09-26-2009, 13:15
|
#5
|
|
Hasan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr 2009-09-26 Kurtlar Vadisi... Dün darağacı, bugün baştacı! Her zaman söylerim, yine söylüyorum... Bir insan bir yerlere gelmişse, o insanı diğerlerinden ayıran bir özellik, bir farklılık vardır... Yani, hiçbir insan, hiçbir özelliği olmadan bir yere gelemez, iz bırakamaz...
Meselâ, “Yunus Emre” olmak kolay değildir... Ya da, kolay kolay “Yunus Emre” olunmaz... Malûm; Yunus Emre’nin bağlı bulunduğu “dergâh”ta, şüphesiz çok değerli “derviş”ler vardı... Ama, çoğu, bir “iz” ve “ad” bırakamadan göçüp gitti...
“Yunus” adı ise, hâlâ dillerde, hâlâ gönüllerde...
Peki, Yunus’u diğerlerinden ayıran özellik neydi?..
Belki çok basit olacak, ama “odunları” desem, acaba abartmış mı olurum?.. Evet, “odun”ları!..
Derler ki; Yunus’un, dağlardan kesip dergâha getirdiği odunlar bile “pürüzsüz” ve “dümdüz”dü!..
Bir gün, merak edip sormuş şeyhi;
“Görürüm ki, getirdiğin odunların hiçbirinde eğrilik yok, hepsi düzgün... Bunun hikmeti ne ola?”
Cevap vermiş Yunus;
“Bu dergâhtan içeri giren odunların bile yamuk olmasına gönlüm razı değil!”
İşte Yunus’u, “Bizim Yunus” yapan özellik!..
İşte Yunus’u, bugünlere taşıyan farklılık!..
“Doğruluğa” ve “düzgünlüğe” o kadar önem veriyor ki, “odun”ların bile yamuk ve eğri olmasına razı değil!..
Özü-sözü doğru!..
İşte bu yüzden;
Yunus hâlâ gönüllerde!..
Yunus hâlâ dillerde!..
|
|
|