Öncelikle şu meseleye bir açıklık getirelim:
Şia'nın bir sürü kolları vardır. Bugün Şiilik dendiğinde akla ilk gelen İmamiye'dir. Bu fırkaya, Cafer es- Sadık'a dayandırılmasıyla sebebiyle Caferiyye de denilmektedir.
İmamiye ehli sünnete benzer görüşler taşır. Ancak ibadetlerin ayrıntılarında farklılık vardır. Onlarda da namaz beş vakittir, oruç ramazan ayında tutulur. Onlar da hac ve zekatın farz olduğuna inanırlar yani.
İmamiye bugün İran'ın resmi mezhebidir. Bu durum İran Anayasası'nda da yer almıştır.
Öte yandan Şia'nin bir diğer kolu olan Zeydiye ehli sünnete en yakın Şia koludur.
Şia'nın varlığını bugün halen daha devam ettirdiği sapık kolları da vardır. Bunlar "gulat-ı şia " adını alırlar.
Velhasılı kelam öyle tutup da Şia dört mezhep dışındadır. Bidat mezhebidir denemez. Bütün Şia kolları aynı kefeye konulamaz. Sapık kollarla, sağlam kolların ayırdını etmek şarttır.
İran hatalarıyla sevaplarıyla müslüman bir devlettir. İslam adına iyi bir şey yaptığı zaman takdir etmek sünni de olsa müslümanın görevidir. Çünkü müslümanın kalbi kardeşininkiyle atmalıdır.
Şu an için İran'ın İslam alemine bayraktarlık yapması pek de mümkün değil. Ama o veya başka bir devlet İslam'ın bayraktarlığını hakkıyla yaparsa bir gün, biz onun mezhebine bakmayız. Tevhid inancı üzerinde olması, ve Allah'ın kelamına ve Rasulün sünnetine riayet eder olması kafidir bizim için. 'Müslümanım' ve 'Bütün müslümanlar kardeştir' diyenler için bu durumun böyle olması gerekir.
Şia'lık esasında kötü bir şey değildir. O yüzden iyi gösterilmeye çalışılması ya da bunun böyle anlaşılması anlamsızdır.
Allah kimseyi mezhebine göre hesaba çekmeyeceğine göre anlamsız yere, rastgele farklı mezheplere mensup insanları tekfir etmeyelim ve bu mezhepleri (sapık olduğu açıkca belli olanlar hariç) ehli bidat diye yaftalamayalım.
Konu Enfal tarafından (09-24-2009 Saat 22:31 ) değiştirilmiştir..
|