Bediüzzaman`ın Hz. İsa`nın nüzulü ile ilgili yorumu
Ali FERŞADOĞLU
Şili-
Güney Amerika`dan e-posta ile şu mesajı geçti
Ali Rıza Ilıman: `Hz.
İsa(as) hakkındaki yazılarınızı ilgiyle izlemekteyim. Hz. İsa`nın (as) tekrar dünyaya gelmesi hadisesi sadece hadislere dayandırılmıyor. Kur`an-ı Kerim`de konuyla ilgili sure ve ayetleri de belirtirseniz daha iyi olur. Saygılarımla.` Sanırım gözden kaçmış; 2 Nisan 2006`da `Kur`an`da Hz. İsa`nın (as) nüzulü` başlıklı yazımızla bu meseleyi ele almıştık. Oraya bakılabilir. Kur`an`ın beyanları ve diğer hadis-i şeriflerin ışığında, `
Ahirzamanda Hazret-i İsa (as) gelecek, şeriat-i Muhammediye ile amel edecek`1 mealindeki hadisi yorumlayan
Bediüzzaman çarpıcı değerlendirmelerde bulunur:
Ahirzamanda, tabiat felsefesinin ortaya çıkardığı Allah`ı inkar cereyanına karşı, Hıristiyanlık tasaffi ederek, hurafelerden sıyrılıp
İslamiyet`e inkılab edecek; Hıristiyanlığın manevi şahsiyeti semavi vahyin kılıcıyla o müthiş dinsizliğin manevi şahsiyetini öldürecek. İsa (as) da, Hıristiyanlığı temsil ederek, dinsizliği temsil eden Deccalı öldürür.2 Deccalı öldürmesi, Allah`ı inkar fikrini öldüreceği anlamındadır. Keza, ahirzamanda dinsizliğin iki akımının kuvvet bulacağına işaret eder: Bunlardan birisi, `nifak` perdesi altında hareket edecek ve İslamın hükümlerinin tahribine çalışacaktır. Ona karşı `
Mehdi` çıkacak ve münafıkane olan bu hareketi ortadan kaldıracaktır. Yani, nifak perdesi altında İslamı tahrip etmeye çalışan bu kimselerin tahriplerinin önüne geçecektir. Bunu yaparken de tahrip hangi vasıtalarla olmuşsa, tamir de aynı metodla olacaktır.
Tahrip bilim, özellikle fen bilimleri ve eğitim yoluyla olduğu için tamir de aynı şekilde olması aklın da zaruriyatındandır. Ahirzamanda kuvvet bulacak dinsizliğin ikinci kuvveti ise, tabiat felsefesi ve materyalizmden doğacak ve yayılacak olan Allah`ı inkar cereyanıdır. Yani tabiatın yaratıcı olduğu, her şeyin kendi kendine, tesadüfen meydana geldiği düşüncesi insanlar arasında yayılacaktır. Bunu kişiler, ekoller, felsefi akımlar yapacaktır. Kur`an`la, insan hak ve hürriyetleriyle barışık olmayan tüm seküler, tabiatçı, ateist felsefi akımlar, kişiler veya tüzel kişiler, yani, `
Deccalizm`in müntesipleri, birer küçük Nemrut hükmünde nefislerine `Rab`lık verdikleri ve dinsizlik faaliyetlerinin organizeli bir şekilde arttığı bir zamanda, Hz. İsa`nın (as) manevi şahsiyetinden ibaret olan `
Hakiki İsevilik` dini ortaya çıkar, yani `Rahmet-i ilahiye semasından` nüzul eder. Hıristiyanlık, hurafelerden sıyrılır ve İslam hakikatleri ile birleşir. Hıristiyanlık manen bir nevi İslamiyete dönüşür. `
Hak Din` bu iltihak neticesinde büyük bir güç elde eder. Bediüzzaman bütün bunları söylerken semavat aleminde beşeri cismiyle beraber bulunan Hz. İsa`nın o `hak din` cereyanının başına geçeceğini, yani bizzat da geleceğini kabul eder. Ona göre; her şeye kadir olan Allah, Peygamberimize (asm) haber verdiğine göre bunu mutlaka gerçekleştirecektir. Hakim-i Mutlak olan Rabbimizin birçok varlığı görevlendirerek semadan gönderdiğine işaret eden Bediüzzaman, Hz. İsa dinine ait en mühim bir hüsn-ü hatimesi için, değil dünya semasında cesediyle bulunması ve hayatta olması, belki alem-i ahiretin en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi, yine şöyle büyük bir netice için Hazret-i İsa`ya yeniden ceset giydirip dünyaya göndermesinin, o Hakim`in hikmetinden uzak olmadığını söyler. Belki onun hikmeti öyle gerektirdiği için vaad etmiş ve vaad ettiği için elbette gönderecek3 şeklinde değerlendirir. Yalnız, herkes tarafından tanınmayacağını, herkesin gerçekten onun hakiki İsa olduğunu bilmeyeceğini, ancak ona yakın olan seçkinler iman nuruyla onu tanıyabileceği4 yorumunu yapar ve ilave eder: Hatta, Süfyan ve
Deccal gibi `eşhas-ı müthişe` kendileri dahi kendilerini bilmezler.5 Dipnotlar: 1- Sahih-i
Buhari, 4:205; Sahih-i
Müslim, 1:136;
Fethü`l-Kebir, 2:335; 2-
Mektubat, s. 6; 3- Age, s. 60; 4-Age, s. 53-54; 5-Şualar, s. 498 08.04.2006 E-
Posta:
fersadoglu@ttnet.net.tr