Ak Parti Siyasetinin Doğuşu ( akparti38 ve Necip Fazil )
ABDULLAH GÜL'ÜN ADAYLIĞINI AÇIKLADIĞI BASIN TOPLANTISI
Abdullah GÜL - Değerli basın mensubu arkadaşlar sizlere arkadaşlarım ve şahsım adına en derin saygı ve sevgiyle selamlıyorum ve hepinize hoş geldiniz diyorum. Bugünkü basın toplantımızın amacı, partimizin 14 Mayıs'ta yapılacak genel kongresiyle ilgili kararımızı sizlerin aracılığıyla kamuoyuna buradan açıklamaktır. Bildiğiniz gibi Fazilet Partisi büyük kongresine yönelik beklentiler basınımızda yer almakta ve kamuoyumuzda da ilgiyle takip edilmektedir. Genel başkan adaylığı konusunda gerek kamuoyu gerekse teşkilatlarımız nezdinde gerekse milletvekili arkadaşlarımızca burada birlikte oturduğumuz arkadaşlarımıza yönelik büyük bir teveccüh söz konusu olmuştur. Arkadaşlarımız ve teşkilatlarımızla yaptığımız istişareler sonunda partimizin büyük kongresinde genel başkan adaylığı görevini benim üstlenmem arkadaşlarım tarafından sayın Bülent Arınç Grup Başkan Vekilimiz Manisa Milletvekilimiz ve Sivas Milletvekilimiz Grup Başkan Vekilimiz Abdüllatif Şener arkadaşımız tarafından da uygun görülmüştür. Milletimize ve ülkemize hizmet için uzun görüşme ve müzakerelerden sonra vardığımız bu kararımızı Türk kamuoyuna birlikte burada açıklıyoruz. Türk siyasi hayatında örnek gösterilecek bir tutum sergileyen öncelikle iki kardeşime değerli iki arkadaşıma burada huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Bu davranış bile bizlerin siyasette ender rastlanan çok samimi duygular içerisinde olduğumuzu, sadece arzu ve hevesler peşinde koşmadığımızı gösterdiği kanaatindeyim. Burada ayrıca büyük bir sorumluluk ve ağırbaşlılıkla çalışmalarımıza ve kararımıza katılan ve beni bu göreve teşvik eden bütün kardeşlerime de ayrıca teşekkür ediyorum.
Biz siyaseti makam, şöhret veya kişisel çıkarlarımız için yapmıyoruz. Siyaseti ülkemize ve halkımıza daha iyi hizmet için yapıyoruz. Toplumumuzun büyük sıkıntılar ve bunalımlar içinde çırpınıp durduğu bilinmektedir. Siyasetin de yeterli çareler üretemediğini hep beraber görmekteyiz. Maalesef ülkemizde demokrasi yeterince işlememektedir. Ülkemizde bir eksik demokrasi söz konusudur. Siyaset de tıkanmıştır. Halk hakkıyla temsil edilememektedir. Halkın hakkı korunamamaktadır. Ülkemiz fakirleşmektedir, gelir dağılımı giderek daha da bozulmaktadır. İnsanlar umutsuzdur geleceğinden de emin değildirler. Baskı ve dayatmalar toplumumuzda bir güven bunalımı başlatmıştır. Kısacası Türkiye iyi yönetilmemektedir ve Türkiye'den Türkiye'nin yönetiminden memnun olmayanların sayısı giderek büyümektedir. Oysa Türkiye jeopolitik konumu, genç ve dinamik nüfusu, zengin kültürel birikimi ve çalışkan insanıyla çok büyük bir gelişme potansiyeline sahiptir.
Bütün bu olumsuz şartlar şunu göstermektedir ki Türkiye'nin güçlü bir Fazilet Partisi'ne ihtiyacı vardır. Evet Türkiye'nin güçlü bir Fazilet Partisi'ne ihtiyacı vardır. Türkiye'nin demokratikleşmesini tamamlayabilmesi için güçlü bir Fazilet Partisi'ne ihtiyacı vardır. Hukukun üstünlüğü için de güçlü bir Fazilet Partisi'ne ihtiyaç vardır. Temiz yönetim için güçlü bir Fazilet Partisi'ne ihtiyaç vardır. Kardeşlik, barış ve huzur için güçlü bir Fazilet Partisi'ne ihtiyaç vardır. İstikrar, kalkınma için de güçlü bir Fazilet Partisi'ne ihtiyaç vardır.
Fazilet Partisi bu önemli görev ve sorumlulukları yüklenmeye daha fazla hazır olmalıdır. Türkiye'nin yeni yüzyılda değişimine, refahına, büyümesine, güçlenmesine daha fazla katkı vermeye hazır olmalıdır. Bu Fazilet Partisi'nin bir sorumluluğudur. Bu sorumlulukları daha iyi bir şekilde yerine getirebilmek için 14 Mayıs kongresini bir vesile kabul ediyoruz. Kongremiz için umutlu ve heyecanlıyız. Partimiz bu ilk büyük kongreyle yeni bir dinamizm ve heyecan kazanacaktır. Bu kongreyle partimiz yeni bir uslup ve yeni yönetim anlayışıyla bütün Türkiye'yi kucaklayacaktır. Bu kongre partimizin Türkiye'nin yeniden en büyük partisi olmasının ve tek başına iktidara gelmesinin adımı olacaktır. Kongremizde demokratik yarış partimizi daha da güçlendirecektir. Teşkilatlarımıza delegelerimize ve seçmenlerimize de yeni bir coşku ve azim gelecektir. Bu kararımız Türk toplumunun ve Türkiye'nin büyük geleceği için hem parti tabanımız hem de toplumsal kesimlerle kenetlenmeye vesile olacaktır. Kongremizin en olumlu ve verimli geçmesi için elimizden gelen çabayı hep beraber göstereceğiz.
Değerli arkadaşlar bu kongreden yani 14 Mayıs'ta yapacağımız Fazilet Partisi'nin büyük kongresinden daha çok birleşme çıkacaktır, daha çok kenetlenme çıkacaktır, halkla milletle daha çok bütünleşme çıkacaktır. Daha çok büyüme ve partimizin tek başına iktidar olma sonucu çıkacaktır. Cenab-ı Hak bizleri sağduyulu davranmaktan ve milletin hukukunu korumayı her şeyden aziz bilmekten geri koymasın diyorum ve bu kararımızın partimiz için halkımız için arkadaşlarımız için ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar sorulara geçmeden önce biraz önce de söylediğim gibi gerek halkımızdan gerek teşkilatlarımızdan partimizden sadece bana değil Abdüllatif Beye, Bülent beye hepimize büyük bir teveccüh söz konusu olmuştu. Ayrıca Bülent bey arkadaşımız seçimlerden hemen sonra genel başkanlığa adaylığını resmen açıklayan arkadaşlarımızdan birisiydi. O bakımdan arkadaşlarımızın da burada konuşmalarını rica edeceğim. Onun için önce değerli başkan vekilimiz Abdüllatif Şener arkadaşıma mikrofonu bırakıyorum.
Abdüllatif ŞENER - Değerli basın mensupları hepinizi saygıyla selamlıyorum. Önümüzde iki ay var. İki ay sonra yani 14 Mayıs günü Fazilet Partisi'nin büyük kongresi yapılacaktır. Kongreler hepinizin bildiği gibi genel başkanların parti yöneticilerinin hedef programların belirlendiği toplantılardır zeminlerdir. Bu bakımdan kongreler siyasi partiler açısından son derece de önemlidir, önemli bir dönüşümün sağlandığı yerlerdir. Kongre olayı Fazilet Partisi açısından değerlendirildiğinde çok daha önemli hale gelmektedir. Çünkü Fazilet Partisi Türkiye'nin en genç ve en dinamik partisidir, kamuoyunun güven duyduğu şaibesiz isimlerin siyaset yaptığı bir partidir. Geçmişin kalıntılarını ve sığ anlayışlarını geleceğe taşımaya çalışan siyasi partiler yerine Fazilet Partisi iyiye doğruya güzele doğru geleceğin düşüncelerini ve örgüsünü bugünden dokumaya çalışan bir siyasi partidir. Yani geleceğin Türkiye'sini inşa etmeye çalışan bir siyasi partidir. İşte hem kongre olayı hem de Fazilet Partisi bir arada ifade edildiğinde bu noktaların üzerinde hassasiyetle durmak gerektiği kanaatindeyim. Kongre öncesinde Fazilet Partisi'ndeki bu yenileşme arayışını ve çabasını sadece Fazilet Partisi'yle ilişkilendirerek yorumlamaya kalkmak yanlış olur eksik olur. Fazilet Partisi'ndeki bu daha güzeli daha doğruyu ve en mükemmeli arama çabalarını Türk siyasetinin şu anda içinde bulunduğu durumla birlikte değerlendirmek gerekir yorumlamak gerekir. Bu bağlamda hadiseler olaylar değerlendirilirse daha isabetli bir yorum ortaya çıkar. Gerçekten şu anda Türk siyasetinde büyük bir boşluk vardır. DSP, MHP, ANAP, DYP tabanlarına sorduğunuz zaman kendi partilerinden memnun olmadıklarını parti siyasetlerinden memnun kalmadıklarını hemen tespit etmek mümkündür. Yani Fazilet Partisi'ndeki bu yenilenme arayışı aslında bütün siyasi partilerin tabanlarını ilgilendiren bir hadisedir. Şu anda Türkiye'de mevcut siyasi boşluğa hitap eden bir hadisedir bir olaydır. Bu siyasi boşluğun ortaya çıkmasındaki en büyük sorumluluk siyasi partilerdedir. Gerçekten özellikle son yıllarda yaşanan ve izlenen bir siyasi üslup Türkiye'de seçmenin siyasi partilere karşı ilgisini azaltmıştır güvenini azaltmıştır. Özellikle son yıllarda siyasi partilerde kabul gören bu siyasi üslup hepinizin bildiği gibi seçimlerden önce yalnızca oy almak için konuşmaktır ama seçimlerden sonra konuştuklarını terk etmektir. Şu anda bildiğiniz gibi 18 Nisan seçimleri sonrasında iktidarı oluşturan üç siyasi parti vardır. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi. Bu partilerin izlemiş oldukları siyasi tavrı dikkatlice biz izliyoruz, basın olarak sizler izliyor takip ediyorsunuz ve bütün kamuoyu da izliyor. Bu iktidar partilerinin takip ettiği izlediği siyasi üslup gerçekten Türk siyasetinin şu andaki görüntüsünü resmetmektedir. Seçimlerden önce söylediklerini seçmene vaat ettiklerini terk etmişlerdir bir tarafa koymuşlardır, sanki seçmene söylenen sözlerin seçmene verilen vaatlerin hiçbir kıymeti yokmuşçasına iktidar olmaktadırlar iktidarı sürdürmeye çalışmaktadırlar.
