Ünal TANIK Haber 7 TSK,ETÖ'nün güvencesiy imiş?
Çalışmalarını 4 Ağustos’ta tamamlayan Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) son toplantısı, tarihindeki en önemli toplantılardan birisi idi.
Daha iddialı ifade edeyim. 28 Şubat’ın yaşandığı 1997 toplantısından bile önemli idi.
Son YAŞ toplantısını bu kadar önemeli kılan neden elbette, geçtiğimiz aylarda yaşanan gelişmelerden başkası değildi.
Bırakın 1960’lara, ‘71’lere, ‘80’lere gitmeyi� Daha dün denecek kadar taze 27 Nisan muhtırasının altında imzası olan bugünkü komuta heyeti, ortada kasım kasım gerinerek dolaştı. Demokrasi havariliği yaptı.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 14 nisan’da önce İstanbul’da Harp Akademileri’nde konuştu. Demokrasi tarihinde adı geçen düşünürlerden, -nerede ise hiçbirini atlamayarak- alıntılar yaptı. TSK'nın demokrasiye olan bağlılığını anlattı.
General Başbuğ, modern bir cumhuriyetin ancak demokrasi ile gerçekleştirilebileceğini ifade etti. Demokrasinin cumhuriyetimizin temel niteliklerinden biri olduğu iddiasını gündeme getirdi.
Yetmedi 26 Haziran’da bütün komuta kademesini arkasına alıp kamuoyunun karşısına çıktı. “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın Türkiye’de siyaseti sarstığı günlerde inanmak isteyenlere teminat verdi. “Türk Silahlı Kuvvetler’inde, demokrasi ve hukuk devletleri ilkelerine aykırı düşüncenin içinde olan davranışlarda bulunan personel barınamaz” dedi.
Dedim ya� bunlar, inanmak isteyenlere hiç de yabana atılmayacak teminatlar idi.
İşte bütün bunlardan dolayı bu yılki YAŞ toplantısı çok önemli idi. İlker Başbuğ’un söyledikleri için turnusol kağıdı olacaktı.
4 Ağustos Salı günü öğle saatlerinde Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulan sonuçlar, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un sözleri ile eylemlerinin birbiri ile bağlantılı olmadığını ortaya koydu.
ALBAY ÇİÇEK Mİ MASUM, ORDUDAN ATILAN 3 SUBAY MI?
Demokrasinin temelin dinamit koyanların, cuntacı yapılanmanın TSK içinde birileri tarafından nasıl korunduğu ortaya çıktı.
“İrticacı” olduğu iddiasıyla 3 subay ordudan atıldı. Muhtemelen bir resepsiyonda çevresindekilerin içki içme önerisini reddetmiştir, ya da ikamet ettiği lojmana bir yakını başörtülü gelmiştir. Kim bilir belki de ölen bir yakını için evinde mevlit okutmuştur.
Bu saydığım fiillerden birini işlemek, ordudan atılmak yeterli sebep. Sakın eşinin falan başörtülü olduğunu düşünmeyin. Eşi başörtülü olan subayların nesli kurutulalı çok oldu. Şimdi kardeşlerinden birinin başörtülü olarak lojmana gelmesi bile atılma gerekçesi sayılabiliyor.
Personelinin dini duyarlılığı karşısında en küçük bir “jurnali” bile delil sayan komuta kademesi, nedense darbeci yapılanma karşısında son derece MÜŞFİK. Kim bilir belki ki de MÜŞVİK bir tutum içerisinde.
Ergenekon yapılanmasının odağında olduğu gerekçesiyle onlarca muvazzaf subay gözaltına alındı, sorgulandı. Dahası haklarındaki deliller güçlü görüldüğü için tutuklanıp cezaevine konuldular.
En son Deniz Kuvvetlerinde iki generale suikast yapacakları iddiasıyla gözaltına alınan, sonra da tutuklanan 6 subay vardı.
İşte bu darbeci yapılanmanın içinde yer alan hiçbir subay ordudan atılmadı. Bunlardan hiçbirinin ordu ile ilişiği kesilmedi.
“İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın altında imzası bulunan ve sembol haline gelen bir isim vardı. Albay Dursun Çiçek�
Dursun Çiçek’in terfisi gündemde idi. Albay Çiçek terfi ettirilmedi. Bu gelişme üzerine TSK hiç zaman kaybetmeden bir açıklama yaptı. Kim bilir belki terfi ettirmemeyi bazıları yanlış anlayabilirdi.
Çiçek’in terfi ettirilmemesinin altında cuntacı tavrının yattığını falan sanırlardı. TSK, adına yapılan açıklama, Albay Çiçek’ten özür dileme gibi idi:
“Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda sadece bir adet deniz piyade amiral kadrosu mevcut olup, bu kadroya 2008 yılında bir terfi yapılarak atama yapılmıştır. Bu nedenle, boş kadro olmadığından bu yıl deniz piyade için kontenjan ayrılmamış; dolayısıyla bu sınıf mensupları Yüksek Askeri Şura'da değerlendirilmemiştir.”
Peki bir isim daha vardı. Yanında Hayrünnisa Gül vardı diye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e selam vermemek için protokolden çıkmıştı. Adını iyi biliyor olmalısınız. General Aslan Güner.
General Güner’in terfi durumu ne oldu merak ediyorsanız merakınızı gidereyim. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı oldu.
***
YAŞ’a başkanlık eden Başbakan Erdoğan, toplantılara çok kısa katıldı. Alınan bilgiye göre, TSK’daki terfi ve ihraçlara ilişkin süreçte yer almadı. Yeni şekillendirmeyi bütünüyle Başbuğ ve ekibi yaptı.
Alınan kararların altında Başbakan Erdoğan’ın “şerhi” var. Erdoğan’ın “katılmıyorum” demesinin bir kıymet-i harbiyesi var mı dersiniz?
Ünal TANIK / Haber 7
tanik@haber7.com