikleri iki sıradan her birinin ortasında ise iki
Başçuhadar
vardır. Bunlardan biri
Padişah
'ın karaya çıkışında ata binerken üzerine basması için bir iskemle tutar. İkinci
Saltanat Kayığı
da oldukça süslüdür. Bu kayıkta
Padişah
'ın kılıcını taşımakla görevli olan
Silahtarağa
bulunur.
Padişah
dönüşünde arkadan gelen bu kayığa biner
karadan denize her intikalinde kayık değiştirir. Kafileye dahil olan diğer kayıklara
Harem Ağaları
binerler
başında ise
Kızlarağası
bulunur.
Padişah
'ın geçişi
Kız Kulesi
'nden atılan toplarla ilan edilir. Bu geçiş esnasında kulenin zemininde
Bostancılar
dizilir ve iki kat eğilerek Hükümdar'ı selamlar
.
"
Duygu'Seli~
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder