Olayların çok farklı boyutları var aslında..açık kadına farklı gözle bakan şahıs...alışveriş merkezi ve dini değerlerin karşılaştırılması...aynı dine mensup olanların birbirine olan kindar halleri ve farklı dinden olan insanların birbirine bakışı...
İstanbul gibi bir metropolde bunların hepsine rastlamak mümkün..
Ben olayları bir yönüyle incelemekten yana değilim..eskiden mevlitlere başa açık gelen kadının, kuran öğrenmeye gelen başı açık bayanın karşılaştığı tavır ile şimdiki insanların hoşgörülü yaklaşımındaki fark kıyas değeri olabilir..ülkemize gelen turit farklı dinden dahi olsa Sultanahmet camisine girdiğinde başına şalını dolayıp giriyor ve müslümanlar bundan rahatsız olmuyor...
Gelelim o art niyetli bakışlara... Hacıbayram-ı velinin kapısındaki yaşanılan olaylar ahlak yoksunu olup karşısındakini bakışlarıyla rencide edip kendini dinen farklı mevkilere yakıştırarak kendini dini mevki olarak zirvelere taşıdığını sanarak kibir ve hoşgörüzüz tavrıyla dindar olmayan çevrelere nemalanacakları bir durum yaratmaktadır...ve bunu farklı bir dinden olana değil kendi din kardeşine yapıyor....bu insan nerde olursa olsun aynıdır...otobüste, camide, yolda...onun önce nefsi duygularını terbiye etmesi gerekiyor..
Oysa Avrupada ki olayın farklı bir boyutu var....yani orda farklı dinlerin yaşanılmasına karşı bir tepki var....başı kapalı kardeşimizin seçtiği İslam dinine olan tepki vardır...yani avrupada olan bir müslümanlıktan nasiplenmemiş biride her halikarda aynı zorluğu ordaki kardeşimize yaşatabilir...yani bizim camimizde veya otobüsümüzde saygısız olan Avrupada da bir saygısızdır...İslam düşmanlığı farklı bir olaydır...ayrı kulvarlarda değerlendirmek lazım..
Ancak "kendini benim yerine koy" sözü her yerde her mekanda kendi ölçüsünü korumak adına iyi bir değerlendirme olacaktır....herkesin karşısındakini yaşam tarzını değiştirmek yerine yaşadığıyla örnek olması en doğrusudur sanıyorum..
Yorumlara ve bu paylaşım için Dilemma kardeşime teşekkürler...+
Konu Gönülden tarafından (09-18-2009 Saat 22:44 ) değiştirilmiştir..
|