Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09-14-2009, 19:07   #1
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart Kürtçe eğitim
VARAN I

YIL 1989 BARIŞ GETİRİR
YIL 2009 ÜLKEYİ BÖLER
Devlet projesi olarak başlatılan ve Kürt sorununu çözmeyi de amaçlayan ‘Demokratik Açılım’a “Kürtçe eğitim ülkeyi böler” diye karşı çıkan CHP lideri Deniz Baykal, “20 yıl önce “anadilde eğitimi” öngören bir kanun teklifi hazırladığı ortaya çıktı.
Baykal, SHP milletvekili olduğu dönemde verdiği teklifte “Anadilde eğitim hakkı toplumsal barışın sağlanmasına katkı sağlayacaktır” vurgusu yapıyor. Bugün ‘Demokratik Açılım’ın Türkiye’yi böleceğini savunan Baykal yine SHP döneminde hazırladığı “Doğu ve Güneydoğu sorunlarına Bakış ve Çözüm Önerileri” raporunda, Kürt sorununun çözümü için Anayasa’dan başlayarak, bütün ilgili yasal düzenlemelerin, demokratik hukuk ilkelerine uygun hale getirilmesi, anadil yasağının kaldırılmasını ve koruculuk sisteminin sona erdirilmesini önermişti.
HALKA BASKI HAKLI GÖSTERİLEMEZ
“Terör örgütünün silahlı mücadelesi ileri sürülerek, halka yapılan baskı haklı gösterilemez” denen raporda, şu ifadeler dikkat çekiyor:
Anadil yasağıyla her türlü yasal düzenleme yürürlükten kaldırılacak, yurttaşların ana dillerinde serbestçe konuşabilmeleri, yazabilmeleri, öğretebilmeleri, bu dillerde değişik kültür etkinliğinde bulunmaları güvence altına alınacaktır.
Anadil yasağının kalkması ile anadillerin yurttaşların yaşamında özgürce kullanılması ve bu dillerde yayın yapılması olanağı sağlanmış olacaktır.
BARIŞ VE HUZURA KATKI SAĞLAR 
Varolan anadillerin, kendi gramerine uygun bir çerçevede öğretilmesine ve öğrenilmesine, bu dilde basılı yayın çıkarılmasına, bu dillerin sosyal yaşamın değişik süreç≠lerinde kullanılmasına yasak konulamaz.
Değişik dillerin konuşulması, sosyal yaşamda kullanılması, bu amaçlarla bilim≠sel İnceleme ve araştırmaların yapılması, şimdiye kadar yaşanan gerginlikleri ortadan kaldıracak, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasına önemli katkılar getirecektir. •
Kürt Enstitüsü önermişti
Baykal’ın Kürt sorununun çözümü için önerdiği kanun teklifi şöyle:
MADDE 4. - a) Resmi eğitim ve Öğretim kurumlarında eğitim dili olarak Türkçe kullanılır. Türkçe dışında, eğitim ve öğretimi yapılacak yabancı diller, Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.
b) Türkçe dışındaki dillerin öğretilmesi amacı İle özel eğitim kurumları kurulabilir.
c) Üniversiteler bünyesinde, dünya üzerinde var olan dillerin, değişik kültürlerin araştırılmasına, özelliklerinin bulunup çıkarılmasına, bilimsel çalışmalarda bulunulmasına dönük amaçlarla değişik enstitüler, ilgili üniversite yönetim kurulu kararı ile kurulabilinir.
MADDE 5. - Türkiye Devleti vatandaşları yukarıdaki maddelere aykırı olmamak üzere, Türkçe’den başka dil ve lehçelerde konuşabilir, yazabilir ve kanunda gösterilen esaslar içerisinde öğretebilir ve öğrenebilir. Bu dilleri yurttaşlar, sosyal yaşamlarındaki etkinliklerde kullanabilirler.

‘Türkiye devleti’ vurgusu
Baykal’ın hazırladığı raporda, ‘Türk Devleti’ yerine ‘Türkiye Devleti’ ifadesinin kullanılması dikkat çekti. Kanun teklifinin ikinci maddesinde, “Türkiye Devletinin resmi dili Türkçedir” deniyor. ‘Türk insanı’ yerine ‘Türkiye insanı’ ifadesi dikkat çeken raporda, “Türkiye, insanların dil, etnik köken, gelenek, kültür farklılaşmasını toplumun bütünlüğü içinde ortaya kaymalarından korkmamalıdır. Devletin, bu farklılaşmalan yasaklar koyarak, engellemesi de, özendirmesi de yanlıştır/Asimilasyona, varolan bir etnik yapıyı inkara dönük yaklaşımlarla bu sorunun çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır” deniyor.

kaynak


VARAN II

CHP, genel af ve anadilde eğitimi 13 yıl önce istedi


Hükümetin yürüttüğü demokratik açılımı, 'ülkeyi bölme girişimi' olarak değerlendiren CHP'nin, Kürt meselesinin çözümüne yönelik yıllardır önemli çalışmalar yaptığı ortaya çıktı. Parti yönetimi tarafından 1996'da hazırlanan 'Tunceli Raporu'nda 'anadilde eğitim hakkı ve genel af' isteği dikkat çekiyor.



