Alıntı:
FarukARSLAN. Nickli Üyeden Alıntı
Abdülhamid gibi bir kahraman zati çıktı ya.
|
Sanırım en büyük kahramanlığını da Ayastefanos antlaşmasıyla gösterdi. Değil mi?
*Bunu Abdülhamid'i kötülemek için yazmadım.
Alıntı:
FarukARSLAN. Nickli Üyeden Alıntı
Bir nesli okuttu eğitti, yolunu açtı.
|
Abdülhamid'den önce eğer bir kişi bir kitap, gazete, dergi çıkartacak olsa, önce denetleme kuruluna başvurur, onayı aldıktan sonra da yayına başlardı. Abdülhamid, istibdat dönemiyle bu uygulamayı kaldırdı. Bunun yerine bizzat kendisi denetlemeyi yapıp, kendi onay verirse eserler yayınlanabilir dedi.
Düşünün koca ülke. Siz bir yayın çıkartacaksınız. O yayını padişah okuyup inceleyecek de sonra size izin verecek. İmkanı mı var? Üstelik izin alsanız bile şayet toplumsal konulu tek bir yazı yazsanız, ya kapatılırsınız ya da sansüre uğrarsınız. Dönemin gazeteleri, sansürden simsiyah çıkarmış.
Mesela hepimizin bildiği şu Servet-i Fünûn dergisi. Adamlar dergi için izin alamamış. Servet isimli var olan bir gazetenin eki olarak dergiyi yayınlamışlar. (Dönemin yasak kırma yöntemi) Peki bu dergi neden kapatıldı? Padişahın sakıncalı bulduğu ve "kapatın" dediği cümleyi aktarıyorum;
“Fakat bir gün geldi ki 1789 idaresiyle Fransa’da talâk teessüs etti”
Padişah, "bu cümle Fransız ihtilalini hatırlatıyor" diyerek dergiyi kapatmış. İnsanlar korkudan, ota, böceğe yazılar yazar olmuş.
Eğitimin her yönden zayıfladığı, toplumun olaylardan soyutlandırıldığı bir dönemi yaşadı Osmanlı. Bu nasıl bir eğitimdir?
Bu arada, eğitimde bu dönemde atılan en büyük adım nedir biliyor musun? Arap alfabesinden latin alfabesine geçişin 2. Abdülhamid zamanında başlaması hadisesidir. Mustafa Kemal'in getirdiği alfabe, Abdülhamid döneminde temellendirilen İstanbul Alfabesidir. Daha sonra çıkan Arnavut Alfabesi, İstanbul alfabesinin bir devamıdır ve günümüzdeki alfabenin hemen hemen aynısıdır. Gerçi Faruk kardeşim, sen bunu bir başarı değil, Abdülhamid döneminin bir hatası olarak görürsün. Neyse
