09-11-2009, 15:12
|
#4
|
|
Kitapla alaklalı düşüncelerimi yazacaktım bu başlığa ama farklı bir başlıkta Sevgili dilemma ile konuşunca unuttum bu başlığı..
Kitapla alakalı, bugün, Ali Çolak'ın Zaman'daki yazısını okudum.. Kitap "sıradan" bir hayatı hikayeleştirdiği için farklı, ve yazarın kendi içindeki konuşmaları, ya da Tahit Sami Bey'in hikaye içindeki "müdahalelere müdahalesi" ile hikayecilikte farklı adımlara yol açacağını söylüyordu.. Bu hususlar açısından Çolak'a katılıyorum..
Kutlu'nun her kitabını büyük zevkle okurum ama bende bıraktığı "iz" açısından Ya Tahammül Ya Sefer ve Beyhude Ömrüm gibi değildi kitap.. Hele de "Ya Tahammül Ya Sefer" bambaşka bu izler açısından.. Belki de eserler arasında kıyas yapmamak daha doğru ama okurdan beklenir herşey.. 
Tahir Sami Bey'in onca emeğinden sonra kitabların akıbetine "ne oldu"nun cevabı kitapları sevenler için önemli bir soru.. Gözünüzün nurunu, gölünüzün sırrını açtığınız kitapların bir gün "hiç" olmasını düşünmek öyle üzücü kii.. Kenarlarına attığınız notların başka yüreklerde anlam bulmasını isterim ben şahsen.. Başka notların düşülmesini sonra..
Kitabı okuduktan sonra kitaplığıma baktım ben de bu düşüncelerle..
"Baki kalacak hoş sadamız ne olacak ki bu dünyada" diye de düşündüm sonra...
|
|
|