09.09.09 İbrahim Karagül- Yenişafak
""Tezleri şöyle: Bizim dediğimiz Türkiye'nin düzen kurucu rolü. Gerek Ortadoğu gerek Kafkaslar'da yeni düzen kurulması gerekir. Bunu kurarken biz aktif rol almak istiyoruz. Bu bir emperyal dürtü değil, bir gereklilik. 'Yeni bir düzen kurulması lazım, başkaları kursun, biz sonra intibak ederiz' deyip geri çekilebilirsiniz. Ama bu Türkiye'nin büyüklüğüne, ulusal çıkar anlayışına yakışmaz. Ya bir kaos yaşayacağız ve bu bizim işimize geliyor diyeceğiz ya da biz bir düzen fikrinin öncülüğünü yapacağız. Türkiyesiz bir düzen kurulamaz. Dış aktörler bile Türkiye'nin düzen kurucu rolünü benimsiyor. İsveç'teki AB toplantısında 27 bakana konuştum. İki saatlik oturumun bir saat on beş dakikasında ben konuştum. Ben emperyal dürtüyle, 'Osmanlı'nın çocuğuyum, dinleyeceksiniz beni ha yoksa falan' demedim.'
.....
Biz bu yüzden; Demokratik Acılım Projesi'ni, Kürt Açılımı'nı, Ermenistan'la sınırların açılmasını ve soykırım konusunu da içeren anlaşma kapılarının açılmasını, bundan sonra gündemimize gelecek başka sürpriz gelişmeleri bu yeni durumun sonucu olarak görüyoruz. Türkiye, bu sorunlarla yüzleşiyor, çözüm arıyor. Ama aslında Türkiye kendisi hakkında karar veriyor. Bundan sonra Türkiye'nin iç sorunlarına, dünya ile ilişkilerine, tarihsel sorunlarına 20. yüzyılın Türkiye'sinden bakanlar durumu algılamakta çok zorlanacak. ""
Ülkemiz son zamanlarda öenmli adımlarla bir yol çiziyor.. Gelecek nesillerin üzerini asfaltlayacağı, etrafını ışıklarla aydınlatacağı bir yol..
Bunun için de önce zeminde ki taşların temizlenmesinin bilincinde.. Yolda taşlar varken ileriye gitmek ne kadar mümkündür ki..
Sayın Ahmet Davutoğlu'nun aktarımlarından yola çıkılarak kaleme alınmış bu yazıda da Türkiye'nin gelecekte ki misyonunun önemi vurgulanıyor. Evet, Türkiye OrtaDoğu ve Kafkaslarda kurucu rol almalıdır. Bu güçte olmalıdır. Yeni nesilleri bu şekilde yetirştirmelidir.. Emperyalist bir anlayışla değil.. Elinden tutmak, beraber daha uzun yol alıp güçlenmek için.. Kopan bağları yeniden onarmak için..
Fakat bunu yapmadan önce önce kendi içimizdeki problemleri çözmemiz gerekiyor. Ve son zamanlarda atılan adımların pekçoğu bu amaca hizmet ediyor.. Uzun soluklu adımlar bunlar..
Kendi gücümüzü kendi içimizdeki birliği keşfederek hissedeceğiz.. Sonra da mamur bir Türkiye'den sonra kollarımızı kardeşlerimize uzatacağız. . Onların da kendi içlerinde, kendi kimlikleriyle kuvvetlenmelerini arzulayarak...
|