Şu anda hangi gelir grubuna sorarsanız sorun hangi vatandaşla oturur konuşursanız konuşun büyük bir geçim sıkıntısı içerisindedir. Memur, emekli, işçi, köylü, esnaf ve sanatkar bütün gelir grupları geçim sıkıntısı içersindedir, işsizlik de şu anda Türkiye'nin en önemli derdidir en önemli sorunudur. Ama ne DSP, ne MHP, ne Anavatan Partisi seçimlerden önce işçi kuruluşlarının toplantısına gidip sizin reel gelirlerinizi biraz daha azaltacağız dememişlerdir. Memur ve emekli toplantılarına katılıp memurlar ve emekliler bizim iktidar dönemimizde kemer sıkacaklar, ücretleri reel olarak azalacak refah payları düşecektir dememişlerdir. Esnaf ve sanatkarların toplantılarına katılıp hiçbir zaman esnaf ve sanatkarlara şu anda kepenk kapama noktasında bulunan esnaf ve sanatkarlarımıza karşı sizin ticaretinizi alışveriş hacminizi azaltacağız daraltacağız dememişlerdir ve köylüye çiftçiye de enflasyonun altında taban ücret taban fiyatları vermek suretiyle gelir düzeyinizi azaltacağız aşağıya çekeceğiz dememişlerdir. Yine şu anda iktidarda bulunan DSP, MHP ve Anavatan Partisi hepimizin bildiği gibi seçimlerden önce toplumdaki özgürlük taleplerine olumlu cevaplar vermişlerdir ama seçimlerden sonra toplumun bu özgürlük taleplerine karşı baskıcı, dayatmacı ve yasakçı bir politikayı anlayışı ortaya koymuşlardır. İşte Türkiye'nin rahatsızlığı ve işte Türkiye'de siyasi partilere karşı duyulan güvenin azalmasının sebebi budur. Söylenen sözler yapılan konuşmalar seçimlerden sonra terk edilmektedir. Halk terk edilmektedir. Halk siyasette sadece oy alma aracı olarak görülmektedir. Bu yanlış siyaset anlayışı sebebiyledir ki, şu anda siyasette önemli bir boşluk vardır. Bütün siyasi partilerin tabanlarında DSP, MHP, ANAP, DYP gibi kendi partilerine karşı güvensizlik vardır. Kamuoyu yoklamalarında seçmenin büyük bir kısmının hiçbir partiye oy vermeme eğiliminde olduğu da görülmektedir. İşte siyasetteki bu boşluğun oluştuğu ortamda Fazilet Partisi Türkiye'de önemli bir siyasi merkezin adıdır, önemli bir siyasi merkezin adresidir ve toplumun güven duyduğu kadrolar bu partide mevcuttur. Toplumun sorunlarına çözüm getiren programlar ve hedefler bu partinin deklare etmiş olduğu hedefler arasındadır ve açıkçası Fazilet Partisi geleceğin düşüncelerini duygularını ve geleceğin Türkiye'sini şimdiden bugünden dokumaya hazır bir partidir, kadroları da buna müsaittir. İşte bu ortamda biz üç milletvekili olarak Fazilet Partili milletvekili olarak Türkiye'nin içinde bulunduğu bu genel durumu da değerlendirmek suretiyle 14 Mayıs'ta yapılacak Fazilet Partisi büyük kongresindeki yeni yapılanmayla ilgili durumu değerlendirdik ve neticede ortak hareket etme kararı aldık ve bu kararımızı da bugünkü basın toplantısıyla kamuoyuna duyurmayı uygun bulduk. Ben 14 Mayıs kongresinin partimize ülkemize ve insanlığa hayırlı olmasını diliyorum ve hepinize en içten saygılarımı sunuyorum.
akparti38
|