Üç incir çekirdeği...
...biraz kendime, biraz herkese, biraz da incir çekirdeğini doldurmayacak şeylere kızmalarıma gelsin...
İnanamadı ona telefonumu verdiğimde; çığlıklar attı... Bir şeyler söyleyecekti, belki bir şeyler öğrenecekti ve bir şeyler isteyecekti benden...
Ama henüz ikinci konuşmamızda tartışmaya başladı benimle...
.....
Dün, o yok iken hayatımda ve bir dakika sonra da olmayabilirken... Üstelik belki de pek çok öğrenebileceklerimiz varken birbirimizden; üç telefon hakkının henüz ikincisini benimle tartışarak geçirdi!..
.....
Halbuki;
İnanamamıştı telefonumu ona vermeme...
Halbuki çok sevinmişti tam üç defa konuşabileceğimize; söyleyecekleri, soracakları ve belki de öğrenecekleri olduğu için!..
.....
Ve henüz konuşmalarımızın ikincisinde, benimle anlamsızca tartışmaya başlayarak, belki de ona verebileceğim bütün zamanları ziyan etti!..
***
Telaş içinde gelen kadın kendisine üç adım kaldığında, saatli kolunu yüzüne doğru uzatan adam;
-Bak, dedi hırçın bir sesle... Tam üç dakika geciktin, ve otobüs gitti...
-Özür dilerim, dedi kadın. Yetişemedim, ama az sonra bir tane daha var nasılsa...
-Benim sadece üç saatim olduğunu biliyordun ama...
-Biliyorum... İşte bunun için vaktimizi tartışarak tüketmeyelim istersen!..
Üç saati, “üç dakika”yı tartışarak tükettiler!..
***
Yahu, NEYİ tartışıyorsun ki, veya NİYE tartışıyorsun?..
Yahut, neyi tartışıyoruz ki, veya niye tartışıyoruz?..
***
Bir gün, bir bakıyoruz ki geriye; ömrümüz üç incir çekirdeği için tartışarak tükenmiş!..
Yalvarıyoruz;
“Üç nefes daha, üç nefes daha, üç nefes dahaaa!..
Ki soyunayım taarruz silahlarımla müdafaa zırhlarımı, hava alsın tenim...
Üç nefes daha...
Ki kanatlarına binebileceğim tebessümleri öğreneyim!..”
***
“Üç santim aklı olan” herkes düşünüyor işte bunu:
Üç incir çekirdeğini...
Ve az gelecek üç nefesi!..
M. ERKUL
|