Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-01-2009, 16:21   #7
Kullanıcı Adı
u.esra
Standart Cemaat Eğitimi
Mahmud Efendi, 1997'ye kadar yılda bir defa bazı talebeleri ile birlikte Anadolu gezisine çıkardı. İstanbul'dan başlayan seyahat Karadeniz bölgesini içine alır, Trabzon üzerinden Erzurum'a, oradan İç Anadolu'daki vilayetlere kadar uzanırdı. Gittiği yerlerde camilerde vaaz verir, insanları okumaya, Kur'an'ı, Sünnet'le birlikte yaşamaya ve milletimizi var eden değerlere bağlı kalmaya çağırırdı. Sabah namazından gece geç saatlere kadar insanlarla birlikte olur, onlara sohbet ederdi. Bu yüzden geziyi maksadı ile isimlendirmişti: "Emr-i bi'l-ma'ruf".

Mahmud Efendi'nin "Emr-i bi'l-ma'ruf" olarak tanımladığı kitleleri eğitme faaliyetinin mekan ve muhatap olarak sınırı yoktur. Bu yüzden O, gerek İstanbul'da gerekse Anadolu'daki şehirlerde dolaşırken karşılaştığı kişilere İslam'a dair ayak üstü sohbetler yapmıştır.Hocaefendi bütün bir milletin eğitimi olarak kabul ettiği "Emr-i bi'l-ma'ruf" faaliyetlerini, en az klasik eğitim kadar önemli görür. Çarşıda, camide, sokakta eğitim demek olan "Emr-i bi'l-ma'ruf"un milletin dini hayatında birçok olumlu tesiri olmuştur.

O, bu çalışmaları esnasında kendisini bir tekkenin şeyhi olma vazifesinden tecrid eder, İsmailağa Camii imam-hatibi Mahmud Ustaosmanoğlu olarak konuşur. Hatta bazı konuşmalarında tasavvuftan tek bir kelime bile söz etmez. İnsanları İslam'a çağırır, helal-haram disiplinini anlatır. Hususi tercihleri ise onlara bırakır. Mahmud Efendi gerek İstanbul Sultan Selim Camii'nde gerekse de Anadolu'daki muhtelif meclislerde yaptığı sohbetlerde -Ali Haydar Efendi tarafından uygulanan- şöyle bir usul izlemiştir: Sohbet meclisinde hazır bulunan bir hocaefendi Kur'an-ı Kerim'den bir aşır okur, Mahmud Efendi'de okunan ayetleri tefsir eder. Ardından İmam Rabbani'nin "Mektubat"ından her hangi bir mektubu okutur onu tercüme ve şerh eder, Risale-i Kudsiyye'den okunan bir dörtlüğün açıklamasını yaparak sohbeti noktalar.

Mahmud Efendi sohbetlerinde tarikattan ziyade şeriata vurgu yapmıştır. Nitekim haftalık Sultan Selim vaazlarını içeren "Sohbetler 1-4" kitabı Onun tarikattan çok, şeriata önem verdiğinin müşahhas örnekleriyle doludur. Zira söz konusu vaazlarında insanları tarikata değil İslam'a çağırmaktadır. İslam'ın emir ve yasaklarını kabul eden kişi daha sonra dilediği bir mürşide intisap eder.


Mahmud Efendi'nin bu tarz bir üslup benimsemesi insanlar ve cemaatler düzeyinde saygınlığını artırmıştır. Bu yüzden Mehmed Zahid Kotku'dan, Salih Efendi'ye, Dursun Efendi'den Aşıkkutlu'ya, Muzaffer Ozak'tan meşhur vaiz Timurtaş Uçar'a kadar birçok ilim, fikir ve irşad adamının cenaze namazını O kıldırmıştır.Mahmud Efendi uzun yıllar vaazlarında mikrofon kullanmadı. Fotoğrafının ya da konuşmalarının kayda alınmasına sıcak bakmadı. Önde olmaktan rahatsızlık duydu. Ona göre şeyh insanların içinde kaybolan kişi olmalıydı. Söyleneni daha öne çıkarmak için söyleyeni gizledi. Onun bu duruşunun arka planında riya korkusunun da büyük etkisi vardır.
u.esra isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla