Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-20-2010, 17:24   #146
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart
Türkiye Cumhuriyeti 80 yıl boyunca yasakçılığı bir siyaset sanmıştır.Toplumun yeri geldiğinde "en vahşi"onan ve radikallerce kullanılan yanı dini veya kavmi kimliğidir.Bu en vahşi noktadan sınır geçirmek,değil sorunları çözmek çözümü imkansız bir sorun yaratmaktadır.Modern Türkiye devleti böyle bir sorun yaratmakla kalmamış;sonra onu yanlış muhataplarla çözmeye kalkışmıştır.Ne DTP nede PKK Kürt'leri temsil edebilir.Yukarı dediğim gibi DTP sadece bir sürecin temsilcisi...Türkiye'yi yönetenler uluş değil,millet ve medeniyet perspektifli tanımlarla sorunlara yaklaştıkça,oluşturulan yapay sınırların nasıl ortadan kalktığını ve Türk ile Kürt'ün nasıl sadece yurttaş değil aynı zamanda kardeşte oldukları görülecektir.
Kürt sorunu tıpkı Türkiye-Irak sınırı gibidir.Genelkurmay eski başkanlarından Karadayı "Bu sınır ileride sorun çıkarısın diye çizildi" diyor"bu sınır fiziksel olarak kontrol edilemez...Doğanın en vahşi olduğu yerden sınır geçiriyorsunuz."


Öncelikle Türk tanımı değiştirilmelidir.İnsanlardan başka bir kimliğe bürünmelerini nasıl söyleyebiliriz.Türk Türktür Kürt'te Kürt'tür.Bunu değiştirmeye çalışmak ne etikdir nede demokratik bir tutum.Farklılıkları hazmetmeyi herkesin öğrenmesi gerekiyor.Bizde ki uluş-devlet anlayışı"Ne mutlu Türk'üm diyene!"sloganı ile ne kadarda devlet anlayışının daraldığı ortadadır.Kökeni ne olursa olsun Türk olmaktan mutluluk duyacak ve bu dar devlet anlayışına boyun eyecekti.Peki vatandaş Türklüğü sevmekle beraber Kürt olmayı da sürdürmek isterse ne olacak?İşte bu dar ulus-devlet anlayışı ile asla bağdaşmayacak bir şeydi.1924-38 arasında Ankara hükümetine karşı yapılan ayaklanmaların 18'inin 17'si Kürt kökenli olması bu bakımdan anlamlıdır.

Bu ülke hepimizin Kürt Türk diye ayırım yapmadan yola devam edersek aydınlık yarınlar bizleri bekliyor...
Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla