09-26-2009, 21:42
|
#1
|
|
Hakan ALBAYRAK "Kürt meselesi "af"sız çözülebilir mi?"
Hükümetin Demokratik Açılım konusundaki yaklaşımını şöylece özetleyebiliriz: Bu bir süreç. Kısa vadede, orta vadede ve uzun vadede yapılacak işler var. Kısa vadede, Kürtçe isimleri değiştirilen yerleşim yerlerine eski isimlerinin iadesi, Kürtçenin okullarda seçmeli ders olarak okutulması, üniversitelerde Kürdoloji bölümlerinin açılması gibi adımlar atabiliriz, ama PKK'ya af çıkaramayız…
Meselenin bir kalemde, bütün boyutlarıyla, tamamen çözülmesi elbette mümkün değil. Demokratik Açılım'ın bir süreç olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan'ın hakkı var. Fakat süreci 'af yok' diyerek başlatmak çok yanlış olur. O kadar yanlış olur ki, bütün süreci tehlikeye sokabilir.
Silahların gölgesi altındaki bir çözüm süreci sağlıklı işlemez. Silahları susturmak lazım. PKK'nın "Silahlı mücadeleyi bıraktık" demesi için gerekli adımları atmak lazım. Bunun için de, PKK'yı doğuran şartların kesinlikle tarihe karıştığını ortaya koyan bir deklarasyonla beraber, silah bırakan PKK'lılar hakkında hiçbir adli işlemin yapılmayacağını ve bunların sicillerinin tamamen temizleneceğini ilan etmek lazım. Lider kadronun da bu uygulamaya dahil edilmesi –veya bunlara belli şartlarda (bir süre için Avrupa'da ikamet gibi) takibattan kurtulma garantisi verilmesi- lazım. Abdullah Öcalan konusunda da 'tansiyon düşürücü' bir perspektif sunulmalı.
"Af" ve "Etkin Pişmanlık" gibi ifadelerin geçmediği bir "Barış Yasası" çıkarmak, kısa vadede yapılması gereken işlerin başında geliyor. Kısa vadede bundan başka hiçbir somut iş yapılmasa (sadece yukarıda mezkûr deklarasyonda bulunulsa) bile, hükümetin mevcut kısa vade programından daha faydalı, daha bilgece bir siyaset sergilenmiş olur.
Deklarasyona gelince…
Daha önce de yazdığım gibi; cumhurbaşkanı, "Barış Yasası"nın yürürlüğe girdiği gün, en üst düzey askeri yetkililerin ve yüksek yargı üyelerinin de izleyici olarak hazır bulunduğu olağanüstü bir Meclis oturumunda şöyle bir konuşma yapacak:YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
|
|
|