Ertuğrul ÖZGÜL Nickli Üyeden Alıntı
13 Kasım 2007 tarihli Ayna’da, “bazı kuruluşlar”ın “tarihçe”lerinden söz etmiş ve demişim ki; Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın kuruluş tarihi 1081... Türk Zabıta Teşkilâtı’nın kuruluş tarihi 1826...
Türk Polis Teşkilâtı’nın kuruluş tarihi 1845...
Jandarma Genel Komutanlığı’nın kuruluş tarihi 1839...
Yargıtay’ın kuruluş tarihi 1868...
Kararlarıyla tartışma gündeminde olan Danıştay’ın kuruluş tarihi ise 1869...
Bunları, şunun için hatırlattım...
Bugün;
“Hamasi nutuklar” atmaya hevesli hemen herkes, her ağzını açtığında; “köklü bir tarihimiz” ve “şanlı bir geçmişimiz” olduğundan söz etmeyi çok sever...
Gerçekten de; bizim şanlı bir tarihimiz, köklü bir geçmişimiz vardır...
Bırakın ötesini-berisini;
“Anadolu’nun Türkleşmesi”nin kökeni, 1071’deki Malazgirt Meydan Muharebesi’ne ve 1299’da kurulan Osmanlı Devleti’ne dayanır.
Peki, bu devletlerin hiç mi “gelenek”leri, “görenek”leri ve “inanç”ları yoktu?..
Elbette vardı ve her gelenek ve göreneğin temeli İslâm’a dayanıyordu...
Evet, “bizi biz yapan” değerlerin başında “din” geliyordu...
Din, yani İslâm!..
Şimdi;
Deniz Kuvvetleri’ni, Zabıta’yı Polis’i, Jandarma’yı, Yargıtay’ı ve Danıştay’ı kabul edip de, onları şekillendiren “İslâm’ın emir ve yasakları”nı, dolayısıyla “başörtüsü”nü reddetmek; ne “akıl”la bağdaşır, ne de “mantık”la!..
Bu, “bütün”ü kabul edip, “parça”larını reddetmek gibidir ki; bu tavır, tek kelimeyle “abesle iştigal”dir, “zırva”dır...
Malûm, “zırva”lar da “tevil” götürmez!..
|