Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-01-2009, 16:32   #2
Kullanıcı Adı
u.esra
Standart
EFENDİ HAZRELERİ'NİN DAMADI OLUŞU

''yürü kim meydan senindir bu gece'' saday-ı lahutisinin muhatabı olmuşçasına günlerini tekkede ilim ve ibadetle geçirirdi. İsmailağa camii şerifinde rahlenin başında ders müteala ederken Şeyhi Mahmut Efendi Hazretleri gelip kendisine; ''Hızır Hoca kızımı sana veriyorum der ve ayrılır. Beklenmeyen bu büyük nimet karşısında secdeye kapanarak sevinç gözyaşları döker. Yıllar sonra bu hadiseyi hatırladıkça duygulanır ve ilk günün heyecanıyla; ''Ben kainatın en şanslı insanıyım'' derdi. ''Niye hocam?'' denildiğinde, ''Allah beni müslüman yaptı, en büyük peygamberin ümmetiyim, en büyük mezhep olan İmam-ı Azamın mezhebindeyim ve Nakşi tarikatını en tavizsiz yaşıyan zatın damadıyım.'' buyururdu.
26 yaşında 1968'de Fatma hanımla gerçekleşen evliliğinden Ali Haydar(d.1981) ve Aişe(d.1988) isminde iki evladı dünyaya geldi.
İlk çocuğu dünyaya geldiği sene bazı hoca efendilerle (Selahattin Hoca, Abdulmetin Hoca vs..) hocaefendilerle emr-i b'il-maruf maksadı ile sefere çıktılar. yolda her gördüğü sevimli çocuğa hatta kediye, kuzuya Ali Haydar diye seslenmesi Selahattin Hoca'nın dikkatini çeker ve ona ''Hocam Ali Haydar'da fani oldunuz galiba. Her gördüğünüze Ali Haydar diye sesleniyorsunuz'' deyince, Hızır Efendi; ''Yakup (A.S) Yusufum! diyerek gözlerini yitirdi!'' cevabıyla evlat sevgisinin şer'i mesnedine dikkat işaret buyurdular.
u.esra isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla