Alıntı:
ishakyilmaz Nickli Üyeden Alıntı
İstisnai durumlarla karşılaşırız orasını bilemem fetva makamı değilim.Fakat bunun dışında özelikle sizinde bahsettiğiniz gibi iyi huyları v.s dolayı dost olunmaz,edilmez!Çünkü bununla ilgili yücce kitabımızda ayet-süre,ayrıca peygamber efendimizinde hadisleri var diye biliyorum.Şöylede düşünebilirsiniz,böyle bir insanı dinimizi tebliğ edip,kişi ısrarla iman etmiyorsa bize zarardan başka bir kazanç sağlamaz..Bu konuya birtek dini yönden bakabilirsiniz,diğer şartlar tamamıyla ironni olur.
|
Herhangi bir insanla iletişim kurulacağı zaman önce dini sorulmaz bu ister batıl ister kitap ehli olsun her din açısından aşırı kaba bir yaklaşım olur. Tanışıp arkadaş olduktan sonra aradaki samimiyete ve tarafların dindarlığına bağlı olarak tebliğ babında yaklaşımlar olabilir, kabul edilmeyebilir sorun değil, kendi bileceği iştir. Dinimize girmiyor diye onunla arkadaşlığımızı koparmamıza gerek yok. Dinimizde gayrim müslimle dost olunmaz demek çok iddialı bir söz olur. Yukarıda Osmanlı döneminden bahsettim atalarımız Rumlar ve Ermenilerle beraberdiler, kapı komşusuydular. Konulara çok dar bakıyoruz arkadaşlar, özellikle fıkhi açılım gerektiren konularda çok hassas yorum yapmalıyız. Bakın şimdi konuyu araştırırken bulduğum bir derlemeyi sunuyorum size.
***
Kur'an-ı Kerim'de Maide suresinde
"“Ey iman edenler! Yahudilerle Hristıyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden her kim onları dost tutarsa o da onlardandır. Allah zalimleri doğru yolda yürütmez” Maide (5/51)deniyor.
Ancak aynı surede: "“Bugün temiz ve güzel olan her şey size helal kılındı. Kitap ehlinin yemekleri size, sizin yemekleriniz de onlara helaldir. Yine iffetli mü’min kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerin iffetli kadınları, namusuyla yaşamaları ve aldatmamaları şartıyla, kendilerine hak ettikleri karşılığı da vererek size helal kılındı…” Maide (5/5) diye bir ayet de var.
Dikkat edilirse ilk ayet dostluk kurmaktan uzak durmayı “zulüm” ile gerekçelendiriyor. İkinci ayet ise karşılıklı yemeklerinden yemek ve evlenmek gibi son derece sıcak dostluk tezahürlerini “namus, iffet ve sadakat” gibi evliliğin evrensel değerlerine dayandırıyor. Dostluk kurmayın derken “Yahudi ve Hristıyan” tabirini kullanıyor. Yemek yeme ve yedirme ile evlenme söz konusu olunca “Kitap ehli” diyor.
Demek ki buradan üç sonuç çıkıyor:
1-Yahudilik ve Hristıyanlık adıyla tanınan bu iki kurumsal dinin inanç sistemini benimsemeyin.
2-Yahudiler ve Hristıyanlar içinde “zalim” olan kliği (gurubu, franksiyonu) dost edinmeyin.
3-Bunların dışında karşılıklı yeyip içmek ve kadınlarıyla evlenmek gibi gayet insanî dostluk ilişkilerine girebilirsiniz.
Bu durum, Kur’an’ın “öteki” ile ilişkilere getirdiği mantığı kavramış olanlar açısından gayet anlaşılabilirdir. Bu mantığın özü şu: Kur’an’da dostluk ilişkilerinin kesilmesini, hatta savaşı gerektirecek sebep “adalet-zulüm” çelişkisidir. İman-küfür, tevhid-şirk veya İslam-Yahudi/Hrıstıyan çelişkisi savaş sebebi değildir. Her kim zulmediyor yani saldırgan bir tutum içine giriyor, haksızlık yapıyor, can ve mal güvenliğini tehdit ediyorsa odur dost olunamayacak olan. Aksi halde inançlarını benimsemesen de bir arada yaşanabilir görürsün. Yeme içme, evlenme gibi ilişkilere girebilirsin.
Kur’an’ın bu mantığını Mekke’de baş düşman olarak gördüğü “müşrikler” ile ilişkilerde daha açık görürüz. Tevbe suresi müşriklere “ultimatom” ile ve besmelesiz başlayan tek suredir. Orada müşrikler kendi elleriyle yaptıkları antlaşmalarını tek yanlı bozarak “saldıranlar” ve antlaşmalarına bağlı kalan ve “saldırmayanlar” diye ikiye ayrılır. Saldırgan kliğe karşı savaş, diğerlerine ise iyi muamele emredilir; hatta gerekirse gideceği yere kadar güvenliklerinin sağlanması bile istenir. (Tevbe; 9/1-6).
Demek ki dostluğu kesmenin tek sebebi vardır; zulüm. Yani antlaşmaları hiçe saymak, tek yanlı bozmak, saldırı, hakka tecavüz, cana ve mala kastetme…
Bunun dışında farklı dinlere mensup olmak insanî dostluğa (yeme içme, evlenme) engel değildir. Her kim sırf Yahudi, Hristıyan veya bir başka dine mensup diye birisine kurşun sıkarsa bütün insanlığa sıkmış gibi olur.
Recep İhsan
alıntı