Anamuhalefet, bugün 'ayrıştırma nedeni' olarak gösterilen talepleri bile 'çözüm' yolunda etkili politikalar olarak sıralıyor. Tunceli Raporu'nda, "Teröre karışmamış tüm tutuklu ve hükümlüler için kısmi genel af çıkartılarak ülkede hoşgörü ve iç barış ortamına geçişin zemini yaratılmalıdır." deniliyor. Çözüm için Kürt kimliğinin tanınmasının şart olduğu belirtilen raporda, özel okullarda Kürtçe eğitim yapılabileceği vurgulanıyor.
Demokratik açılım projesine mesafeli duran CHP, diğer yandan benzer bir süreci gizli olarak yürütüyor. Çeşitli çevrelerle yapılan görüşmeler sonrası partinin yeni bir 'çözüm raporu' açıklaması bekleniyor. Terörün bitmesi ve Kürt meselesinin çözülmesine yönelik 20 yıldır çeşitli çalışmalar yapan CHP, bir dönem bu konudaki en iddialı çıkışları yapan partilerin başında geliyordu. Anamuhalefet partisinin, 1996 yılında hazırladığı Tunceli Raporu'nda bugün 'ayrıştırma nedeni' olarak görülen talepleri dahi 'çözüm' yolunda etkili politikalar olarak sıralaması dikkat çekiyor.
Dönemin CHP'li yönetici ve milletvekilleri Algan Hacaloğlu, Ercan Karakaş, Orhan Veli Yıldırım ve Mustafa Yıldız imzası taşıyan Tunceli Raporu'nda il özelindeki sorunlardan yola çıkılarak Kürt meselesi konusunda o günün konjonktüründe çok ileri taleplerde bulunuluyor. Demokratikleşme adımları atılmadan teröre karşı mücadelede başarı şansının olmadığına yer verilen raporda, öncelikle Kürt kimliğinin tanınması gerektiği belirtiliyor.
Rapordaki çözüme yönelik öneriler, bugün CHP'nin de dahil olduğu birçok çevre tarafından 'ayrıştırma nedeni' olarak görülüyor. CHP'nin mevcut söylemine göre, seçmeli dersler dahil eğitim kurumlarında Kürtçe öğretilmesi sakıncalı. Bunun yerine Kürtçenin özel kurslarda öğretilebileceği belirtiliyor. Genel affa da karşı çıkan anamuhalefet partisi, bu konunun terör tehdidinin tamamen ortadan kalkması sonrasında gündeme gelebileceği görüşünde.
CHP'nin 13 yıl önce hazırladığı raporda, bugün DTP tarafından dillendirilen yerel yönetim reformları da var. Raporda bu istekler şu şekilde yer alıyor: "Yerel yönetimlerin çoğulcu, katılımcı ve şeffaf yapıda güçlendirilmesi; genişletilmiş yetki ve sorumluluklara kavuşturularak merkezi vesayetten kurtarılması; böylece, çoğulcu yerinden yönetim yapılanmasına geçilmesi gereklidir. Ülke coğrafyamızın tümünde hızla yaşama geçirmek zorunda olduğumuz çoğulcu yerinden yönetim reformu, Kürt sorununun aşılmasında da önemli köşe taşlarındandır. Çözüm, ayrışım veya federatif yapılanma değil, sosyal hukuk devleti çatısı altında, çağdaş değerler ve yurttaşlık bilinci içinde bütünleşmedir. Bu anlayışla, ilçeler bazında çok odaklı çoğulcu yerel demokrasiyi hızla uygulamaya geçirmektir."
Demokratik açılım CHP'nin özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki teşkilatları tarafından da yakından izleniyor. Bölgenin ileri gelenleriyle sık sık bir araya geldiğini ve sürece yönelik görüşleri Baykal'a ilettiğini belirten CHP Parti Meclisi (PM) üyesi ve eski Mardin Milletvekili Mahmut Duyan, "Artık bölgenin yaşadığı sorunları aşmalıyız. Genel Başkan'ımızın Ahmet Türk'e randevu vermesi ve bir araya gelmesi gerekir." diyor.
BAŞBAKAN'A KAPIYI ARALADI
Bu arada Deniz Baykal, partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK)'nda yaptığı konuşmada, somut bir projeyle gelmesi durumunda Başbakan Tayyip Erdoğan'la görüşebileceğini söyledi. Baykal, 'açılım' kapsamında planlanan çalışmaların hâlâ hayata geçirilemediğini öne sürerek hükümeti suçladı. "Bugüne kadar üniversitelerde Kürt enstitülerinin açılmamış olması büyük ayıptır." dedi. Ortaöğretim kurumlarında seçmeli Kürtçe dersi verilmesi yönündeki taleplere ise karşı çıktı. Baykal, böyle bir çalışmanın ayrışmalara neden olacağını ileri sürdü.
Toplantıdan sonra bir açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ise parti olarak Kürt meselesiyle ilgili özel bir çalışma yapmadıklarını ileri sürdü.
İşte CHP'nin 1996 yılı çözüm önerileri:
Doğrudan teröre karışmamış tüm tutuklu ve hükümlüler için kısmi genel af çıkarılsın.
Dil, kültür, folklor ve kimliklerini koruma, geliştirme ve açıklayabilme özgürlüğü sağlansın.
Kendi anadillerinde, yazılı basın, radyo ve televizyon dahil her türlü medya aracılığı ile yayın yapılabilmelidir.
Özel okullarda kendi anadilleri ile eğitim yapılabilmeli, Kürt dili ve kültürü üzerinde araştırma yapacak enstitüler ve benzeri kurumlar kurulabilmelidir.

kaynak

 

EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder